"Küçük düşünen" adı büyükler!..

A -
A +

Sevgili Attila Gökçe'de okudum dün sabah; Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, Metin Oktay Fair Play Ödülü Yarışması'nın jüri toplantısında demiş ki; "Önümüzdeki sezon doğrudan katılacağımız Şampiyonlar Ligi'nde gruplardan çıkamayız!.."
Sanıyorum "bu sözlere o anda herkes şaşırmıştır" ama o devam etmiş; "Federasyon'un 5+3  kararı, Türk futboluna ve kulüplere ağır zararlar verecektir. Bu kararla, uluslararası rekabete giremeyiz. Rakiplerimiz sınırsız yabancı özgürlüğüyle oynarken, bizler bulabildiğimiz en değerli yabancılardan ancak 5'ini oynatabilecek, 3'ünü de kulübede oturtacağız. Bu uygulamayla başarılı olmamız mümkün değil!.."
Çok doğru söylüyor Başkan, hem de aylardır söylüyor!..
Ama karşısında, "küçük düşünen adı büyükler" var; kulüplerde de var, Federasyon'da da var!..
Kulüp başkanı düşünüyor; "Ben bu sezon Avrupa kupalarına gitmeyeceğim, yabancı kontenjanı bu sezon ne kadar daraltılırsa, o kadar iyi, rakiplerim Avrupa'da başarılı olamaz!.."
Kulüp başkanı düşünüyor; "Benim param yok, zaten doğru dürüst transfer yapamayacağım, bu karar rakiplerime zarar verir, benim de yararıma olur; yabancı kontenjanın artmasına karşıyım" ve tehdit ediyor; "Geçen sezon başında alınan karar uygulanmalı, yoksa Tahkim Kurulu'na giderim!.."
Bugüne kadar onca Federasyon, "canları istediği" ya da "yukarılardan bir yerlerden talimat geldiği" zaman, yıllar boyu, "sezonun başına, ortasına, sonuna bakmadan" bir gecede "talimat değiştirip, ertesi gün yürürlüğe giren kararlar almamış gibi", iş başındaki Federasyon da "bu tehdide boyun eğip"; diyor ki kulüplere; "Kontenjanı arttırmam için hepiniz yönetim kurulunun imzalı kararını getirecek ve şu kadar yıl itiraz etmeyeceğinizi garanti edeceksiniz!.."
Ortada tam bir komedi oynanıyor!..
"Bugüne bakıp", yabancı kontenjanının artmasını torpilleyenler, düşünmüyorlar ki; "rakipleri de olsa", Avrupa kupalarında başarılı olacak takımların getireceği puanlar, eninde sonunda hem Türkiye'ye, hem kendi takımlarına da yarayacak; "Avrupa kupalarına daha fazla takımla katılmamızı, kuralarda seri başı olmamızı, daha az eleme turu oynamamızı sağlayacak!.."
Ama "bunu düşünmek için" elbette "sadece adı büyük olmak yetmiyor", ona "büyük düşünebilmeyi" de eklemek gerek; nerede o kafa?..
Buraya kadar "tamam" da, "bir başka gerçek" daha var bu süreçte; "bugün çıkıp gerçekleri söylemek" de yetmiyor Sayın Aysal; siz ve yönetiminiz değil mi, Federasyon geçen sezonun başında "futbolumuza, kulüplerimize en büyük darbelerden birini vuran bu Karakuşî kararı alır ve ilân ederken", mışıl mışıl uyuyan; "Ne yapıyorsunuz" diye itiraz etmeyen, kıyameti koparmayan?..
Bitmedi, dahası "bu küçük düşününler federasyonu kurulurken" ve de "rakip kulüpler, Federasyon'un bütün kurullarının üyeliklerini paylaşırken", çıkıp da "Ben bu federasyona üye vermem" diyen ve "arkasını dönen", böylece "Federasyon'un içinde olan bitenden haberdar olamayacağını" bile düşünemeyen, siz değil misiniz?..
Hadi canım siz de; al birini vur ötekine; var mı birbirinizden farkınız?..

Transfer mi, Karaborsa mı?..

"Transfer Piyasası" değil, "Transfer Karaborsası"  açılıyor; Türk Futbol Federasyonu sayesinde, "daha topa doğru dürüst vurmasını öğrenememiş futbolcular için" istenen ve istenecek olan paralar, "milyon avrolar" ile ifade ediliyor!..
Futbolcular da "Bonservis bedelim buysa, benim de almam gereken şudur" diyerek, pazarlık masasına "milyon avroluk adisyonlar konulması için" komisyoncularıyla el ele veriyor!..
Böylece, "5+3" formülü, "yabancı kontenjanı" ile beraber, adeta Karaborsa Piyasası'nın "taban bonservis + futbolcu + futbolcu komisyonu fiyatları" oluyor!..
Eh, bu arada da "Federasyonun bu piyasadan alacağı pay" da, arttıkça artıyor!..
Masa üzerinde "herkes kazanıyor" görünüyor ama  kaybeden elbette ki var; Türk futbolu!..
Daha dün FIFA ve UEFA listelerinde kaçıncı sıralardaydık, bugün kaçıncı sıralardayız; iyi bakın da anlayın halimizi!..

Mancini!..

Anlaşıldı ki, Mancini kalıyor. Sözlerinden anlıyoruz ki; "Artık işi çok ciddi tutacak" ve kendisini çok ağır şekilde eleştirenlere "gerçek Mancini'nin ne olduğunu göstermek için" elinden geleni ardına koymayacak; tek hedefi var; "En tepede olmak!.."
Bir gazeteci, bir spor yazarı olarak "Onu en ağır şekilde eleştirenlerin içinde olan" ben, Mancini "bu söylediklerini başarabilirse", elbette memnun olurum, hele hele "bir Galatasaraylı olarak memnun olmamam" mümkün mü?..
O, "artık Türkiye'yi, Türk futbolunu, Türk futbolcularını, Galatasaray'ı , Galatasaray Kulübü'nü ve Galatasaraylı futbolcuları tanımışsa" ve "aldığı onca paranın karşılığını verecekse"; bize düşecek olan da "Sezar'ın hakkını Sezar'a vermektir" elbet!..
O "beyaz sayfa açarsa", neden "o sayfayı karalamaya çalışalım" ; yeter ki, "Ondan beklenen ve istenen sayfayı" açmış olsun!..
Ve gene anlıyoruz ki, "borçların tek bankada toplanması, UEFA'nın mali fair-play kararına uyulması, Galatasaray şirketleri arasındaki alım satımlarla, bu mali fair-play'i yaralamayacak bir transfer fonunun oluşturulması ve Mancini'nin takımında eksik gördüğü yerlere, Avrupa kupalarında doğrudan oynayacak oyuncuların alınması imkânının sağlanması" ile, Başkan Ünal Aysal da "işi ciddi tutuyor!.."
"İşaretler", Galatasaraylıları heyecanlandıracak cinsten!..
"İki inatçı adam" el ele, "biten sezonun ağır eleştirmenlerine bu defa fırsat tanımama kararındalar", anlaşılan; tabii başarabilirlerse!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.