Fenerbahçe otobüsüne "kurşun sıkıldı"; sıkan aranıyor; zaten, "genelde" Türkiye'de hep "böyle" oluyor!..Hadi, "sıktıranlar" demeyeyim ama, "kurşunun sıkılmasına sebep olanlar", kimsenin, evet, özellikle "sıkanı arayan" yetkililer, ilgililer başta hemen hemen kimsenin umurunda olmuyor!..
"O", kim olduğu hâlâ bilinemeyen, bulunamayan caninin ya da canilerin peşinden koşmak, koşuşturmak da, bilemediniz "10-15 gün sürüyor"; sonra "Hafıza-i beşer nisyan ile malûldür" sözüne uygun olarak, "yeni bir kanlı saldırıya kadar" "her şey" unutuluyor, bilemediniz, rafa konuluyor!..
"Kurşunun sıkılmasına sebep olanlar" ise spor yoluyla insanlığa bu insafsız ihanetlerine devam edip duruyorlar!..
Kimler bu "sıkılmasına sebep olanlar"; onlar, evet onlar, yıllar yılı, "sporumuzdaki çarpık ve hastalıklı düzenden" beslenenler!..
İçlerinde "sadece kendine ve kulübüne çalışan", dahası "Benden sonra tufan" diyen kulüp başkan ve yöneticileri var, içlerinde "sporu ve sporcuyu çirkinleştirmek gibi" bir misyonu üstlenmiş görünen teknik adamlar, sporcular, takım kaptanları var, "onları koruyan, kollayan kulüp, hatta şahıs aidiyetçisi" basın mensupları var, içlerinde "Böyle gelmiş böyle gider" vurdumduymazlığının pençesine düşmüş federasyon başkan ve yöneticileri ile "hiçbir ciddi tedbir almayan, özel kanunlar çıkarıldığı hâlde uygulamayan" spor teşkilatının, güvenlik ve adalet kurumlarının ilgili ve yetkilileri var, içlerinde "seyirci kalmakta direnerek" bu ortama adeta "yeşil ışık yakan" siyasetçiler var, içlerinde "menfaatlerini her şeyin önüne koyan" taraftar derneklerinin başkan ve yöneticileri var, içlerinde taraftarı oldukları kulüplerine hemen her hafta tribün ve para cezaları verdiren "çirkin" taraftar grupları var, var da var; "kurşun sıkan" bu zincirin "en son halkası!.."
Çok açıktır ki, sporu ve sporun lokomotifi futbolu "bir rekabet ortamından çıkarıp, düşmanlık ortamının içine atanlardır", işte o kurşunun sıkılmasına sebep olanlar!..
"Onlar" sporumuzdan temizlenmedikçe, kim bilir belki "Fenerbahçe otobüsüne kurşun sıkan ya da sıkanlar yakalanacak, kamuoyu baskısı altında bir ceza da görecekler" ama, "kurşun sıkmak" sona ermeyecek, "başka kurşun sıkacaklar" sahneye çıkmak için sıraya girecekler; zira "yukardan beri anlattığım ortam" onları üretmeye devam edecek!..
Günlerdir, herkes konuşuyor, yazıyor, yorumluyor, nutuk atıyor ama "kurşunun sıkılmasına yol açanların önünü kesecek" bir adımın atılacağına dair "ümit" var mı?..
Hemen herkes "Cambaza bak" cambazlığına soyunmuş; parmaklar "başkasını" göstermekte yarışıyor, kimsenin "aynaya baktığı yok"; aynaya bakılsa "ümit doğacak", zira aynada "tanıdık yüzler var"; işte "onlar!.."
Kurşun sıkanları bulmaktan çok daha kolay, "onları bulmak", çünkü "sahnenin ortasındalar", ama ne yazık ki, "Kral çıplak" diye bağıracak "bir çocuk bile yok" seyirci sıralarında!..