Kendimizle yüzleşmek!..

A -
A +

Gazete sayfalarında "küfür ve şiddet aleyhine yazılmayan" kalmazken, hâlâ küfrün bini bir parayken, soruyorum; o günlerden bu günlere ne değişti ki?..

İngiliz filozof, hukukçu, bilim ve devlet adamı Francis Bacon (1561-1626) der ki; "En güzel manzaranın bulunduğu yerde bile ağaçların, yaprakların altında böcekler birbirini yer. Şiddet hayatın bir parçasıdır!.."
Ve de, bilin bakalım, "Aklın bittiği ve sustuğu yerde son karar şiddete aittir" sözünü kim söylemiştir?..
Yüz tane ünlü adam ismi sayın, filozof sayın, hukukçu sayın, eğitim, kültür, bilim, devlet, spor adamı sayın, eğer bilebilirseniz, size 10 üzeri 10; Adolf Hitler!..
Spor yazarlığına başladığım taaa 1950'li yıllarda Ankara'daki salonlarda Mülkiyeli, Harbiyeli, Kolejli basketbol maçları, sahalarda Ankara Gazi, Ankara Atatürk liseli futbol maçları oynanırken, çıkan kavgaların haddi hesabı yoktu. Kolejli kızların bile "ne küfürler ettiğini" duyar, bıraktım gazeteci olmayı, "erkek olarak bile" şaşkına dönerdik!.. 
Mülkiyeliler, "şampiyon boksörleri önde", Harbiyeliler palaskaları elde, salondaki kıyasıya spor mücadelesini berbat etmek için nasıl da hücuma geçerlerdi!..
Gazete sayfalarında "küfür ve şiddet aleyhine yazılmayan" kalmazken, salonların, statların basın tribünlerinde "küfrün bini bir paraydı" ve soruyorum; o günden bu güne ne değişti ki?..
Açın bakın 3 Temmuz Sürecinin tapelerinin "küfür tarafı" dökümünü, göreceksiniz ki, bir "küfür sözlüğü yapılacak" kadar hacimli!..
"O" tapelerdeki kulüp başkanları, yöneticileri, hatta federasyon başkan ve yöneticileri, "telefonda başka kulüp başkanlarından, federasyon başkanlarından, hakemlerden, teknik adamlardan, gazetecilerden, hatta sporculardan, dahası hatta ve hatta siyasetçilerden söz ederlerken", öyle "kelimeler sarf etmişlerdi" ki, "ağızlara pelesenk olmuş" günlük küfürlerin, hem de "bel altı olanlarının" en şeddelileriydi, bunlar!..
Bitmedi; "en eğitimli, en kültürlü" spor camialarından biri olan basketbolun salonlarında, takımların yedek kulübelerinin arkasına "seyirci olarak" düşmüşseniz, anlı-şanlı koçların "hata yapan" oyuncuları için "ne küfürler ettiğini" duyar, şaşabilirsiniz!.
Yıllar önce, küçük oğlumun, bir basketbol maçında, "böyle" koçun arkasına düştüğünü ve "böyle" bir olayı nasıl şaşkınlıkla yaşadığını, bana telefonda heyecanla nasıl anlattığını hatırlıyorum. Ben de "kendisi de koçluk yapmış olan" bir basketbol yazarı arkadaşıma "bu olayı anlatıp" o koçu sormuştum, gülmüş, "Öcal Abi, küfretmeyen var mı? Bu da spor eğitiminin bir parçası" demişti!..
Rahmetli olmuş, çok ünlü bir yazarımızın, bir zamanlar, "Bırakın küfretsinler, rahatlıyorlar" diye "tribünlerdeki küfür terörüne yeşil ışık yakması" gibiydi, bu sözler!.. 
Bakınız, bir "acı gerçeği" daha yazayım; "spor disiplin talimatlarında küfür ve şiddet, spor saha ve salonlarında kim tarafından, kime karşı yapılırsa yapılsın", suçtur!..
Hiç, "kendi oyuncusuna küfreden bir teknik adamın, yöneticinin kendi takım arkadaşına küfreden bir sporcunun, rapor edilip, ceza aldığını" duydunuz mu?..
Bıraktım, "kendi oyuncusunu", rakip "oyuncuya, rakip hocaya küfreden" bir "teknik adamın, bir sporcunun" ceza aldığını duydunuz mu?..
İlla ki, hakemlere, federasyon başkan ve üyelerine küfredecek ki, rapor edilip, cezalandırılsın!..
Soruyorum; eyyamcı federasyonlar, hakemler, gözlemciler, disiplin kurulları oldukça, ne yazık ki, bizler, yani "spor basını" bu konuda "ikiyüzlü" davranmaya devam ettikçe, kulüp başkan ve yöneticileri, "sporcuları eğiten" hocalar için "küfür ve şiddet" bir rahatlama ve tatmin aracı olmaya devam ettikçe, tribünlere "şiddet şurubu bağımlısı hâline gelmiş" insan toplumundan gelen taraftarı, seyirciyi nasıl "terbiye edeceğiz" ki?..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.