İsterse "dünyanın en iyi futbol oynayan adamı" olsun; ben "sporcuda önce karakter ararım!.." Onun için "bazı futbolcuları, bazı sporcuları" ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, ne kadar ünlü olurlarsa olsunlar, sevmem, sevemem!.. İnsan, "önce insan", sonra "sporcu", daha sonra "iyi futbolcu, iyi basketbolcu, iyi atlet, iyi halterci, iyi güreşçi, iyi voleybolcu.... vesaire... vesaire..." olmalı!.. Bütün bunları neden yazdım? Eskiden beri "ülkemizde top oynayan, top koşturan, koşan, atan, atlayan, yenen, yenilen bir çok sporcu tanıdım"; ama içlerinden "sadece ve sadece" karakterli olanlarını sevdim!.. "Karakterli olanları!.." "Sporcu ruhuna sahip olanları!.." Dün de böyleydi... Bugün de böyle... Yarın da böyle olacak!.. "Takımına bir penaltı kazandırmak için", hakemi kandıran futbolcuyu sevmem!.. Yarış kazanmak için "ilaç alan" atleti sevmem!.. "Şu veya bu takımı kazandırmak ya da kaybettirmek için", ister "teşvik primli, ister teşvik primsiz" oynayan ya da oynamayan sporcuyu hiç sevmem!.. Sadece "sevmemek" mi? Hayır, spor yazarlığım boyunca "bu tipleri" hep eleştirdim, hep yazdım, hep "spor sahalarında böylelerinin tutunamaması" için mücadele ettim!.. Şimdilerde, "geriye dönüp bakıyorum" ve açıkça ifade ediyorum ki: "Bizim içimizde" de, uzun bir zamandan beri, "böyleleri" var ve ne yazık ki "köşe başlarını tutmuş olanlar" bile var!.. Bizim içimizde!!!! Yani; "spor sayfa ve ekranlarında!!!!" "Eskiden" yok muydu? Eskiden de vardı ama, "parmakla sayılacak kadar" azdı ve onlar da "bir süre sonra tasfiye edilirlerdi!.." Ya da "adları çıkar", herkes onlara "başka türlü" bakar ve muamele ederdi!.. Ben genelde "ortaya yazı yazmam", bir eleştiri yapıyorsam "genellemem" ve "mümkün olduğunca" somut yazar, isim veririm!.. Şimdi "isim vermiyorum!.." Zira, "mahkemelerle uğraşacak" halim yok, zamanım da yok!.. "Onlar" kendilerini biliyorlar ve "bizler de onları biliyoruz!.." Ve ne yazık ki, "yüzlerce milyon dolarların döndüğü" sporun içine "yıllardan beri giren" büyük menfaatler ve özellikle "kayıt dışı" para, "kara para", içimizdeki "kara adamları" da çoğalttı!.. Gözleri "paradan başka bir şey görmüyor", kafalarını da, gönüllerini de, ceplerini de, kalem ve ağızlarını da kiralıyorlar, hatta satıyorlar!.. Ve "güzelim mesleğimiz", ülke insanı için "en itibarsız, en az güvenilen" meslekler arasına "işte bu adamlar" yüzünden giriyor!.. Yazık!... ocaluluc@beko.net