Köstek değil, destek olunmalı!..

Sesli Dinle
A -
A +

Depremin büyüklüğünü, “acımızın büyüklüğünü de toplumca yaşayarak” her geçen gün “daha iyi” anlıyoruz…

 

Yüzlerce kurum ve yüzbinlerce görevli, üstelik dünyanın dört bir yanından gelenlerle beraber, “can kurtarma yarışını kazanmak ve büyük felaketin yaralarını sarmak için” gece gündüz bütün güçleri ve imkânları ile çaba harcıyorlar…

 

Bu arada “hayatın devam ettiği” gerçeği ile yaşıyoruz ve her kurum, “normal hayata dönüş için” üzerine düşeni yapmanın plan ve uygulaması içinde…

 

Spor teşkilatımız da, Futbol Federasyonu başta federasyonlarımız da, “büyük kulüpler” başta kulüplerimiz de, bir yandan “deprem bölgesine yardım için” yoğun bir çabanın içindeyken, bir yandan da “normal hayata dönüşün planlamasını” yapıyorlar.

 

“Dünya Kupası” sebebiyle “sıkışan futbol sezonu” bir de deprem felaketinin vurduğu darbenin altında kalınca, Futbol Federasyonu, futbolun paydaşları ile beraber “nelerin yapılması gerektiğini” araştırıyor ve “zaman sıkışmasının çok zor hâle getirdiği ‘kısa / dar ve yeni bir sezon” planlaması yapıyor…

 

Onca lig, onca oynanacak maç varken, bir de “Avrupa kupaları, Ziraat Türkiye Kupası maçları” sırada…

 

Ve “bazı” takımlar, “bazı” haftalarda “altı gün içinde artarda iki, hatta üç maç oynamak” zorunda kalacaklar…

 

Bitmedi; “liglerden çekilme kararı alan” kulüplerin ortaya çıkardığı “çözülmesi zorunlu” sorunlar da, “planlama ve uygulamayı gelecek sezonda hiç istenmeyen bir hedefe doğru” sürüklüyor; “20 takımlık” ligler!..

 

Dahası da var; “bu karışık yumağı” çözmek için, “başkan ve yönetimleri ‘Rabbena, hep bana’ zihniyetli bazı kulüpler, Federasyon’a ne kadar yardımcı olacaklar”; orası da meçhul!..

 

Ne diyeyim; Mehmet Büyükekşi ve Federasyonu’nun işi çok zor… İnşallah altından kalkarlar…

 

“Sıfat” kullanmanın hafifliği!

 

İki takım maçta rakip kaleye toplam 45 şut atmış… Ve de toplam 40 orta yapılmış…

 

Ekrandaki “yorumcu” arkadaşlarımız dakikalarca “nasıl harika bir maç seyrettiklerini” konuştular…

 

Bir tanesi de çıkıp “Evet, iyi futbol oynandı ama maç 0-0 bitti.  Futbol maçlarında hedefin gol atmak / kazanmak olduğu’ ortada iken, 0-0 biten maç nasıl ‘harika’ olur?” demedi.

 

Sorum şu; “0-0 biten bir maça ‘harika’ dersek, ‘aynı futbolun oynandığı ve mesela 4-4 biten maç için’ ne diyeceğiz; süper harika mı?..”

 

Sıfatları, “kötü” anlamlılarını da, “iyi” anlamlılarını da kullanırken, “böylesine bonkör davranmasak” acaba sözlerimize de, yazılarımıza da anlam bakımından “daha bir ağırlık kazandırmış” olmaz mıyız?..    

 

Şaka!..

 

Bu hafta “Şaka” Kilisli bir sınıf arkadaşımdan… Dedi ki:
“Depremin ve deprem sonrası gelişmelerinin zorunlu olarak getirdiği ‘Olağanüstü Hâl’ birçok sorunu çözmeye başladı. Acaba, Olağanüstü Hâl, her maçtan sonra TV ekranlarında kurulan ‘Hakem infazı’ programlarına da el atar mı? O programlar, ‘başarı ile’ ülkede hakem bırakmadı… Hakaretlerin bini bir para… Doğru yazdın; hakemin yaptığı ‘hata’ ama bunların yaptıkları resmen ve alenen ‘suç’; önlenmesi gerekmiyor mu?..”

 

Ve ilave etti; “Onların da hakemliklerini biliyoruz. İçlerinde hem kel, hem fodullar da var. Hizaya getirilmeliler!..”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.