Bu kafalarla ve bu uygulamalarla "futbolda şiddetin bitmesi" mümkün değil!.. En baştan başlayalım: Federasyon'da "öyle" üyeler var ki, sanki Federasyon'u da, bir çuval inciri de berbat etmek için görev almışlar!.. Bunların başında soyadı "Usta" olmasına rağmen "çok acemi bir yönetici olduğunu" her fırsatta gösteren İbrahim Bey geliyor!.. Bakınız bu defa da ne diyor: "Sivas maçında Demirlek çifte standart uyguladı. Bu davranışı Federasyon'u zor durumda bıraktı. Trabzon'a yanlış yapan herkes bedelini öder. Federasyon yetkilileri ona maçı tamamlamasını telkin etmiş, Ulusoy da hakemin maçı tamamlamasını istemiş ama o kendi inisiyatifini kullanmıştır" Sahada spor adına "onca" rezalet olmuş, "Federasyon üyesi olan" İbrahim Bey çıkıp, hem de medyaya açıklamalar yaparak "hakemi suçluyor"; olacak şey mi?.. Neredesin "Ben hakemleri korurum, ben sizleri korurum, korkmadan karar verin, düdük çalın" diye çalım satan Merkez Hakem Komitesi Başkanı Hilmi Ok, neredesin?.. Hakemleri "susarak" mı koruyacaksın, yoksa her zaman yaptığın gibi "Duymadım, okumadım, görmedim, onun için susuyorum" diyerek mi?.. Bitmedi; ya İbrahim Bey'in "Federasyon yetkililerinin ve hatta Başkan Halûk Ulusoy'un hakemden maçı tamamlamasını istediklerini" söylemesine ne demeli?.. "Hakemler, maç sırasında Ulusoy'dan talimat alıyor" dedikodularının ayyuka çıktığı bir süreçte, bu iddiaların "doğru olduğunu" ilân etmek istiyor, herhalde; var mı "bunun" başka izahı?.. Bitmedi, devam ediyor, İbrahim Bey: "Takımın başarısızlığı üzerinden Trabzonspor'da gelecek hesabı kim yapıyorsa haindir. Bu kişiler Trabzonsporlu olamaz. Federasyon'da bilinçli bir şekilde Trabzonspor'un haklarının yendiğini sezinlediğim takdirde tepkimi koyar, federasyondan istifa ederim." Mübarek sanki "tarafsız olması gereken bir federasyonun yönetim kurulu üyesi değil", Trabzonspor yönetim kurulu üyesi!.. Bir kulübün "iç işlerine, kulis ve hizip faaliyetlerine kadar girmekte bir mahzur görmüyor", hatta tehdit de ediyor: "Trabzon'a yanlış yapan herkes bedelini öder." "Trabzonspor'un haklarının yendiğini sezinlediğim takdirde tepkimi koyar, federasyondan istifa ederim." Evet, Federasyon'u tehdit ediyor, Disiplin Kurulu'nu, Tahkim Kurulu'nu tehdit ediyor; olacak şey mi?.. Ve de "ne yazık ki" Başkan Halûk Ulusoy "susup" oturuyor!.. Devam edelim: "Tatil edilen" maç günü saatler boyu "sahada olanları" TV ekranlarından canlı olarak izledik: Sivassporlu "bazı" oyuncuların "sahaya atlayan seyircilere neler yaptığını" gördük; hepsi kasetlerde kayıtlı!.. "6 tanesi" ceza kuruluna gitti; "3 oyuncuya birer maç ceza geldi"; gerisi affı şahane!.. Tam "göstermelik" bir "mavi boncuk" uyarlaması!.. Devam edelim: "Saha dışında" işler "böyle" de, "saha içinde" farklı mı?.. Hakemlere haykırarak "çok çirkin şekilde" ağız dolusu küfür eden "çok şöhretli" ve de Brezilyalı bir büyük takım oyuncusunun "neler söylediğini", TV başındaki milyonlar duyuyor ama, yetkili, ilgili hiç kimse duymuyor, görmüyor ve "ona dokunamıyor", anlı şanlı "bazı" spor yazarlarının "Bu söz Brezilya'da futbolcuların ağzından düşmez, son derece doğaldır" demeye getirecek kadar gönüllü avukatlıkları da cabası; ama Gaziantepsporlu bir Meksikalı oyuncunun, gol attıktan sonra, çok daha masumane olarak "kendi ülkesinde aziz mertebesine yükselmiş, çizgi roman ve film kahramanı olmuş" bir sporcusunun maskesini, ülkesinde "doğal" olarak karşılanan bir "sevinç gösterisi" ile takmasına "sarı kart" hemen çıkıyor; medyada da büyük çoğunluk "Bu kart haklıydı" diyor; çifte standart uygulamalarının bundan iyi örneği olur mu?.. "Doğru" olan şuydu; "bu çirkin sözler" ve "bu maske gösterisi", o ülkelerde "doğal olabilir" ama "burası Türkiye" ve "burada doğal olmadıkları" ortada; öyleyse "ikisi de cezalandırılmalı" ve "bir daha kimsenin yapmaması" sağlanmalıydı; biri "öyle", biri "böyle", işte "olmaması gereken" buydu!.. "Bunlar" son günlerin olayları; "birazcık eskiye doğru gitsek", koca bir gazete sayfası dolar; işte bu yüzdendir ki, sporda, hele hele futbolda "şiddeti durduramıyoruz"; zira kimseye ama kimseye "güven" kalmamış!.. Galatasaray maçından sonra Bursa'da olanlar, Karagümrük maçından sonra Zeytinburnu'nda olanlar, Trabzonspor - Sivasspor maçında çıkan olayların "artçıları" değil, "bundan sonra olacak" çok daha büyük olayların öncüleri!.. Sezonun ilk haftasında "bunlar olursa", sonuna doğru nelerin olabileceğini düşünmek bile istemiyorum!.. "Çifte standart" uygulamaları, "mavi boncuk" politikaları ve İbrahim Usta Bey gibilerin meydanı boş bulmaları, "şiddetle mücadelede en büyük engeller" ve yapılan tek şey var; "günü kurtarmak!.." Bugün geçti mi, "İnsan balık hafızalı" deniyor, benim anlı şanlı medyamın da "Bu geçiştirme işine geliyor", yeni olaylara ya da "tutulan kulüplere dokunana kadar", herkes kulağının üzerine yatıyor!.. Alkışlar!..