"1 ay öncesine kadar camianın büyük bölümü, federasyon nedeniyle ortalığı ayağa kaldırıyordu. Ben de bunları görünce, şaibeleri, kirlilikleri ortadan kaldırmak için aday olabileceğimi açıkladım. Ancak şunu da belirtmeliyim ki; adayım demedim. Açıklamamdan sonra her şey birbirine girdi. Arı kovanına çomak soktuk sanki! Şikayetçiler sustu, vaatler yağmaya başladı. İşbirlikçi bir çeteyle karşı karşıya kaldım. Zamanında avaz avaz bağıranlar nerede? Bakanlığım zamanında çıkardığım yasanın; kirlenmişliğe, adaysızlığa neden olmasına içim razı gelmiyor. Bu nedenle aday olabileceğimi söylemiştim. Artık topa ayağımızı bastık, kararımızı vereceğiz. Aslanlar gibi buradayım, dimdik ayaktayım. Ancak gördüklerim beni gerçekten şaşkına çevirdi. Kolpaya geldik. Ulusoy'la hiç bir problemim yok." Buyurunuz; bunca kızılca kıyametten sonra, "Ulusoy gitmelidir" kampanyaları arasında, Futbol Federasyonu Başkanlığı'na adaylığını koyan M.Ali Yılmaz'ın "yukarıdaki sözleri" için "yenilir yutulur cinsten değil" dersem haksız mı olurum? Okuyucularım bilirler, "Trabzonspor Başkanlığı sırasında" M.Ali Yılmaz'ı çok ağır şekilde eleştirerek geldim!.. Onunla zaten "Spora karıştığından beri", Bakanlık yaptığı dönemler dahil, "yıldızımız hiç barışmadı!" Onun "yönetim zihniyetini", basın mensupları ve spor yazarları ile ilişkilerini, TV kameraları karşısındaki tavır ve davranışlarını hiçbir zaman tasvip etmedim ve "hep yazdım!.." Futbol Federasyon Başkanlığı'na aday olduktan sonra "şike konusunda yaptığı" gayri ciddi açıklamayı da "nasıl eleştirdiğimi" okuyucularım çok iyi biliyorlar! Amma... Sezar'ın hakkı Sezar'a... M.Ali Yılmaz'ı, "yukarıdaki açıklaması" için kutluyorum!.. Bu açıklamada "sadece", evet sadece "Ulusoy'la hiçbir problemim yok" sözüne itirazım var; zira "o cümleden önce bütün söyledikleri" ya "doğrudan" ya da "vasıtalı" olarak Ulusoy'la ilgili; nasıl "Ulusoy'la problemi olmayabilir?" Bu cümlenin ötesindeki "bütün sözleri", Türk futbolundaki gerçeklere "ayna tutuyor!" Tabii, kulüplerimize ve medyamıza da!.. Bu açıklamaların yapıldığı günden beri, gazetelere "yetişebildiğim ve görebildiğim kadarı ile" göz atıyorum; tısss!.. Sanki, bu ülkede "bugün yarın" bir Futbol Federasyonu seçimi yapılmayacak ve bu ülkede sanki "sadece ben" aylardan beri "Ulusoy gitmelidir" diye bar bar bağırıyorum; nerede yeri göğü inletenler? Ya "Ulusoy'un yeniden seçileceğini anladılar"; sus pus oldular!.. Ya da, "Bu işin arkasında Başbakan Recep Tayip Erdoğan var" diyerek sus pus oldular! Oğuz Sarvan ile Ali Aydın'ın Merkez Hakem Komitesi'ne aday olduklarını, onları "aynı komite için" Kemal Ulusu ve Sabri Çelik'in izlediğini "haber" yapanlar, çıkıp da M. Ali Yılmaz'a "Adaylığınız kesinleşti mi, liste yapacak mısınız" diye sormuyorlar bile.. Korku "bu kadar mı dağları bekliyor?" Ve... "Cevabı aranan" ve mutlaka "cevabının bulunması gereken" bir soru daha: M.Ali Yılmaz gibi "çok tecrübeli" bir 'kurt'u "kolpaya getirenler" kimler?