Kendi düşen ağlamaz!

Sevgili Lütfi Arıboğan bile bile, göre göre kendini ateşin ortasına attı. Futbol Federasyonu Başkanı Levent Bıçakçı bu tayinle "bir taşla birkaç av vuran" avcı olduğunu ispatladı. Hem "eski göz ağrısı" Turgay Demirel'den bir bakıma intikam aldı, hem de federasyonuna iyi bir paratoner buldu. Medyada Arıboğan aleyhine başlayan eleştiriler, projektörleri kaynayan kazan halindeki federasyondan, yeni genel sekretere çevirdi. Arıboğan'ın tayininden önce ortaya atılan önemli bir iddia vardı; "Bıçakçı, Arıboğan'a bu teklifi yapmadan önce Aziz Yıldırım'ın onayını aldı." Bu doğru ise, genel sekreterlik Arıboğan'a "paradan başka hiçbir şey kazandırmaz"; aksine çok şey kaybettirir! Tayinden sonra ortaya atılan bir başka iddia vardı; "Aziz Yıldırım, Arıboğan'ın tayinine büyük tepki gösterdi ve tavır koyacağını belli etti." Bu iddia doğru ise; "Genel sekreterlik sevgili Arıboğan'a paradan başka hiçbir şey kazandırmaz, aksine çok şey kaybettirir!" Görülüyor ki, her halükârda kaybedecek olan, Türk sporunun yarınlarında önemli bir rol alabilecek olan Arıboğan'ın "kayba oynadığıdır!" Neresinden tutsanız, o tarafı elinizde kalan bir federasyonun içinde kendini kaybetmek, Arıboğan gibi "akıllı bir spor adamına" hiç yakışmadı! Yine de kendisine yeni görevinde başarılar dilerim. Ve hem milletimin, hem okuyucularımın, hem spor camiasının ve hem de meslektaşlarımın Kurban Bayramı'nı kutlarım.