Kurtuluş Godot'da!..

A -
A +

UEFA Kriterleri gelsin; kulüplerin mali durumunu düzeltsin!.. Şiddet Yasası gelsin; Türkiye'de spordaki şiddet bitsin!.. Şike-Doping yasaları çıkarılsın; sporun şiddetle beraber bu "en büyük" iki suçu daha son bulsun!.. İşte "hayal" bu; şiddet de, doping de, şike de, gırtlağa kadar kulüp borçları da "böyle" bitecek ve de Türk sporunda her şey güllük gülistanlık olacak!.. Ben de buna "bir şey" daha ekleyeyim; "Uzun yıllardır dört gözle beklediğimiz Godot'lar da gelir de, federasyonlardan kulüplere, genel müdürlükten il müdürlüklerine kadar sporumuzu bugün yönetenlerin koltuklarına otururlarsa" göreceksiniz , Türk Sporu'nun bütün dünyada nasıl büyük bir hayranlıkla alkışlandığını!.. Hele bir de "sporumuzun en tepesine" 1989'da ölen "Godot'yu Beklerken" kitabının yazarı Samuel Beckett'in "mumdan yapılmış" heykelini oturttuk mu, işlem tamam; bütün problemler biter!.. "Ağlanacak" hâlimize, "kapkara bir mizah" ile işaret etmek çok acı; bu satırları okuyan çok kişi, hele hele bu yazımın hedef kitlesi olan "ilgililer ve yetkililer" sanacaklar ki, "alay ediyorum"; hayır; aklımın köşesinden bile geçmiyor; "konu aynı", bu defa "üslûp biraz değişik olsun" istedim, o kadar!.. Söyleye geldiğim şu; elbette "kanun da, talimat da, mevzuat da lâzım"; buna kimsenin itirazı yok; ama onlardan çok daha önemli olarak "bunları uygulayacak", yetmez; "eşit ve adil uygulayacak" kafalar lâzım, yani "adam" lâzım; "o olmadıkça", bir değil yüz kanun da çıkarsak, ki çıkarıp duruyoruz, bin talimat çıkarsak, ki çıkarıp duruyoruz, her gün mevzuatı yenilesek, ki yenileyip duruyoruz; ne yazar; hiçbir şey yazmadığı, işte hem de Florya Metin Oktay Tesisleri'nde "17 yaşındaki çocukları hastaneyle, ölümle burun buruna getiren" o insafsız, o vicdansız saldırı göstermiyor mu?.. Hiç sıkılmadan, "olayı provokasyona bağlayarak", spordan, fair-play'den, kulübünden ve o çocuklardan önce "kendini kurtarmaya çalıştığını" ortaya koyan bir Başkan ve benzerleri sporumuzu yönetirken, "bin tane kanun çıkarılsa", ne değişecek?.. Göreceğiz bakalım, benim anlı ve de şanlı, dahası maçın devre arasında hakem soyunma odasının kapısına gidip, "küfrün, hakaretin, tehdidin binini bir paraya getiren" zata verilen "21 günlük" komik cezanın sahibi Federasyonum ve kurulları "bu defa" ne yapacak?.. İşte, "asıl sorun" bu; "suçu arttıran" da bu; kanunların, talimatların uygulanmayışı, uygulandığında da verilen cezaların komikliği, eşitsizliği, adil olmayışı; bunu sağlamak için "yeni" kanun mu lâzım?!.. Bakınız; bir otobüsü çeviriyor polisler; o otobüste "saldırmalar, kasap satırları, şişler, kılıçlar, kasaturalar, sustalı bıçaklar, kalın demir çubuklar"; kısacası "suç işleneceğini gösteren" kesici, hatta öldürücü bir yığın silâh bulunuyor; içeride de "30-40" sözüm ona "maça giden" taraftar!.. Peki; "bu silahlar", açık açık "suç işlemek için" otobüse alınmış silâhlar değil mi; bu silahlarla otobüste yakalanan kişiler, "suç işlemek için çete kurmuş" olmuyorlar mı; bu "ağır suç" Türk Ceza Kanunu'nda tarif ve cezası da tayin edilmiş değil midir?.. Hakemler "devlet memuru" değil mi; hakemlere hem "de görevleri sırasında" yani "maç arasında" en iğrenç küfürleri, hakaretleri yağdıranlar, tehditler savuranlar kişiler ortada değil mi; TV'lerde "haberleri" günlerce yayınlanmadı mı; hakemlerin raporları federasyon arşivlerinde yatmıyor mu?.. Peki savcılar daha ne bekler; harekete geçmeleri için "yeni bir kanuna ihtiyaç" var mı?.. Diyelim ki savcılar "duymadı, görmedi, okumadı"; peki ama, durmadan "Kanun da kanun" diye ağlayacağına, neden Futbol Federasyonu Başkanı savcıları "göreve davet etmez", mevcut kanunların işletilmesini istemez?.. "Bunların yapılması için" savcılık koltuklarına da, federasyon başkanlığı koltuklarına da "Godot'nun gelip oturmasını beklememiz" mi gerek?.. Ne yazık ki, "bu kafalar" ile başka yapacak şeyimizin olmadığı da ortada!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.