Komedi!..

A -
A +

Nereden bakarsanız bakınız, Futbol Federasyonu'nun ve Federasyonun "adalet dağıtan kurullarının" Ankaraspor ve Ankaragücü ile yöneticileri hakkında verdiği kararlar, "kahkahalarla gülünecek" cinstendir!.. Hele hele, "ortada Ankaraspor'u küme düşürecek kadar ağır bir suç var" ise, bu suçta "en az yüzde 51 payı olan" Ankaragücü Genel Kurulu'nun kararını "yok sayıp"; Ankaragücü'ne ceza vermeyen, daha doğrusu "veremeyen", iki başkana ve yöneticilere verilen cezaları "kuşa çeviren" bir sistem için "adaleti adil dağıtıyor" demek mümkün mü?.. Ya, "Ankaraspor'u küme düşürüp, Türkiye Kupası'nda oynatmak"; bu da "sus payı" mı, yoksa?.. Peki, bu iki takım "finale kalırsa" ne olacak?.. Suçu "asıl" işleyenlerin, "nerede ise ceza almadılar" denilecek kadar "hafif cezalarla kurtarılması", acaba "kime mavi boncuk?.." Yarın, mesela CAS'ta adama demezler mi; "Kardeşim madem ki ortada bir takımı küme düşürecek kadar ağır bir suç var, neden bu suçu işleyenlere eş değerde cezalara hükmetmediniz; hiç olmazsa Ankaraspor'a sezonun kalanında liglerde oynamayı men ettiğiniz gibi, onların da bir sezon yöneticilik yapmalarına engel olacak cezaları neden vermediniz?.." Ya, ilk dört haftada Ankaraspor'a yenilen ve berabere kalan takımlara "3'er puan vermek", dahası "performans primine de 'galibiyet' olarak hak kazandırmak" ve kasalarına yüzlerce milyar koymak?.. Ligin sonunda "Antalyaspor bu üç puanla kurtulur ve yerine başka takım düşerse" ne olacak?.. Bitmedi; ya "Ankaraspor'un oynanan maçlarında rakip takımlarda kart gören futbolcuların durumu"; sen "maçların sonuçlarını tescil etme, yok say, ama kartları var say"; olacak şey mi?.. Ya, Ankaraspor Anonim Şirketi'nin ortaklarının durumu; davalar, mahkemeler, tazminatlar; futbolcuların mağduriyeti, yabancı futbolcu ve hocaların CAS'a, FIFA'ya gidişleri?.. Böylesine "Ben yaptım oldu" emrivakisi ile gelinen nokta, tam bir fiyaskodur; konuya "3 günde kulübü ve şirketi satınız" fiyaskosuyla girilmiş, sonunda yüze göze bulaşan kararlarla olaya nokta konmak istenmiştir ama işte "asıl olay" yeni başlıyor; Federasyonun "bunun farkına varacak" ama çok geç olacak!.. Ne diyelim; hadi işin "asıl bundan sonrasında" içinden çıkın bakalım, benim Federasyonumun anlı ve de şanlı kurulları, nasıl çıkacaksanız!?.. Federasyon nerede?.. Diyarbakırspor Başkanı Çetin Sümer, Bursaspor maçındaki tribün olaylarında "haklı" olarak "ayrımcılık yapılıyor, takımımızı ligden çekebiliriz" diye feryat etmişti. Ama şimdi, "o olaylarla ilgili olarak" Amerika'nın Sesi radyosuna "Kürtçe açıklama yapan" Sümer'in "Biz Kürt milletinin takımıyız" dediği ortaya çıktı. Sonradan "Ben öyle demedim, yanlış anlaşıldım" açıklamasını yapmasına rağmen, haberi veren gazeteler, radyoda yayınlanan konuşmasında "aynen" böyle dediğinde ısrar ediyorlar!.. Şimdi iş Futbol Federasyonuna düşüyor; "gerçeği bulup çıkarmak" ve "eğer bu sözler söylenmişse", Çetin Sümer'e "sporda ayrımcılık yapmaktan" gereken cezayı vermek zorunda!.. Ama diyeceksiniz ki; "Türkiye'de bunları yapacak bir Futbol Federasyon'u var mı?.." Ne gezeeer?.. Onlar gene "Görmedim, duymadım, susuyorum" oyununu sahneye koyacaklar; alkışlar!.. Geçti Bor'un pazarı!.. Futbol bu, belli olmaz; daha doğrusu bakarsınız "her şey" olabilir ve Türk Milli Takımı, Dünya Kupası finallerine gidebilir!.. Ama "mantık" öyle söylemiyor; mantık diyor ki: "Biz Dünya Kupası Finalleri'ni bırakalım, önümüzdeki maçlara bakalım, yani Avrupa Şampiyonası Grup eleme maçlarına!.." Fatih Terim, tabii Milli Takım'ın başında kalacaksa, bu defa "işi, en başından itibaren ciddiye almalı, kadro seçimi, rakibe göre tertip ve taktik konusunda hassas davranmalı" ve de asıl "her maçta şapkadan bir tavşan çıkarmaya çalışmamalıdır!.." Belçika'yı da, Ermenistan'ı da yenebiliriz ve büyük bir ihtimalle yeneceğiz de, ama Bosna Hersek "hem Estonya'ya iki puan kaybedecek, hem de İspanya'ya yenilecek" ve biz "grup ikincisi" olarak "play of oynayacak", onu da kazanarak finallere kalacağız ya da Bosna, Estonya ve İspanya ile berabere kalacak ve biz de "iki galibiyette 10 farklık gol averajı kapayıp", öne geçeceğiz, finallere gideceğiz; olur mu?.. Ben "olmaz" diyorum; inşallah yanılırım!.. Ders almalı!.. Bülent Uygun, Sivasspor teknik direktörlüğünden istifa etti; üzüntü verici bir olay!.. Ama çok açık ki, "kendi etti, kendi buldu!.." Geçen sezon "öyle bir havalanmıştı" ki, ayakları bir türlü yere değmiyordu!.. Türk futbolunda nerdeyse "lâf atmadığı" kimse ve kuruluş kalmamıştı, Peki, şimdi ne olacak, ne yapacak?.. Bakıyorum, "dönüp bakan" ve de "Bize gelir misin" diyen pek yok gibi!.. Biraz dilini tutabilse, hocalığıyla, bilgisiyle, kişiliğiyle "çok daha iyi yerlere gelebilir" ve Türk Futbolu'nun "en renkli" kişilerinden biri olabilirdi!.. "Ders almışsa" gene olabilir, daha çok genç!.. Atmasyoncular!.. İnanılmaz bir "acûl palavracılar" topluluğu var, spor basınımızda!.. Daha "düne kadar" Fenerbahçe'yi ve Daum'u yerden yere vuranlar, birdenbire "17'de 17 olabilir" ya da "Fenerbahçe, Beşiktaş'ın namağlûp şampiyonluğunu, puan farkı ile geçerek rekor kırabilir" demeye başladılar; pes doğrusu!.. Galatasaray'ı "abur cubur takımlara bol gollü galibiyetler aldığı için", daha sezonun başında "şampiyon ilân eden" bazı Galatasaraylı yorumcuların ne duruma düştüğü ortada iken, Fenerbahçe'yi "tek başına daha da zor bir yarışın psikolojik cenderesine sokanlar", bilmem ki sarı - lâcivertli takıma ve futbolculara iyilik ettiklerini mi sanıyorlar?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.