Kurban!..

A -
A +

Günlerdir bu genç yaşta FIFA kokardı taktığımız bir genç hakemi “kurban etmek” için çırpınıyoruz.

Tarihten bir yaprak; “İnsanların kurban edilmesi, Semavi dinlerden önceki kültürlerin hemen hemen hepsinde görülmüştür. Anlayamadığı, gazabından korktuğu güçleri ‘tanrılaştıran’ bu toplumlarda, onlardan yardım ve destek almak ve gazabından kurtulmak için ödenen kefaretin bir simgesi olmuştur, insanın kurban edilmesi. Ve bu ritüelin en önemli özelliği, kurban edilecek insanın, o toplumun en masum insanlarından biri olmasıdır!”

Günlerdir “bir genç hakemi, üstelik başarılı olduğu için göğsüne bu genç yaşta FIFA kokardı taktığımız bir genç hakemi” “kurban etmek” için çırpınıyoruz. “Onun infaz edilmesini isteyen” çığlıklar dinmeden, basın toplantısında “Ben kurulun işine de, cezasına da karışmam” diyen Futbol Federasyonu Başkanı’nın birkaç dakika sonra, hem de genç hakemden “Hakemliği bırakıyorum” sözü, MHK’dan “Düdüğünü asacak” haberi gelmeden, aksine “tam tersi” mesajlar duyulmuşken, söylediği şu söz tüyleri ürpertti; “Umut vaat eden bir hakemi kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz!”
Gazap çığlığı, “istediği kurbanı almış” ve işleyen düzenin “kirli” vicdanı rahatlatılmıştı!..
O Yıldırım Demirören ki, “Beşiktaş Başkanı iken, UEFA’ya gönderdiği resmi yazılarda gerçeğin tam tersine imza atarak uluslararası kurulu kandırmak istediğinin tespiti üzerine”, kulübüne “Avrupa Kupalarına bir yıl katılmama cezası aldırmış” bir kişiydi ve de “kendisine ikinci bir şans olarak” Federasyon Başkanlığı verilmişti!..
Ama, “saha içinde yaptığı hataların bedelini” yaşadığı birkaç “azap günü” ile ödemeye başlayan ve de “Merkez Hakem Kurulu’nun vereceği cezayı da aylarca çekecek olan” genç hakeme, “ikinci bir şansı çok gören” gazap muktedirleri ve onların sözcüleri memnundular. Dahası, bütün hakemlere de, “Bu tablo, ibreti âlem olsun, muktedirlere eyyamcılık yapın, yoksa kurban edilirsiniz” korkusunu verecek “infaz kararını” Federasyon Başkanı’nın ağzından ilan ettirmişlerdi!..
“Saha ortasında hakemin “Kararı verdim, git futbolunu oyna, lafı uzatma, yoksa kart görürsün” diyen hakeme “Sıkıysa beni at” diyen bir futbolcuya gösterilen karta “Rezaletti” yaftasını asacak kadar “gazap muktedirlerini tatmin edecek” fetvaları verenlerle “hakemliğimizin nerelere gideceğini” tahmin etmek güç değil!..
Üstelik “bunların içinde”, hakem hocalığı, MHK’da görev hatta başkanlık yapanlar da var!..
“Devlet görevlisi” olan hakemin elinden kırmızı kartını alıp, hakeme göstermenin, “polisin elinden tabancasını, jandarmanın elinden tüfeğini, hakimin elinden tokmağını alıp, onlara çevirmenin eşdeğer olduğunu” düşünemeyen, “Ben de yapardım” diyen, “heykelinin dikilmesi önerisini alkışlayan” anlı-şanlı yorumcuların, gazetecilerin, spor yazarlarının hakim olduğu bir spor basını ile, sporumuzun, futbolumuzun, hakemliğimizin nereye götürüldüğü ve götürüleceği belli değil mi?..
Soruyorum; Üniversite kampüsünde “meraklı olduğu” tabancasıyla atış gösterileri yapan bir futbolcunun gazetelerin birinci sayfalarında haberlerinin çıktığı günlerde, “maçın hakemine karşı yaptığı” ve UEFA uzmanlarının “Affetmeyin, kartı çıkarın” diyerek kural kitabındaki amir hükmün uygulanmasını istedikleri hareketleri göre göre, “Canım o kartları çıkarmasaydı” diye “eyyamcılık fetvası” verenlerle sporumuz, futbolumuz nereye gidecek?..
Ya, “insani ve sportif ceza” varken, gazap muktedirlerinin “tarih ve insanlık boyu istedikleri kurbanı vermek” ne demek?..
Gazetecinin “canı” nasıl kalemi ise, hakemin de canı düdüğü değil mi?..
Evet, hakemlerimiz bazen “sabırları taşıran” hatalar yapıyor ama “bedeli ve cezası” can mı olmalı; hele “hakem” temiz ise?..
Dahası; acaba “maçın o hâle gelmesinden” sadece “o genç hakem” mi sorumluydu; ona da bakacağız; yarın!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.