Önce, Kaya Çilingiroğlu'na "geçmiş olsun" diyorum!.. Sonra da... "Yazıklar olsun hepimize" demeye sıra geliyor!.. "Çilingiroğlu'nu vurdular" haberi duyulduğundan beri "fısıltı gazetesinde" dolaşan iddia şu: "Trabzonspor Kulübü başkan adayı Ahmet Ağaoğlu'nun listesine adamlarını sokmak isteyen bir çete, bunda başarılı olamayınca, Ağaoğlu'nun çeteye direnmesinin ve sonunda da adaylıktan çekilmesinin arkasındaki kişi olarak gördüğü Kaya Çilingiroğlu'nu bir tetikçiye vurdurdu!.." Bu vahim ve ciddiye alınması gereken iddia ile Ağaoğlu'nun, "genel kurula tek liste ile gidileceğinin, bu listenin de tamamlandığının açıklandığı" saatten kısa bir süre sonra ve esrarengiz bir şekilde "yönetim kurulu listesi için üzerimde baskı var" diyerek ve "baskının kimden, nasıl geldiğini açıklamayarak" adaylıktan "beklenmedik bir şekilde çekilmesi" ve "Kaya Çilingiroğlu'nun uçağı ile palas pandıras Trabzon'dan kaçması" arasındaki "müthiş benzeşme" ortada değil mi? Bu benzerlik "bir çetenin, bir genel kurul öncesinde Futbol Federasyonu'nu ele geçirme operasyonunun, zamanın Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın müdahalesiyle önlendiği" günden bu yana, "sporumuz ve futbolumuz bakımından" en vahim olay değil mi? O olayda da, "olan bitenin üstü örtülmüş", Futbol Federasyonu İkinci Başkanı'nın istifa edip, evine dönmesinin ve Federasyon Başkanı'nın da Eyüp Sultan'da onlarca koç kurban etmesinin "sebeplerini" doğru dürüst ne güvenlik güçleri, ne savcılar, ne de medya araştırmıştı!.. Görüyorum ki, "şimdi de durum aynı!.." Ortada son derece vahim bir iddia var, belirtiler, benzerlikler var; ama ne medya işin üzerine gidiyor, ne de devlet!.. Türkiye'nin "en büyük kulüplerinden birinin yönetimine çetelerin sızma iddiası", ülkenin tanınmış kişilerinden birinin "mafya usulüne göre kurşunlanması" adeta "ahval-i âdiyeden sayılıyor" gibi!.. Bu nasıl iş? O kurşunlar "sadece" Çilingiroğlu'na sıkılmış olarak kabul edilebilir mi? O kurşunlar sporumuza, futbolumuza, devletimize sıkılmış kurşunlar değil mi? Bütün dünyada mafyanın "kara para aklamadan" tutun da "türlü çeşitli" kirli oyunları için "spor ve özellikle futbol kulüplerini ele geçirmeye çalıştığı" bilinirken ve böyle bir "kanlı olay" Türkiye'mizde gündeme girmişken, bilmem ki ortada "konunun önemsendiğini gösteren bir işaret" görebiliyor musunuz? Galiba, herkes korkuyor!.. Daha en başta "susma hakkını" kullanan Ahmet Ağaoğlu ile başladı iş, sonra medyanın çok esrarengiz "adaylıktan çekilme" gelişmesinin arkasını araştırmaması ile devam etti ve şimdi de "aynı hakkı kullandığı ortaya çıkan" yani konuşmayan Çilingiroğlu devreye girdi ve medya "bu vahim olayda gene olanı biteni unuttu"; öne Çilingiroğlu'nun eşi Hülya Avşar'ı çıkardı!.. "Örtü" organizasyonunda işlem tamam!.. Demek ki, Hülya Avşar da olmasa, "ilk gün verilen haberlerden sonra", olay tamamen "karanlığa gömülecekti!.." "Bu olay", Fransa'da yaşansa Fransa basını, İngiltere'de yaşansa İngiliz basını, Amerika'da yaşansa Amerikan basını kim bilir neler yapar, neler yazar, neleri ekrana getirirlerdi? Olayla ilgili olarak "güvenlik - adalet ve sporla ilgili" bakanlar, müsteşarlar, genel müdürler neler yaparlardı? Ben inanıyorum ve biliyorum ki, medyamız istese, polisimiz istese, savcılarımız işi ciddiye alsa, "bir saat içinde" bu çetenin "hangi çete olduğu", kimler tarafından yönetildiği ortaya çıkar, gazete manşetlerinde, TV ekranlarında "deşifre edilir" ve ilgili bütün kuruluşlar "işe önemle eğilmek" lüzûmunu hissederlerdi!.. Olaya "bir kişinin bir tetikçi tarafından kurşunlanması" olarak bakılmakla kalınmaz, "çok yönlü bir çete soruşturması için" hızlı ve radikal adımlar atılır ve soruşturma "bütün sporumuzu ve futbolumuzu kapsayacak şekilde genişletilirdi!.." Şimdi, İçişleri Bakanı'na da, Adalet Bakanı'na da, Spordan Sorumlu Başbakan Yardımcısı'na da soruyorum: Trabzonspor gibi bir kulübün yönetimine "adam sokmaya kalkan" ve sokamayınca da "ülkenin tanınmış kişilerinden birini kurşunlayacak kadar" pervasız olan bu çeteler, acaba Türkiye'de kaç kulübün yönetimine adamlarını yerleştirdiler ve hatta bazılarında yönetimleri ele geçirdiler, bir bilen, araştıran, soruşturan, konuyu ciddiye alan var mı?