Sevgili Bülent Korkmaz, konuşma, sus ve otur!.. Konuşacak hiçbir şeyin, hiçbir mazeretin yok!.. "Efendim, bu transferleri ben yapmadım, bu takımı ben kurmadım, elime aldığımda bu takım perişandı, sakatlar çoktu" palavralarının arkasına sığınma!.. Bu sözlerin hepsi "doğru olsa" bile, seni oraya "silâh zoru ile getirmediler", kendin "durumu göre göre, bile bile ve koşa koşa geldin"; şimdi "bahanelerin, mazeretlerin arkasına sığınmak" sana yakışıyor mu?. "Galatasaray gibi bir büyük takım" için "çok erken ve pişmemiş bir hoca" olarak ve Galatasaray Başkanı'nın 5-2'lik Kocaelispor hezimeti gecesi "alelacele" ve "tepkileri asgariye indirmek üzere bulduğu" bir "kurtarıcı" isimdin; ama "Galatasaray'ın kurtarıcısı" değil, "Adnan Polat-Adnan Sezgin ikilisinin kurtarıcısı" olarak bulunmuştun; "o görevi" el hak "o günlerde iyi yaptın" ama "Galatasaray'ı kurtaramadın"; kurtaramazdın!.. Zira, "bu büyük ve zor görevin altından kalkacak" ne "hocalık kariyerin" ne "hocalık karizman" ve hele hele ne de "hocalık tecrüben" vardı!.. Göreve geldiğin zaman ligin puan cetvelinin "üstü" şöyle idi: 1- Sivasspor 45 puan (21 maçta 34 gol atmış) 2- Trabzonspor 42 puan (21 maçta 29 gol atmış) 3- Beşiktaş 39 puan (21 maçta 33 gol atmış) 4- Fenerbahçe 37 puan (21 maçta 39 gol atmış) 5- Galatasaray 37 puan (21 maçta 43 gol atmış) Bugün durum şöyle: 1- Beşiktaş 68 puan (33 maçta 58 gol atmış) 2- Sivasspor 66 puan (33 maçta 53 gol atmış) 3- Trabzonspor 65 puan (33 maçta 53 gol atmış) 4- Fenerbahçe 58 puan (33 maçta 58 gol atmış) 5- Galatasaray 58 puan (33 maçta 55 gol atmış) Kısacası, Galatasaray'ın başında olduğun 12 maçtaki durumu şu: 12 maçta 21 puan ve atılan gol sayısı 12!.. "Aynı takımlar" ile "bir gecede kovalanan" ve "çok ağır eleştirdiğimiz" Skibbe'nin bilançosu; "12 maçta 25 puan ve atılan gol sayısı 29!.." "Aynı 12 haftada", takımın başına "sonradan gelen" Mustafa Denizli'nin takımı 29 puan toplamış, 25 gol atmış, Sivasspor 21 puan toplamış 19 gol atmış, Trabzonspor 23 puan toplamış 24 gol atmış, Fenerbahçe 21 puan toplamış 19 gol atmış!.. Türkiye'nin "en kaliteli, en bol hücum ve gol silâhları olan" takımının "Bülent Korkmaz'ın yönetiminde 12 maçta 12 gol atabilmesi", yaşanan hüsranın "ne olduğunu" ortaya koymuyor mu?.. Arda-Kewell-Lincoln-Baros-Nonda-Ümit Karan-Yaser-Aydın ve hemen gerilerinde Mehmet Topal-Ayhan ayarında bir "10'lu" Süper Lig'in hangi takımında var?.. İşte "bu 10'luya 12 maçta attırabildiğin gol sayısı 12!.." "Daha fazlasını attıramadın"; zira "yönetemedin", yönetmen de mümkün değildi!.. Zaten "hocadan çok ağabey olarak getirilmiştin"; ağabeylik de yapamadın!.. Lincoln'e, Kewell'a, Hasan Şaş'a, Ümit Karan'a ve de "gözünün içine bakan" gençlere yaptığın ortada!.. Dua et ki, ligin son haftasında, Sivasspor Ali Sami Yen'de Galatasaray'ı, Trabzonspor Avni Aker'de Fenerbahçe'yi ve de Bursaspor evinde İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u yenmesin!.. Bu "acı" ama "olabilir" ihtimal, Galatasaray'ın "UEFA Ligi'ne de katılamaması" demek!.. Adnan Polat-Adnan Sezgin ikilisinin "Skibbe buluşu" ve sonra da "inat ve ısrarı" Galatasaray'a maddi ve manevi çok şey kaybettirdi, "Bülent Korkmaz buluşu" da "UEFA Ligi hakkını da kaybederek" üzerine "tüy dikmesin!.." Keşke "efsane kaptan" olarak kalsaydın!.. "Hoca olmak" kolay iş değil; hele "büyük" kulüplerin takımlarında!.. Ve hele hele, "bütün bir futbolculuk hayatını", tamamen fizik güce dayalı bir "defans fenomeni" olarak geçirmiş, "gol yememe hedefinde yoğrulmuş" bir "bek" isen!.. Sezon sonunda, sana "bu görevi verenleri" daha fazla mahcûp etmeden ve "sessizce" ayrıl, belki bir gün "başka bir sorumluluk için" Galatasaray'da "beklenen ve aranan adam" olabilirsin; zeminini, zamanını ve sıranı bekle!.. Rahmetli babamızın bize sık sık hatırlattığı bir söz vardı; "Kişi kendin bilmek gibi irfan olamaz!.."