"Efendim, FIFA ne karışır bu işe?.. Karışsa kanun çıkarken karışırdı, bu tamamen kendi iç işimiz" diyen, yazan - çizen, haber yapan, manşetler atan ûlemamız, bir defa daha fena hâlde mahcup oldu; bazıları "haberi nasıl kamufle edeceklerini" bile şaşırıp, neredeyse "Ne var bunda, bir görüşme işte" demeye getirmeye çabaladılar!.. Halbuki "çok açıktı" ki; FIFA, Türkiye'deki "Futbol Genel Kurulu'nu toplama" komedisine (Acaba "dram" mı desek), daha gelişmelerin sonunu beklemeden, "ortasında" el koymuştu!.. Aylardan beri yazıp geldiğim için, bu "beklenen" gelişmenin "nedenlerini ve sonuçlarını" burada tekrarlamayacağım!.. Sadece iki hususun altını çizeceğim: "Türk Futbolu'nu göz göre göre" ve "yapılan bütün uyarılara rağmen" siyasetin içine boğazına kadar batıran bir "inat ve ısrar" girdabına atanlar iftihar edebilirler; bir!.. Bakanı bir yana bıraktım, "belediye başkanlarının önünde el pençe divan durarak" onların "her dediklerini yapan" kulüp başkanlarının "tayin ettiği delegelerle yapılacak" bir genel kurulun "hür irade beyan edeceğine" ve de "Türk Futbolu'nun özerk olduğuna dünyayı ve FIFA'yı inandıracağına" inanacak kadar "saf olanımız" var mı; bu da iki!.. Haberin ajanslara ve TV ekranlarına düştüğü saatlerde, perşembe günü Sky TV'de Osman Tamburacı kardeşime telefonla bağlanarak "Karara ne diyorsunuz" diye sordular!.. Tamburacı, "eline kocaman bir davul tokmağı alarak" FIFA'yı yerle bir edecek(!) bir dayak attı ; "Vay sen Türkiye'nin iç işlerine nasıl karışırsın, Bakan'ın futbola müdahale ettiği görüldü mü?.." "Bakanın futbola müdahale ettiği görüldü mü" şeklindeki görüşüne kahkahalarla gülerken, "sevgili Tamburacı'nın aklına getirmediği bir şeyin kendisine hatırlatılması gerekirdi" diye de düşündüm: FIFA iç işlerimize karışmıyor, içeride istersen istediğini yaparsın. Ama FIFA diyor ki; "Eğer benim organizasyonlarıma, UEFA'nın organizasyonlarına katılmak istiyorsan, ben senin içeride ne yaptığına bakmam, benim istediklerimi yapacak, benim talimatlarımı uygulayacaksın. 'Ben istedi ğimi yaparım, sana ne" diyen ülkeler çıktı, onlar gereken dersi aldı, yola geldi. Elbette ben Türk hükümetinin işine karışmam, ama Türk hükümetini de kendi işime karıştırmam. Seçim hakkı Türkiye'nin, ya kendi siyasetçilerinin dediğini yapar, kendi ülkesinin sınırları içinde futbol oynar ya da benim dediklerime uyar, uluslararası organizasyonlara katılır. Seçme hakkı sizin. Hangisini seçerseniz seçin ben ona karışmam!..Ama, olaya siyasetin karıştığını tespit edersem 17'nci ve 18'inci maddeleri uygular, uluslararası faaliyetlerinizi askıya alırım. Gelin toplantıya siyasi baskının olmadığını bana anlatın, yoksa gereğini yapacağım." Sayın bakana "Bu işe FIFA karışmaz" diye yol gösterenler, bakalım şimdi ne yapacaklar?.. Hele hele "sorumluluklarında olan spor sayfalarını imzacıların yayın organı hâline getirip", durmadan "FIFA bu işe karışmaz, neden karışsın" şeklinde yorum - haberler yapanların ne yapacaklarını da yaşayıp göreceğiz. Sevgili Tahir Kum'un her ay "bir değil, birkaç bomba birden patlattığı" ve "koca koca servisleri olan" gazetelerin, TV'lerin yetkililerine "gazetecilikte parmak ısırttığı" Futbol Extra Dergisi'nin ocak sayısında Trabzonspor Başkan Yardımcısı İbrahim Hacıosmanoğlu'un "müthiş" açıklamaları arasında yer alan "imza kampanyasının lokomotifi durumunda olan Bursaspor Başkanı Levent Kızıl ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı arasındaki kulübe destek ilişkisiyle ilgili sözleri" bile, "doğrulandığında" FIFA'nın "siyasi baskı konusunda yeterli delil sayabileceği" bir olay!.. Ve de "nedense", Hacıosmanoğlu'nun "Ulusoy Federasyonu ile ilgili olarak söylediklerini haber yapan", ama mesela "aynı açıklamalar içinde" Hacıosmanoğlu'nun "Genel kurul, toplanan imzalar, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve Bursaspor Başkanı Levent Kızıl ile ilgili son derece çarpıcı sözlerini görmeyen, duymayan, yazmayan" bazı "spor sayfaları" ile karşı karşıyayız!.. Neden acaba?.. > Bu ne üslûbu?.. Sevgili Ömer Söztutan'ın "bayıldığım" ve gazeteyi elime aldığımda "ilk okuduğum yer" olan sütunundan: "Sportik kritik - 'Bazı uyanıklar diyor ki, Song topa gidiyormuş da ayağı havada kalmış... Yok yaa senin anan güzel mi?... Dakika 35, Song Galatasaray'da yok... Hakem maça %100 etki etti mi etmedi mi? Köküne kadar etti... Karate filmlerinde bile olmaz bu...' (Erman Toroğlu)" Ve de sevgili Ümit Aktan'ın hafta başı yazısından: "Yayıncı kuruluşun elinde birçok açıdan gösterebildiği iki pozisyon var. Biri Song'un rakibinin ağzına giren ayağı, diğeri Edu'nun kündesi... Birçok açıya rağmen, 'kafasında açı oluşmamış' bir yorumcunun 'maslahat idare etmekten öteye geçemeyen' tek ve yalın bir yorumu var. Hakemlerin 'hatası' olabilir... Ama yorumcunun 'kastı' var... Song için 'Önce kırmızı kartı çakacaksın, sonra Hürriyet'i tedavi ettireceksin' diyor, Edu'nun hareketini ise 'futbolun içinde olarak' kabul ediyor. Daha da beteri 'kabul ettirmeye' çalışıyor." "Reyting uğruna" her hafta daha da "çirkinleşen" ve "sertleşen", sokak ağzı ndan da aşağıya çekilerek "köprüaltı ağzına yaklaşan" bu üslûpla ve bu tutumla Türk futbolunun, Türk hakemlerinin hangi tuzağa çekilmek istedikleri ortada değil mi?!.. Bu üslup spora, futbola, Lig TV'ye, Şansal Büyüka'nın karşısında oturan bir "hakem" yorumcusuna yakışıyor mu? Ey sevgili bakanım Mehmet Ali Şahin, "tribünlerdeki pankartla dikkatinizi çekiyor" da, "bütün bir futbol camiasında taraftardan, seyirciye, futbolcudan, yöneticilere kadar hakemlere ve hakem adaletine güven bırakmayan", bu yüzden tribünlerdeki küfrün ve şiddetin ana sebeplerinden birisi olan "bu tablo için" neden susuyorsunuz?.. Neden RTÜK'ü uyarmıyorsunuz?.. RTÜK "özerk" diye mi?.. Peki ama "Futbol Federasyonu" özerk değil mi?.. > Özhan Başkan, haber doğru mu?.. Önce fısıltı gazetesinde başladı, sonra bazı köşe yazılarında sorulara dönüştü, daha sonra Divan Kurulu'nda "konuşturulmayan" ve kendilerine "Kulübün menfaati için susun" denen üyeler ortaya çıktı ve nihayet medyadaki küçük küçük haberler sonunda tam bir bombaya dönüştü: "Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, yıkımı yılan hikayesine dönen Ali Sami Yen Stadyumu ile ilgili olarak Galatasaray ile imzaladığı sözleşmeyi tek taraflı feshetti. Fesih davası açan Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, taraflar arasındaki sözleşmeye göre Ali Sami Yen'in üst kullanım hakkının 49 yıllığına Galatasaray'a verildiğini ancak karşılığında kendilerine verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini iddia etti. Bu taahhütler; Gürpınar'da 15 bin kişilik bir stat yapılması ve Ali Sami Yen'in yenilenmesi olarak listelendi. Galatasaray, kullanım bedellerini de ödemeyince, kulübe 2 milyon YTL'lik icra takibi başlatıldı." Şimdi, yıllardır stat konusunda "tıpkı Faruk Süren gibi" büyüklere masallar anlatan Başkan Özhan Canaydın, "yeni" yardımcısı Adnan Polat ve "bu işlerle uğraşan" yetkili yöneticisi Işın Çelebi "şu" soruya açık açık cevap vermek durumundadırlar: Mahkeme, Genel Müdürlüğü "haklı bulur" ve "Sözleşmenin feshini onaylarsa", Seyrantepe'nin üst kullanım hakkını nasıl alacak ve TOKİ'ye stadı nasıl yaptıracaksınız?.. "Seyrantepe üst kullanım hakkı ve yeni stat" karşılığında verilecek olan "Ali Sami Yen Stadı üst kullanım hakkı" artık Galatasaray'da olamayacağına göre, "alternatif" formülünüz nedir? "Başbakan bile imzaladı, her şey tamam, kimse merak etmesin, kazmayı vuruyoruz" deyip duruyorsunuz, söyler misiniz bana; eğer "gerçekten dava açılmışsa" ve mahkeme "fesih kararını onaylarsa", ortada "Başbakan'ın imzası" kalır mı?.. Ne diyorsunuz, duyamıyoruz; çıkın ortaya "gerçekleri" anlatın; bu haberler doğru mu, değil mi öğrenelim; artık masal ve ninni istemiyoruz!.. > Nerede spor medyası?.. Gazetelerden "sadece" birinde, "iç sayfalarda" üç - dört satırlık bir haber: "Atatürk Stadı Soner Coşan Atletizm Salonu'nda yapılan şampiyonada, 15 yaşaltı kategorisinde Pınar Aday, bayanlar 60 metre engellide 9.58, uzun atlamada 5.2 ve yüksek atlamada 1.70'lik dereceleriyle 3 branşta da birinciliği elde etti." 15 yaşın altında, hem de salonda bir kız çocuk, daha "genç" bile değil; 3 branşta "o dereceler" ile birincilik alıyor; Türk spor medyasının gazeteleriyle, TV'leriyle "gösterdikleri ilgiye bakın" ve sporumuz adına ağlayın ey sevgili okurlarım!.. Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü sevgili Ertuğrul Özkök'e "bir Fenerbahçeli olarak pembe hayaller kurdurdukları için", hem de Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin "eğitim seminerinde" ondan övgüler alan ve böylece "en üst seviyede yeşil ışık yakılan" palavra transfer haberlerinden geçilmeyen futbol medyamızın "Pınar Aday ile ilgilenmesini beklemek" de biraz saflık oluyor, galiba?.. Ne yapayım, bunca seneye ve yaşa rağmen ben "saf olmaktan hâlâ kurtulamadım", gene de bekliyorum, ümit ediyorum; olmaması, yapılmaması benim değil, medyamın ayıbı!.. TSYD ne hâlde?.. "Eğer olaylar" Türkiye Spor Yazarları Derneği'nin "istifa eden" Gaziantep Temsilcisi Ökkeş Özekşi'nin "istifa mektubunda yazdığı şekilde gelişmiş" ise, TSYD Genel Başkanı Esat Yılmaer ile Genel Sekreter Orhan Ertenhan'ın "derhal" başkanlık ve genel sekreterlikten istifa etmeleri ve hatta derneğin disiplin kuruluna sevk edilmeleri gerekir; zira dernek tüzüğünün en az 3 - 4 maddesinin bir çok bendini "hem de feci şekilde" ihlâl etmişlerdir!.. Ortada "olay değil, olaylar zinciri" vardır ve de vahimdir!.. "Mızrağın çuvala sokulmasının mümkün olamayacağı" nasıl bir gerçekse, "bu olaylar zinciri" ve bu zincirdeki "sorumluluklar" da çuvala sokulup, rafa kaldırılamaz!.. Sadece Derneğin Gaziantep Temsilcisi'ni değil, Adana Şubesi'ni ve onun 40 yıllık başkanı sevgili Nihat Geven'i bile "yok sayan" bir tutumun içine girdikleri anlaşılan Dernek Genel Başkanı ve Genel Sekreteri ile "doğrudan" ilgili olaylar zincirinin "istifa mektubundaki hikâyesini" ve de "eklerini" sütunuma alarak TSYD'yi yıpratmak istemiyorum!.. Bilinmelidir ki, sevgili Ökkeş Özekşi "derneğin kurucu Gaziantep temsilcisidir" ve 20 yıldır bu görevi onuru ve ehliyeti ile başarılı bir şekilde sürdürmüştür!.. "İstifası konusunda bilgi almak isteyen" TSYD üyeleri, Ökkeş Özekş i (Tel: 0 342 220 22 12)'ye müracaat edebilirler. Dernek Başkanımızın ve Genel Sekreterimizin konuyla ilgili cevap ve açıklamalarına da sütunumun açık olduğunu belirtmek isterim. > OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör)