"Kayyumcular" zorda!..

A -
A +

Çok yanlış işler yapılıyor. Ve sonunda "olan" olacak!.. "En tepedeki" büyük olduğunu gösterse ve "Gelin oturalım, konuşalım, herkes uzlaşsın, problemi çözelim" deseydi. "Onun altındaki tepenin üzerinde oturan" ve daha ilk günden "çağrılsa koşa koşa gideceğini" gösteren ama "hep terslenen", bu yüzden "zorunlu" olarak "taraf" hâline gelen, ama hâlâ "iyi niyetle yapılacak" bir çağrıya "koşa koşa gideceği" belli olan ve de "onurunu ve kişiliğini koruyacak" bir formülü kabul edeceğini gösteren de "Peki" deseydi. Böylece, ortada "savaşı kızıştırarak" kendilerine, kulüplerine "öyle ya da böyle" bir "pay çıkarma yarışı içinde oldukları" artık tamamen ortaya çıkmış "İstemezükçü" kavgacıların esamisi okunmamaya başlasaydı. Türk Futbolu "en tepede" böylesine düğümlenir, Federasyon böylesine "topal ördek" hâline getirilir, kulüpler birbirine düşürülür, bir kısım medya ve yazar - çizere "yangına körükle gitme" imkânı verilir ve "tam bir kaos ortamında" işler FIFA'lara, UEFA'lara kadar uzanacak hâle getirilip, mahkeme kapılarında "kayyum isteklerine" kadar götürülür müydü?.. Türkiye bir hukuk devletidir!.. Bizim "iç" hukukumuza göre, "özerk" bir federasyonun "genel kurula nasıl götürüleceği" de kanunlarda ve yönetmeliklerde yazılıdır, iç hukuk literatürümüz ve uygulamalarımız içinde de her şey açık seçik vardır!.. "Hangi imzaların geçerli olduğunu, hangi imzaların geçersiz olduğunu" müfettişler tayin edemez, "onların bu konuda verdiği raporlar" ile de "yasal işlemler" yürümez!.. "İmza" konusunda "anlaşmazlık varsa, itiraz varsa" bunun çözüleceği yer bellidir; bir hukuk mahkemesi!.. Ve "bazı delegeler" birkaç mahkemeye birden "bu konuda itirazlarını yapmışlar", hatta "kayyum tayini" bile istemişlerdir. Bu delegelerin "avukatlarının aynı" ve "istedikleri kayyum adaylarının da aynı" olması enteresandır ve "mücadelenin hâlâ delegelerin hür iradeleri ile değil, belli bir merkezden yürütüldüğünün" en bariz delilidir!.. Mahkemeler, "imzacıları hayal kırıklığına uğratacak" kararlarla "kayyum atamayı" reddetmiş, "nisan ayı içine duruşma günü vermişlerdir!.." "Nisan ayında duruşma" demek, mahkemeler "imzaları geçerli saysa bile", en erken "haziranda genel kurul" demektir!.. Halbuki Federasyon Başkanı aylar önce "Haziranda mâli genel kurul var, o genel kurul gündemine seçim maddesi koyalım, genel kurul seçim isterse, seçime gidelim. Bu arada hem kritik milli maçlar oynanmış, hem de ligler bitmiş olur" demiş, ama "Türk futboluna hemen el koymak isteyenler" oralı bile olmayarak, federasyonun uzattığı "uzlaşma ve barış elini" havada bırakmışlardı. Bakınız ve bir kenara not ediniz; "Federasyon genel kurulu ve federasyon seçimi problemini mahkemeler çözerse", bunu FIFA da, UEFA da kabul etmeyecek; bir çok ülkeye yaptıkları gibi, bize de "Bizim kriterlerimiz belli; buna ne siyasetçiyi, ne de ülke mahkemelerini karıştırırız. Bizim kriterlerimizi, kaidelerimizi kabul etmediğinize göre, futbolu kendi kendinize oynayın, bizim organizasyonlarımızda yoksunuz" diyeceklerdir!.. Neden diyeceklerdir?.. "Daha bir ay önce 'Gelin bu ihtilâflı konuyu beraberce konuşalım ve çözelim' dedik, size çağrı yaptık; Peki şimdi ne oluyor bu mahkemeler, bu bizim dışımızdaki zorlamalar?" diye düşünecekleri için diyeceklerdir!.. Ne cevap vereceğiz; "kayyum isteyenler" düşünsünler bakalım; ne diyeceğiz?.. ------- Kulüpler Birliği nerede?.. Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi Erdal Batmaz'ın, hemen hepsi büyük mâli zorluklar içinde olan kulüpleri "düze çıkaracak" bir önerisi ve çalışması var. Üstelik "bu çalışma konusunda açıklamalar" da yaptı!.. Nerede Kulüpler Birliği?.. Nerede anlı ve de şanlı kulüp başkanlarımız, kulüp yöneticilerimiz?.. Nerede futboldaki kavgayı kızıştırmak, herkesi birbirine düşürmek için sayfalar, haberler, manşetler yapan, yazılar yazan anlı ve de şanlı spor yazarlarımız, yorumcularımız?.. Hep berber "bu öneri ve çalışmanın üzerine gidip", hayata geçirilmesi için elimizden gerekeni yapacağımıza, "bir iki duyulmayan ses" hariç, kimsenin umurunda olmadı!.. "Az da olsa", her kapı çalışında spor teşkilâtı üst makamlarınca terslenen bir federasyona, her zamanki gibi "Bu senin işin değil, biz gerekeni yapıyoruz, sana ne" cevabının verileceğini bile bile "İDDAA için neden ağırlık koymuyorsun" diye eleştiriler yağdıranlar ve hesap soranlar, federasyonun yaptığı bu "mantıklı ve çok mâkul", üstelik meseleyi temelinden çözecek öneri ve çalışma için "tek kelime" bile etmediler; yazık!.. Ne diyor "federasyonun mâli işlerden sorumlu üyesi" Batmaz: "Spor Toto özelleştirilsin ve Spor Toto'su ve İDDAA'sı ile birlikte Spor Toto'yu Kulüpler Birliği'nin kuracağı bir şirket alsın!.." Devam ediyor Batmaz: "Neden Türkiye'de TFF seçimi için bu kadar istekli olan kulüpler kendileri için hayati unsur olan İDDAA'nın yapılanmasına ilişkin yasal düzenlemede tavır almıyorlar? Neden ekstra alınmak istenen verginin kendi gelirlerinden kesinti olacağını görmüyor ve neden bunun tersi bir modeli savunmuyorlar? Türkiye'de futbol ve futbolu yönetenler açısından irdelenmesi gereken en temel sorun, futbola ilişkin günlük politikalar üretmek yerine futbolun yapısal sorunlarına ilişkin uzun vadeli çözüm önerileri getirmek değil midir? Türkiye'deki futbol endüstrisinin adaletsiz gelir dağılımının düzeltilmesi, kullanmadığı / kullanamadığı kaynakların harekete geçirilmesi ve bütün bunların sonunda da tam anlamıyla bir mali şeffaflık edinilmesi halinde birçok sorunu aşarız." Ve Batmaz, "çok ilginç" bir başka gelişmenin olacağını da haber veriyor: "Eğer bu adım atılarak finansal fair play ilkesi sağlanırsa tribün olayları da ortadan kalkacaktır. Biz TFF olarak, Danıştay'ın durdurma kararı çıktığında Spor Toto'nun özelleşip Kulüpler Birliği'nin kuracağı bir şirketin bünyesinde yer alması konusunda her çalışmaya açık olduğumuzu bir basın bülteniyle duyurduk. Ancak Spor Toto ve Bakanlık kendi çalışmalarını yeterli gördü ki, bizim görüşlerimize talepleri olmadı." Ne dersiniz Özhan Canaydın'lar, Aziz Yıldırım'lar, Levent Kızıl'lar ve de diğerleri, ne dersiniz?.. ------ Kendi etti!.. Aziz Yıldırım "istifa edip", sonra da "dönme hazırlığı" yaparken demiştik ki; "Dönme başkan, bugün seni yeniden havuza itmek için yürüyüşler yapanlar, yarın aleyhinde söylenmedik söz, yazılmadık yazı bırakmayacak. İyi işler yaptın, köşene çekil, saygıyla anıl!.." Döndü. Cihan Oskay'ın Fatih Altaylı'nın "Teke Tek" programına çıkışında yapılan "canlı yayın" ankette "25 milyon taraftarı olduğuyla övünen" koca Fenerbahçe'nin başkanına karşı yapılan "çok ağır" itham ve iddialara "İnanmıyorum" diyenlerin sayısının "8 bini bile bulmaması" da Aziz Yıldırım'ı uyandırmadı!.. Bugün gelinen nokta, çok daha kötü; Antalya maçından sonra TV'lere, gazetelere ulaşan maillerde "yazılanlar", Aziz Yıldırım imajının nereden nereye geldiğini ortaya koyuyor!.. Yarın, "bugünkülerin" de çok daha ağırları söylenecek, yazılacak ve hatta Saraçoğlu Stadı'nın tribünlerinde bağırılacak!.. Son pişmanlık fayda vermez Aziz Başkan, bilesin ki imaj kaybetmekte Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın'la yarışmaya ve "at başı" gitmeye başladın; haberin olsun!.. ---------- Keşke!.. Üç büyük kulübün başkan ve yöneticileri, el birliği ile sonunda rahmetli Turgut Özal'ın "Türk ekonomisinin önünü açan" o meşhur "Türk Parası'nı Koruma Kanunu'nu kaldıran" adımının "atılmamış olmasını" ister hâle getirdiler bizi!.. O kanun olsaydı, bugün "bu başkanları ve bu yöneticileri" Türk Parası'nı Koruma Kanunu'na "aykırı davranmaktan" dava ederdik!.. Hiçbir işe yaramaz "yabancı" teknik adamlara ve "yabancı" bir yığın futbolcuya "milyon dolarlar, milyon eurolar yani trilyonlar ve trilyonlar ödedikleri", böylece "Türk parasını yerlerde süründürdükleri" için!.. Genel kurullar, üyeler, divan kurulları, denetçiler hesap sormuyor, disiplin kurulları "İşler iyi gitmiyor, hesap sorulmalı ve bu zihniyetteki yönetimler değişmeli" diyenleri cezalandırıyor, hatta kulüplerden ihraç ediyor; bu ortamda hiç olmazsa duruma "kandırılan" taraftar, "aldatılan" vatandaş el koyar, kandırıcıları, aldatıcıları hakim önüne çıkarırdı!.. Yoo, "Öcal Uluç ne saçmalıyor" demeyin?.. "Kara" bir mizah var bu satırlarda; hem tebessüm ettiriyor, hem iç sızlatıyor, öyle değil mi?.. Kulüplerimizi, hem de en büyüklerini bu hâllere düşürenler utansın!.. --------- Temsili teselli!.. Fortis Türkiye Kupası'nda yarı finalistler belli oldu; Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzonspor, Erciyesspor!.. Yani, "dört büyüklerden üçü yarı finalde" ve sadece Galatasaray yok!.. Kupanın yarı finalinde Galatasaray'ı da "Özhan Canaydın'ın himayelerindeki Gerets'in sayesinde" Bülent Korkmaz temsil edecek!.. Türkiye Kupası'nı açık ara "en çok kazanan" bir kulüp için tam bir "temsili teselli" ikramiyesi; "başaranları" kutlamak gerek!.. OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.