Ey sevgili ve de sayın bakanım!. Haftalardır, hayır aylardır, hayır yıllardır söyleyip geliyoruz: "Kızı başı boş bırakırsan ya davulcuya kaçar, ya zurnacıya!.." Biz "böyle" söyledikçe, siz dediniz ki: "Benim kızlarım reşit; onlar özgür; ben karışmam, karışamam!.." Ne oldu?.. Evet, ne oldu da şimdi "Kızlarım reşit ben karışamam" sözünü "geri alıp", "ilk defa ve çok haklı olarak" buyurdunuz ki: "Tüm federasyonlar, kendi durumlarını gözden geçirmelidir, başarısız olanlar gereğini yapmaz ise ben gerekeni yapacağım!." Hani, kızlar reşitti?. "Daha dün" gibi kısa bir süre önce "reşit olan" basketbol, atletizm, halter gibi "kızları", bunca skandala, rezalete, "bunca" eleştirilere ve uyarılara rağmen "Ben reşit olan kızlarıma karışamam" diye ısrar ve seyir eden siz, evet ne oldu da birdenbire "reşit olan kızlara karışmaya" karar verdiniz?. Zira, halterden de, basketbolden de, atletizmden de "çok ama çok önce reşit olmuş" bir kızımız, "Futbol" kızımız, skandalın ve rezaletin tam göbeğine düşünce dayanamadınız; "Başarısız olduğu tespit edilen federasyon başkanları ve yöneticileri ile asla devam etmek istemiyorum. Yasaların bana verdiği yetkiyi kullanacağım" dediniz, deyiverdiniz!. Haftalardır, aylardır, yıllardır yazıp geliyoruz: "Ey bakanım, özerk olmayan federasyonlar üzerinde zaten, kanunun ve yönetmeliklerin verdiği büyük yetkileriniz vardır; kullanınız.. Ey bakanım, özerk olan federasyonlar, kendilerini lâyûsel sanıyorlar, kanun size 'mâli ve idari denetim hakkı veriyor'; bunu kullanınız, yoksa işler çığırından çıkacak!." Elbette, 50 yıldır "Spora siyaset karışmaz, karışamaz, karışmamalı" tezini savunarak gelen bizler, "Yetti artık, lütfen yetkinizi kullanınız" diyecek duruma gelmişsek, "işler iyice çığırından çıkmış" demektir; ama siz duymadınız ve duyduğunuzda da hep dediniz ki: "Benim kızlarım reşit, ben karışmam!." Ne vakit ki, "Futbol kızımız" bütün dünyada duyulan olayların kahramanı oldu ve siz "Herkes ayağını denk alsın, ben varım" mesajını vermek durumunda kaldınız!. Şimdi, bir Türk vatandaşı olarak soruyorum: Halterde olanlar, basketbolde olanlar, atletizmde olan, "futboldan daha mı az çirkinlikteydi?.." Eğer, atletizmde olanlar olurken, halterde olanlar olurken, basketbolde olanlar olurken, "Bugün attığınız adımı atsaydınız", acaba "Futbolda olanlar olur muydu?." Elbette, "spora siyaset karışmamalı"; ama "halterde, atletizmde, basketbolde olan bunca rezalete siz karışsa idiniz ve kanunun, yönetmeliklerin size verdiği yetkiyi kullansaydınız"; o çirkin ve "Türkiye'yi dünya sporunda küçük düşüren" olaylar ve tablolar içinde, kimse çıkıp diyemezdi ki; "Spora siyaset karışıyor!.." Denecek olan şuydu: "Spordan Sorumlu Bakan, sorumluluğunu yerine getiriyor ve görevini yapıyor!.." Tıpkı "bugün" söylenen gibi!. Yine de ve geç de olsa teşekkürler!.. Haftalardan, aylardan, yıllardan beri ilk defa diyorum ki: "Demek ki, Türk sporunun başında bir spor bakanı varmış!.." Görelim bakalım, "o" spor bakanı, "bundan sonra" neylermiş?. Temenni edelim ki; "Neylerse iyi eylermiş!.."