Galatasaray Genel Kurulları, Faruk Süren ve Adnan Polat örneklerini gördükten sonra, çok uzun bir süre "mektepli olmayan" bir başkanı kulübün başına getirirse şaşarım!.. Görüyoruz ki Polat, "Bundan böyle hep mektepli başkan" sloganının "yerleşik hâle gelmesi için" elinden geleni ardına koymuyor!.. "Mektepçi" fanatiklere "Biz dememiş miydik" dedirten, "en başarılı" yönetim kurulu üyelerinin "dehşet verici" isnatlarını aktaran haberlerin, Haber Türk Genel Yayın Müdürü Fatih Altaylı gibi "kulüp üyesi" ve hatta "eski" yönetici olan ünlü gazetecilerin "tüyler ürpertici" iddiaları seslendiren yazılarının gazete sayfalarında "tefrika olduğu", dahası "başarılı" yöneticilerin "ağır" açıklamalar ile istifa ettiği bir süreç yaşıyoruz. "Şirket birleşmesinin kahramanı" Galatasaray İkinci Başkanı Mehmet Helvacı'nın 10 gündür yaptığı açıklamaların "satır araları" yönetimde çok ciddi çatlaklar olduğunu ve "istifa baskısı yapıldığını" gösteriyor!.. Galatasaray'da biniciliği yeniden ihya eden ve de pazarlamada Galatasaray'ı "çok geride kaldığı bir yarışta Fenerbahçe'nin önüne geçiren" Şeref Özgörkey ise bakınız yönetimden istifa mektubunda neler demiş: " . Yönetim kurulu içinde ise; ortak karar alamayarak, hedeflenmiş kurumsallaşma çalışmalarının çok uzağında kalarak, Galatasaray kongre üyelerini temsil etmekten uzaklaştığımız düşüncesindeyim." " . Kamuoyu nezdinde, yorgun ve yıpranmış bir resme sığdırılmaya çalışılan, gruplaşmalara yönlendirilen Galatasaray'ı kabul edemeyiz." " . Güzide kulübümüzün bilinçli veya bilinçsiz erozyona uğratılan değerlerini korumak için, doğrularım gereği ayrılıyorum." "Stat ve Riva konularının gerçek kahramanı", Galatasaray Yönetimi'nin "en sessiz" ve "en çok iş yapan" üyesi, "hiçbir kliğin içinde olmayan" Işın Çelebi'nin de "durumdan çok rahatsız olduğu", futboldaki ve yönetimdeki gelişmeleri ve "sahiplenmeleri" ağır şekilde eleştirdiği ve de yakınlarına "süresi dolduğunda bir daha görev almayacağını" söylediği biliniyor. Yönetici İbrahim Çağlar ise "Galatasaray Tüzüğü'nün yönetim ile ilgili maddelerini yok sayarak" hâlâ "Bu yönetim Adnan Polat yönetimidir, O ne derse o olur" anlamına gelen sözler söylüyor; zihniyete bakın; "Galatasaray'ın değil, Adnan Polat'ın yönetim kurulu!.." Sanki, Galatasaray, Chelsea ya da Al İttihad Tripoli, Adnan Polat da Abramoviç ya da Al Saad Al Kaddafi!.. Görülüyor ki, bu zihniyetin temsilcileri, Polat'ın gözdesi, "bu zihniyete karşı olanlar" ise "Adnan Sezgin için kolaylıkla harcanabilecek" Brütüs'ler ilân edildiler!.. İşte, "Ülkenin en batılı kulübüyüz" diye övünenlerin Galatasaray'ının dramı "bu zihniyette yatıyor!.." Buna karşılık ortada "yönetim kurulunu toparlaması ve istifaları önlemesi gerekirken", tam aksine "İstifa eden eder" diyerek "herkesi gözden çıkardığını" ortaya koyan, "Adnan Sezgin'i korumak için" kulübü savaş alanına çeviren bir Başkan var. İnsana, "İncil yazarlarından" Yuhanna'nın Patmos Adası'nda gördüğü bir hayalden yola çıkarak, İncil'in "Vahiy" bölümüne kaydettiği "Mahşer'in Dört Atlısı"ndan "Kırmızı renkli atın kılıcını çekmiş 'Savaş' binicisini" hatırlatıyor ve de tabii "Kıyamet" gününü; yok yazık!..