Kurtuluş formülü!..

A -
A +

''Futbolcu-ya dayalı sistemin yıkılması için Dursun Özbek yönetiminin önünde büyük bir fırsat vardır… Neler yapılabilir, bir bakalım…''

Ünal Aysal’ın “Fatih Terim’i atlayarak” prim meselesini Drogba ile görüşmesi ve Terim’le yolların ayrılmasıyla başlayan “futbolcuya dayalı sistem”, sonunda taraftarın “sarı-kırmızılı ve dört yıldızlı formanın düştüğü / düşürüldüğü durum için” gözyaşı dökmesine varacak kadar “çirkin / sapkın ve kokuşmuş” hâle geldi!..
Seçilen ve getirilen hocalar, “sistemi değiştirmek için hiçbir şey yapmadılar/ yapamadılar / yaptırılmadılar”, hele Riekerink “bu sisteme uyumlu olmak için” adeta özel gayret sarf etti!..
“Futbolu yönetsinler” diye Florya’ya gönderilen “kerametleri kendilerinden  menkul” ama “kardeş / yeğen” olarak bilinmeye başlanan sorumluların da “bir büyük kulübün futbolunu yönetecek yetenek, bilgi ve beceriye sahip olmamaları” yüzünden, iş iyice çığırından çıkınca, taraftarın isyanı tribünleri sardı, sokaklara, caddelere taştı!..
“İsmen bile var mı yok mu olduğu belli olmayan” ve de “hayalet rolüne soyunduğu” rivayet edilen Alp Yalman muamması da, bu “garip ve zavallı tabloya eklenince”, kokuşmuş sistem tam bir başıboşluk içinde hız arttırma yarışına çıktı!..
Her divan toplantısında ve de her ekrana çıkışında “büyüklere masallar anlatan” Başkan Dursun Özbek’in “Florya / Riva operasyonu ile gelmeye başlayan paracıklar” ve de “inşaat projeleri” üzerine kurduğu saltanatını bile temelinden sarsmaya başlayan bu tablodan kurtuluş reçetesi nedir?..
Galatasaray, sadece “Galatasaray futbolundaki kokuşmuş sistemden değil, kulübü 2000’li yılların başından beri yöneten” zihniyetten kurtaracak bir yönetime kavuşturulmadıkça, düze çıkmanın mümkün olmadığı ortadadır!..
Bugün “böyle bir yönetimin” ortaya çıkması da mümkün görülmemekte, hâlâ, “kulübü bu duruma düşürenlerin Faruk Süren ve beraber başında gelen Ünal Aysal’ın başkanlığa niyetli olduğundan” söz edilmektedir!..
Bu adeta “zatürreyi gösterip, insanları gribe razı etme” gibi bir formüldür; “Aman ha, Aysal geleceğine, Özbek kalsın daha iyi!..” 
Onun için Galatasaraylılar “yakın bir zamanda böyle bir yönetim değişikliğini” hiç beklemesinler, baksınlar ki, “futbolda ne yapılabilir?..”
1 - “Futbolu teslim edecekleri” tecrübeli, ehil ve saygın bir “futbol sorumlusunu” hemen bulmalıdırlar. 
2 - İgor Tudor, genç, “başarı odaklı, cesur” bir hocadır, o, “futboldaki kokuşmuş sistemin ve elbette bugünkü kadronun büyük bölümünün değişmesinde” gerekeni yapabilir, yeter ki, yönetimce korunmaya alınsın ve desteklensin!..
3 - “Kokuşmuş sistemin değişmesi için”, kadroda büyük bir operasyon şarttır. Başta Selçuk ve Sneijder olmak üzere, hizip başı olanlar, hocalara “dayatanlar” ile “kalite eksiği çok olanlar” için “teşekkür mektupları” yazılmalıdır!..
4 - Bu yılın kaybedilmiş olması fırsat hâline getirilmeli, “kadronun gençleştirme ve tasfiye revizyonu için” ilk adımlar, ligin son maçlarında cesaretle atılmalıdır!.. 
5 - Hatta, araştırılmalı, Sneijder’in İgor Tudor için “Beni de kadro dışı bıraksın” sözü doğru ise, büyük operasyon “Hollandalı kadro dışı bırakılarak” başlatılmalıdır!..
Başkan Özbek, “iyi düşünürse”, böyle bir operasyonun kendisine ve yönetimine önemli bir zamanı kazandıracağını ve de “kalkan görevi” yapabileceğini görecektir!..
Ne var ki, acaba onda “bu cesaret” ve “ileri görüşlülük” var mıdır; göreceğiz!..

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.