Bunca baskıya, bunca kösteğe, bunca "kötü niyetli" ve "yıkıcı" eleştiriye rağmen, çok zor iki kulvarı dönerek, İngiltere ile grup finalini, hem de "kendi sahasında oynama fırsatını yakalayan" Milli Takım'ı ve hocalarını kutlarım!.. Bu yazıyı, Makedonya maçının bitiminden hemen sonra yazıyorum! Ertesi sabahı, yani perşembe sabahını beklemedim!.. Kimlerin neler yazdıklarını okumadan "yazmak", tercihim oldu; zira üç aşağı beş yukarı "kimin ne yazacağını" biliyorum!.. Kimlerin Milli Takım'a, oyununa ve maça "tek gözle", kimlerin "iki gözle", kimlerin "şartlanmış", kimlerin "iyi niyetle" baktıklarını tahmin edebiliyorum! Slovakya ve Makedonya maçlarındaki futbolumuz ve hatalarımızla ilgili eleştiri yapmak o kadar kolay ki!.. Bunun için "futbol ûleması" olmak gerekmez!.. Defans hatalarımız, yediğimiz goller, rakibe verdiğimiz fırsatlar, orta sahamızda aksayan taraflar, forvetlerimizin egoizmi... vs... vs... Elbette, takım tertibi, taktiği ve oyuncu değişiklikleri konusunda da "şöyle ya da böyle olmalıydı" diye fikir yürütmek ve hocamızı eleştirmek de normal!.. Ama... "Eleştirmek" normal!.. Yıkmak... Yakmak... Mahvetmek... Yok etmek... Hakaret etmek... değil... değil... Hiç ama hiç değil... Çok yazık ki, aylardan ve hatta yıllardan beri "bu yapılıyor!.." Bıçaklar bilenmiş, kamalar kınlarından çıkarılmıştı; ama Milli Takım Slovakya'yı da, Makedonya'yı da yendi!.. Yeniverdi!.. Kim bilir, bu iki maçtan biri kaybedilse, yooo kaybedilmeğe de ihtiyaç yoktu, bir beraberlik alınsa, tahmin etmek zor değil, neler ve de neler olacaktı? Şenol Hoca'yı altı okka yapıp, Hakan Şükür'e vuranlar!.. Hakan Şükür'ü kaldırıp, Şenol Hoca'nın kafasına atanlar!.. Komplekslerini, kinlerini kusanlar!.. Hevesleri "gene" kursaklarında kaldı; şimdi İngiltere maçını bekliyorlar!.. Şenol Hoca ve öğrencileri!.. Biliyorum, içinizden diyorsunuz ki; "daha çoook bekleyecekler!.." İçinizden demeyiniz, İngiltere maçındaki futbolunuzla, hem onlara, hem de dünyaya haykırınız; "Biz Türk Milli Takımıyız!"