Komedi!..

A -
A +

Galatasaray Ribery'den "10 milyon euro alacağım" derken, tam anlamıyla hava aldı!.. Ondan da öte, "verdiği avukatlık ücretleri ve mahkeme masrafları" da cabası !.." Öyle sanıyorsanız, aldanıyorsunuz!.. Koca koca iş adamlarının, maliye uzmanlarının, hukukçuların dolu olduğu bir yönetime sahip, bitmedi; bütün bunların üzerine "binlerce dolar" maaş alan "profesyonel" idarecilerin istihdam edildiği bir "büyük" kulüpte, "Ribery skandalı", sadece Uluslararası Spor Mahkemesi olan CAS'a kadar gidip kaybetmekle bitmiyor!.. Bakın neler yapılmış: * Ribery, 13 Haziran 2005'te kendisine 4 ay boyunca maaşlarının ve alacaklarının ödenmedi ğini ileri sürerek, 262 bin Euro temerrütte bulunulduğunu ifade ederek, kulübe 4 kere ihtarname yollamıştır. En son ihtarnamesinden 13 gün sonra Galatasaray Başkanı'na bir yazı yazmış ve "Size güvenim tamamen yıkılmıştır. Bu nedenle aramızdaki sözleşmeyi haklı sebebe dayalı fesih hakkımı kullanarak bitirme kararı aldım" demiş, sonra FIFA'ya gidilmiş. FIFA Uyuşmazlık Uyum Dairesi 11 Kasım 2006'da Galatasaray'ın haklı bir nedeni olmaksızın sözleşmeyi ihlâl ettiğini belirtmiş. * Galatasaray futbolcuya 203 bin Euro, 57 bin Euro, 307 bin 143 Euro olmak üzere toplam 567 bin 143 Euro para ö demiş. Fakat 90 gün temerrüt süresi varken, 57 bin Euro'yu 92'nci gün ödemiş. Yani ödemiş olması ile ödememiş olması arasında fark artık kalmamış. 370 bin Euro'yu ise sözleşmenin feshedildiği günün ertesi gün ödemiş; yine hiçbir işe yaramayan ödeme. * CAS kararında, Ribery'nin sözleşmeyi feshettiği tarihe kadar almaya hak kazandığı paranın 557 bin 333 Euro olduğu belirtilmiş, ancak Galatasaray süreleri geçirdikten sonra durumu kurtarmak iç in 32 bin 810 Euro fazla ödemiş. Galatasaray Kulübü ödediği bu fazla parayı daha sonra geri istemeyi de unutmuş. * CAS'ın temyiz dairesinde görülen davada Galatasaray Kulübü hakem olarak İspanyol avukat seçmiş. Ribery ise hakem olarak kendi vatandaşını göstermiş. Galatasaray bu hakemi reddedebilirmiş ama bu hakkını dahi kullanmamış. * Ribery olayında Galatasaray "stratejik büyük bir hata yaparak" FIFA'ya başvurmuş. FIFA'ya gideceğine Türkiye'de yargıya gitseymiş, dava burada görülürmüş. Beşiktaş'ın Del Bosque ile yaptığı sözleşmede "anlaşmazlıkta CAS'a gidileceği" yazdığı için durum farklı imiş. Ribery olayında "bir merci belirtilmesi" yokmuş ve dava Türkiye'de görülebilirmiş. CAS'ın Türk üyesi Kısmet Erkiner'in anlattığı bu acı gerçekler, Galatasaray'ın nasıl yönetildiğini çok iyi gösteriyor!. "10 milyon euro hayalinin peşinde koşmayın, bakın adamlar 3 milyon euro veriyor, alın, dosyayı kapatın" diyenlerle alay ediyordu ve "10 milyon eurodan bir kuruş azını kabul etmem" diyordu, Özhan Canaydın!. Ne oldu?.. Soruyorum; Canaydın, kendi işinde "bir yöneticisi" böyle bir hata yapsa, o yöneticiyi "bir dakika bile iş başında tutar" mıydı?.. Söyleyin ey benim sevgili okurlarım; tutar mıydı?.. Ve Galatasaraylılar, işte "acı" bir gerçek daha: Gene "3 büyük yıldız gelecek, görüşmeler yapıldı, isimler sır gibi saklanıyor" palavraları ile uyutuluyorsunuz!.. Kasa tam takır ve "futbolcuların alacakları ile günlük zorunlu masraflar" ancak ve ancak "oradan buradan günü birlik bulunan" paralarla ödenebiliyor!.. Bilmenizi istedim, o kadar!.. Çıksınlar "Hayır paramız var" desinler bakalım; görelim kim bu babayiğitler?.. >> Vah Aykut vah!.. "Türkiye Gazetesinde Öcal Uluç imzasıyla yayımlanan 'Sportif Tıp Cinayeti' başlıklı yazıda sakat olmama rağmen, Teknik Direktör Erik Gerets tarafından iğne ile oynatıldığım ve yöneticilerin de bu duruma duyarsız kaldıkları yönünde yorum ve değerlendirmeler yapılmıştır. Sağlık kontrolleri sonucunda belirlenmiş bir probleminin olması halinde Galatasaray Spor Kulübünde hiç bir futbolcunun sağlığını tehlikeye sokacak şekilde sakat olarak oynatılması söz konusu değildir. Dolayısıyla bu makale kapsamında dile getirildiği üzere sakat olduğum halde iğne ve özel bandaj ile oynatıldığım iddiası gerçek dışıdır. Aykut Erçetin - Galatasaray Profesyonel Futbol Takımı Oyuncusu" Bu açıklama Galatasaray'ın "resmi" internet sitesinde yer aldı!.. Eğer Aykut "kendi yazıp siteye koydurduysa" utanç verici!.. Yok, "onun adına bir ilgili ya da yetkili yazıp koydu" ise "iki defa" utanç verici!.. Zira "Aykut ile ilgili haber", 24 Nisan'a Hürriyet Gazetesi'nin spor sayfasında "Türkiye'de kurban Türk kalecisidir" başlığıyla ve "Galatasaray'ı avucunun içi gibi bilen" sevgili İlhan Söyler'in "bakla gibi" imzasıyla çıkmıştı!.. Aykut'un ağzında "öyle detaylar veriliyor" ve gerek Gerets ve gerekse yönetim öylesine eleştiriliyor ki, şaşarsınız!.. Ben sadece "sportif tıp cinayeti" başlıklı "iğne ve özel bandajlarla oynatılan oyuncuları" konu eden yazıma, "Aykut'un bu haberdeki sakat sakat nasıl oynatıldığını anlatan sözlerini", hem de "tırnak içinde" almıştım; aynı haftada sakat sakat oynatılan Beşiktaşlı kaleci Murat olayı ile beraber "örnek" olarak!.. Hürriyet'te İlhan Söyler'in haberinin tekzip edildiğini görmedim ve günler sonra "kendi" yorumumu yazdım!.. Haber Hürriyet arşivlerinde ve benim bilgisayarımın içinde duruyor!.. Bilmem ki, "beni tekzip ederken" Aykut'un yüzü kızardı mı, yoksa "İlhan Söyler'e söylediklerini inkâr edecek kadar medeni cesareti olmayan" bir genç mi?.. Ya da "onun adına bu açıklamayı yazıp resmi siteye koyan" kişi, "gerçekleri yok ettiğini" sanacak kadar saf mı?.. Her neyse ve her kimse, "bu tekzibi yazan" utansın!.. >> Biz ne yapıyoruz; hiç!.. Emre'nin "ırkçılık suçlaması" ile İngiltere'de başına neler geldi, aylarca gazetelerde okuduk, TV'lerde izledik!.. Bütün dünya "sporda ırkçılık iddialarının ve olaylarının üzerine gidiyor"; biz ne yapıyoruz?.. Hiiiç!.. Federasyonumuz kılını bile kıpırdatmıyor!.. İşte Sivassporlu Balili'nin kaç gazetede çıkan yakınmaları; "İsrailli olduğum, Yahudi olduğum için saha içinde söylemediklerini bırakmıyorlar, bu yüzden çok zaman kendimi kaybediyorum ve yapmamam gereken hareketleri yapıyorum, sözleri söylüyorum!.." Ne yapıyor Federasyonumuz?.. Benzer bir iddia da Fenerbahçeli yöneticiler tarafından ortaya atıldı ve "Ricardinho'nun, Aurelio'ya ırkçı tacizde bulunduğu" söylendi!.. Ne oldu; hiç!.. Ortada ciddi iddialar var; federasyonun görevi "bu ırkçılık iddiaları için" ciddi soruşturmalar açmak ve soruşturmaların sonucuna göre gereğini yapmaktır!.. İddialar gerçekse "yapanlar cezalandırılmalı", yok "gerçek değilse", bu iddiaları ortaya antlar cezalarını görmelidirler!.. Türk futbolunun üzerine bir de "ırkçılık yapılıyor" lekesini sürdürmek kimsenin haddi ve hakkı olmamalıdır!.. >> Bak şu konuşana!.. Ersun Yanal hocam esip gürlemiş: * "F.Bahçe'nin başında olsam çoktan şampiyonluğumuzu ilân etmiştik. Ben, '3 büyükleri şampiyon yapardım' diyebiliyorum." * "Bir teknik adam, takım kurma özgürlüğünü yaşamalı. Milli Takım'da bunu yapamadım. Hakan Şükür'le sorunum yok, medyanın abartısı." * " Kimse sihirbaz değil. İsviçre maçı sonrası Fatih Terim'in yerinde olsam istifa ederdim. Son 3 maçta Milli Takım'ın başında olsaydım, 2006 Almanya'ya gidecektik, takımım buna inanmıştı." * "Mourinho'yu taklit etmiyorum. Alman ekolü ile büyüdük. 74 Dünya Kupası'nı kazanan teknik direktörü model aldım. Avrupa'da hedefim var!" ...... 1974 Dünya Kupası'nı kazanan Alman Milli Takımı'nın teknik direktörü Helmut Schön ve yardımcısı Jupp Derwall'di!.. Yanal "keşke" Schön'ü "model almış" olsaydı. "Schön" Almanca'da "güzel" demek!.. Yanal, Denizlispor'da da, Ankaragücü'nde de, Gençlerbirliği'nde de, Milli Takım'da da ,Vestel Manisaspor'da da "güzel şeyler yaparken" yarım yarım bırakıp, gitti; "güzel olmayan" çok şey yaptı!.. Hele hele "İsviçre maçı sonrası Fatih Terim'in yerinde olsam istifa ederdim. Son 3 maçta Milli Takım'ın başında olsaydım, 2006 Almanya'ya gidecektik, takımım buna inanmıştı" dememiş mi, insanın kahkaha atacağı geliyor!.. "Onca olaydan sonra" Milli Takım'dan "zorla istifa ettirilen" ben miydim?.. Vestel Manisaspor'da "istifa etmemekte direnen" ve bu yüzden "takımı neredeyse küme düşecek bir noktaya getiren" de herhalde bendim!.. "Hafıza-ı beşer nisyan ile malûldür" ama, o kadar da değil sevgili hocam!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.