"Hocam! Her bir Galatasaraylının yaptığı bir hatayı, anında Futbol Federasyonuna ve Ceza Kuruluna, hedef gösteriyor, cezalanmasını talep ediyorsun. Acaba, dün akşam televizyon kanallarında, Fenerbahçe Kulübü Asbaşkanı Murat Özaydınlı'nın vermiş olduğu .......... , ........... (Bu nokta noktalı yerlerde iki sıfat var; yazıma alamayacağım kadar ağır) ve terbiye sınırlarını aşan beyanatı için ne yazacaksınız, merak ediyorum. Galatasaray düşmanlığınızın devamını diliyor, selam ve hürmetlerimi sunuyorum. - Naim Altınordu - Almanya" Sevgili okurum, Fenerbahçeli okurlarımın özellikle "Galatasaray düşmanlığınızın devamını diliyorum" şeklindeki görüşünüz için ne diyeceklerini merak ederek, "Murat Özaydınlı" için "ne yazacağım" konusundaki beklentinizi gidereyim: "Bir asker çocuğu olarak" benim için "değerli" olan "Özaydınlı" soyadına saygım olmasa, belki de "Sizin mailinizdeki nokta noktalı yerleri boşaltmam, ne yazmışsanız 'aynen' yerinde bırakırdım"; bu bir!.. İki; Murat Özaydınlılar, Mahmut Uslular, hatta Nihat Özdemirler ve "benzerleri" için o kadar "çok yazı yazdım" ki, "her olayda" tekrarlamaya bilmem ki gerek var mı?.. Üçüncüsü ve "asıl" önemlisi; "diğerleri ne yaparsa yapsın", Galatasaraylıların "yapmaması gerektiğine, yaparlarsa 'en ağır' şekilde cezalandırılmasının şart olduğuna dair" görüşümdür ve "bu görüşüm değişmez!.." "Galatasaray farkı, Galatasaraylı olmanın ayrıcalığıdır" bu düşüncemin temeli!.. "Galatasaraylı olmak" ve de "Galatasaray'a lâyık olmak" zor iştir; "sıradanlık" kaldırmaz!.. Bu "başkan" için de böyledir, "yönetici" için de, "teknik adam" için de, "sporcu" için de, "taraftar" için de, "seyirci" için de "böyledir" ve "böyle" olmaya da devam etmelidir, edecektir!.. Bilmem anlatabildim mi?.. Futbol Federasyonu, bu Federasyonun Disiplin ve Tahkim Kurulları, mesela "Ayhan olayında da, Orhan Ak olayında da, Semih olayında da, Tuncay olayında da açık açık çifte standart uygulamışlar" ve "bir tarafı koruyup, kollamışlar, öteki tarafa ceza vermek için ince eleyip, hem de çok sık dokumuşlardır!.." Aslında "doğru" da yapmışlardır!.. "Galatasaray Yönetimi ve Disiplin Kurulu gibi davranarak", Galatasaraylı sporculara "Siz başkalarına bakmayın, siz giydiğiniz forma ile başkasınız; bu yüzden bu hareketleri yapmayacaktınız, yaparsanız, bilesiniz ki ince eleyip hem de çok sık dokuyacak ve cezalarınızı en ağır şekilde vereceğiz" mesajını vermişlerdir!.. "Fenerbahçeli futbolcu" hatta soyunma odasına gittikten ve "terini soğuttuktan sonra", açıkça ortadaki "düşüne taşına" sahaya tekrar dönüp, seyircilerine "Galatasaray'a da bindi, ondan indi Beşiktaş'a da bindi" diye, koskoca kulüpleri, takımları, camiaları "toptan hallettirecek"; ceza yok!.. Ama, "Galatasaraylı futbolcu", sadece "bir avuç" seyirciye, "Bindi - İndi'yi anımsatacak 'tekil' bir el işareti yapacak"; 3 maç ceza!.. "Fenerbahçeli futbolcu" müşahit raporuna göre "seyircilere ağız dolusu küfür edecek"; ceza yok!.. "Galatasaraylı futbolcu" kendi soyunma odasının kapısına, müşahit raporuna göre "öfke ve üzüntü içinde" tekme atacak; al sana ceza!.. İşte, "Galatasaray farkı" buradadır!.. "Başka takımların oyuncuları yapabilirler"; ama "Galatasaraylılar yapamazlar, yapmamalılar", zira "bu sözler ve hareketler başka sporculara yakışsa da, Galatasaraylı sporculara yakışmaz"; onun için "ceza" şarttır ve verilmelidir!.. Bilmem ki, "Galatasaraylılar neden kızıyorlar"; aksine "Federasyonların, federasyonların disiplin ve tahkim kurullarının ortaya koyduğu" bu "ayrıcalıklı durum" onları "memnun etmeli" ve "bu ayrıcalık" ile övünmeliler!.. Murat Özaydınlı'ya kızmak mümkün mü?.. "Söyledikleri" ve "söylemek istedikleri" ona öylesine yakışıyor ki; bence "konuşmaya" devam etmeli!..