Kovma, teşekkür et!..

A -
A +

>>> OCALU boşluk yorumunu yaz Turkcell, Telsim, Avea 2866'ya gönder (4 SMS/ 8 Kontör) ----------------------- "Dere geçilirken at değiştirilmez" diyerek ya da "Şampiyon takımın hocası değiştirilmez" gibi lâflar ederek Avrupa'da yüzlercesi bulunan "sıradan" hocaları "baş tacı edenler" içindi sanki dünkü haber: "Bayern Münih, 3 yılda 2 şampiyonluğa imza atan 'ünlü' hocası Magath'ı kovdu. Bu arada Mönchengladbach'ta da Heynckes'in görevine son verildi." Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, "iş adamlarının çoğunlukta olduğu" kulüp yönetimlerinin, "hocaları kimler olursa olsun", gerektiğinde ve zamanında "böyle karar vermeleri ve uygulamaları" son derece doğal ve de hatta zorunlu!.. "Kendi işinde" başarısız olan bir CEO'yu, bir genel müdürü, bir üst düzey yöneticiyi nasıl "kapı önüne koyuyorsan", kulüp işinde de koyacaksın!.. Üstelik ilki "kendi işindir", istersen "zararı sineye çeker" başarısız yöneticiyi istediğin kadar işin başında tutabilirsin, ama koca bir camianın milyonlarca taraftarı olan bir kulübünde, hele hele o kulüp "öyle ya da böyle şirketleşmiş ve borsaya açılmışsa" iyi bilmen gerekir ki, "bunu yapamazsın!.." Hem "teknik direktör" diye getirdiğin kişiye "milyonlarca dolar ödeyeceksin", hem de "başarısız olduğu hâlde" iş başında tutmaya devam edeceksin; olacak iş mi?.. Elbette, "gelen" için "belirli" ve "makûl" bir süre verilecektir; "takımını, sistemini oturtması" ve "ne yaptığının, ne yapacağının görülmesi" için!.. Bu süre, "ümit varsa" elbette "bir sezonu aşar, ikinci sezona dahi geçebilir"; ama "ümit yoksa" ve "makûl süre geçmişse", yöneticinin bir dakika dahi beklememesi gerekir, "gerekeni yapmak" için!.. Eğer bir teknik adam, hele hele "milyonlarca doları cebine indiren adam", takımına oynattığı futbolla tribünlere heyecan veremiyorsa, bunca zaman geçmesine rağmen sistemini ve kadrosunu oturtamamışsa, futbolcuları tarafından sevilmiyorsa ve onlara güven vermiyorsa, taraftarda, camiada ve hatta "işvereni olan" yönetimde bile "tereddütler" uyandırıyorsa, o hocada "inat ve ısrar etmek" kadar yanlış bir şey olamaz!.. "Kovun" demek bana yakışmaz, aslında, meslek hayatımda "birkaç iş yerinden kovulduğum" ve "sebepleri yüzünden" bu kovulmaları "onur" saydığım için, "kovuldu" sözünü de severim ama ben, "başkalarına" yakıştırmam; insandırlar "bu" nitelendirmeden hoşlanmayabilirler, kırılabilirler; "böyle" durumlarda benim söylediğim, yazdığım sözler ayrıdır; "Teşekkür edildi" ya da "Yollar ayrıldı" ya da "Sözleşmesi fesih edildi" gibi!.. "Efendim devre arasında olur mu?.." Olur efendim olur, bal gibi olur!.. "Efendim, geçen yıl takımı şampiyon yapmıştı!.." O geçen seneydi ve "acaba o mu yapmıştı?.." "Efendim, onu dört yıl için aldık, sabredelim, bakalım ne yapacak?.." Rahmetli İsmet Paşa'nın ünlü sözüydü; "Ne yapacağı belli değil mi, bugüne kadar ne yaptıysa onu!.." Bu satırları okurken, bir çok okuyucum diyecekler ki: "İşte gene Gerets'i yazıyor!.." Ya da "bazıları" diyecek ki: "Ersun Yanal'ı kastediyor!.." Ben, bahis oyunlarında, borsalarda "büyük paraların döndüğü ve büyük menfaatlerin sağlandığı" bir futbol endüstrisinde olması gereken ve "duygusallığa hiç ama hiç yer vermeyen", vermemesi gereken çarktan söz ediyorum!.. Elbette bu çarkın içinde Gerets de var, Ersun Yanal da var, Zico da var, Tigana da var, tıpkı bir zamanlar Mustafa Denizli'lerin, Fatih Terim'lerin ve başkalarının olduğu gibi!.. Ligde Galatasaray, Beşiktaş'tan önde!.. Ama bir Beşiktaş tribünlerine bakın, bir de Galatasaray tribünlerine!.. Farkı fark edin!.. "Yerden yere vurulan" Yıldırım Demirören'in ve Tigana'nın Beşiktaş'ının bile, Özhan Canaydın'ın ve Gerets'in Galatasaray'ına tribünlerde "nasıl fark attığını" görün!.. "Başarı" sadece "sahadaki sonuç değildir"; taraftara, tribünlere,taraftara "ümit, heyecan ve keyif de verebilmektir!.." Lâfı uzatmadan bağlayayım: Uzun devre arasında "iyi şartlardaki" çalışmalardan ve "yapılan yeni transferlerin" ardından Vestel Manisaspor'un, Beşiktaş'tan 4 günde 7 gol yediği maçların perde gerisini merak ettim ve "bu işlerin göbeğinde olan" bir Manisalı dostuma telefonda sordum: "Ne oluyor?.." Cevap geldi: "Bilgisayara virüs girdi!.." Telefonu kapattıktan sonra düşündüm; "Virüsün rengi sakın sarı - kırmızı olmasın?.."

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.