Kompleksli adam!..

Yıllardır "yere göğe konulamayan" ve hatta "dâhi ilân edilen" ve "insanlığı öve öve bitirilemeyen" Lucescu'nun "Terim ve Galatasaray düşmanlığı ile başlayan" acı serüveni, "Türkiye ve Beşiktaş düşmanlığı ile devam ediyor!.." "Olmadığı halde", Beşiktaş'a gittiğinde "Alacaklarını bile Galatasaray'a hibe etti" bonkörlüğü ile yaldızlanan Lucescu, şimdi de "olmadığı halde" gittiği yabancı diyarlardan "Beşiktaş'a alacağı 4 milyon doları stat yapımı için bağışladı" alicenaplığı ile taçlandırılıyor!.. Türkiye'yi "Çavuçescu Romanyası" ile eş tutan, Galatasaray'a yapmadığını bırakmayan, Beşiktaş'ı "Bizans'a benzeten" bir teknik adamı, Türkiye'den gittikten sonra "Galatasaray'ın ve Beşiktaş'ın almak istediği futbolculara , yeni kulübünün talip olmasını sağlayarak" gerçek yüzünü ve karakterini bir defa daha ortaya koyan bir "Çavuçescu devri Romeni"ni, bilmem ki Türkiye'de hâlâ "iyice" tanımamış olan kaldı mı? Lucescu'nun "maskesini çıkarmaya çalıştığımız" yıllarda, "onun ne olduğunu ve ne olmadığını anlatmaya gayret ettiğimiz" dönemlerde, bizim için söylemediklerini ve yazmadıklarını bırakmayanlar, acaba şimdi ne düşünüyorlar? Ve de soruyorum; bu "dâhi" hocayı, daha düne kadar, Türk futbolseverlerin büyük çoğunluğunun adını sanını duymadığı bir "eski demirperde ülkesi" kulübünden başka "isteyen" neden olmadı? Hani, İtalya'lara, İspanya'lara gidecekti? Hani, Romanya Milli Takımı'nın başına geçecekti? Hatırlayalım; Lucescu, "kaç tane" pırıl pırıl Türk gencini, "nerede ise veteranlık yaşı gelmek üzere olan" yabancılar için harcadı? Onları "Galatasaray almasın" diye Beşiktaş yöneticilerine aldırıp, "yedek kulübesinde futbolu unutturdu?" Aman dikkat... Kemal Belgin Usta, altını "kalın çizgilerle çizmiş"; Daum'un "ağzında gevelediği" ve Murat Özaydınlı'nın düzeltmeye çalışırken, "doğruladığı" sözler gerçekleşirse, Fenerbahçe'de de "Türk futbolunun genç yıldızları için" Lucescu'nun "köreltme çarkına benzer" bir sistem işleyecek galiba; vah ki, ne vah!.. "Nobre'ye destanlar yazıp, Necati'ye dönüp bakmayanlar" bilmelidirler ki; Türk futbolunu kurtaracak olanlar Nobre'ler değil, Necati'lerdir, Kaan Dobra'lar değil, Okan'la#dır! Ne yazık ki, yabancı hocalar ve "bazı" başkan ve yöneticiler "gününü gün etmek bahasına" Türk futbolunun yarınlarına damgasını vurabilecek "genç yıldızları" daha "olmadan bitiriyorlar!" Lucescu, "bunlardan biri" idi; gitti!.. Temenni edelim ki, "yerine gelecek olan" aynı yolun yolcusu olmasın!..