Galatasaray futbol takımının durumu "utanç verecek" kadar kötüdür!.. Galatasaraylıyı "Galatasaraylıyım" demekten utandıracak kadar kötü!.. Geçen sezon "Gerets'in Galatasaray takımı ile, camiası ile, taraftarı ile oynadığı" ve "sebebi bir türlü anlaşılamayan", tek cümle ile "oyuncak benim değil mi, istersem kırarım" oyununu, bu yıl ne yazık ki Feldkamp oynamakta ve Galatasaray ile, Galatasaray camiasıyla adeta alay etmektedir!.. Beşiktaş maçı öncesi "Hakan - Lincoln kadro dışı" disiplin soytarılığı ile başlatılan "Galatasaray futbol takımını bitirme oyunu" bugün o geniş ve bol alternatifli kadroyu "sevgisiz - saygısız - inançsız - ruhsuz oyuncular mangası hâline getirmiştir" ve hâlâ "kafasını Hakan'a takmış olan" birkaç yazar - çizer ve yorumculuğunun öncülüğünde "Şu oyuncu kötüydü, bu oyuncu görevini yapmadı, falanca oynasaydı, filanca oynamasaydı" uyutmaları içinde, "asıl sorun" gözlerden kaçırılmaktadır: Feldkamp ve Ahmet Akçan ikilisi, Barusso'dan, Carusca'ya, Lincoln'den, Song'a, Ümit'ten, Arda'ya, Hakan'dan, Nonda'ya, Hasan'dan, Barış'a, Sabri'den, Ayhan'a, Okan'dan Serkan'a, Volkan'dan, Servet'e kadar Galatasaraylı futbolculara "futbolu unutturmuş", birbirine düşman etmiş, orta yapamaz, duran topları kullanamaz, taç bile atamaz duruma düşürmüştür!.. "Problemi olan bana gelsin anlatsın, gelmezse bana ne" zihniyetindeki "eğitiminin temel ilkelerinden habersiz olduğunu gösteren" bir hoca(!) ile gelinen yerin burası olması son derece doğaldır!.. Mevsim başının "o fırtına takımı", o herkesin "açık ara şampiyon ilân ettiği" ekibi, bu duruma düşüren işte "bu zihniyet" ve bu hocadır!.. "Dün" Gerets'in arkasında Özhan Canaydın vardı ve Adnan Polat "geldiği gün Gerets'i değiştirebilseydi"; Galatasaray belki şampiyon olacak, hiç olmazsa Şampiyonlar Ligi hakkını elde edebilecekti; Canaydın engelledi!.. Bugün, durum aynı; isimler değişik!.. Adnan Polat, devre arasında "Feldkamp'ı değiştirebilseydi"; Galatasaray hâlâ şampiyonluğun en güçlü iki adayından biri olmaya devam edecek, Şampiyonlar Ligi hakkı ise çantada keklik olacaktı!.. Yapmadı, yapamadı ve "hâlâ" yapamıyor: Bu "inat", bu "acizlik", göz göre göre Galatasaray'ı "gelecek yıl" Avrupa Kupaları'ndan ve bu kupalardan gelecek "büyük" gelirden de mahrum edecektir; zira Galatasaray bu hâliyle ve bu teknik kadro ile kupayı da kazanamaz, ligde de üçüncü bile olamaz!.. Şimdi sevgili Başkan Adnan Polat'a soruyorum: "Kendi işinizde", profesyonel üst düzey yöneticiler, mesela "Ege Seramik şirketini bu duruma düşürseler", acaba "onları" bir gün daha iş başında bırakır mıydınız?.. Hele hele "o üst düzey yönetici", bütün camianızla alay eder gibi çıkıp da, "Ben yıl başına kadar görev başındayım, sonra gideceğim ama yeni gelecek yöneticiyi ben seçeceğim" deseydi, ne yapardınız?.. Bunu soran gazetecilere "Koca Feldkamp'ın yalan söyleyecek hâli yok ya" demişsiniz; vah ki, ne vah!.. İpleri bir yana, sakalı bile, "koca" Galatasaray başkanı olarak, bu "şaşkın - bitmiş - tükenmiş" futbol bilgi ve zihniyeti alay konusu hâline gelmiş ihtiyar teknik adamın eline, nasıl da bu kadar vermişsiniz anlamak mümkün değil; neden, neden, neden???.. Yarın yeni gelecek olan teknik adam başarısız olursa, hesabı Feldkamp mı verecek, yoksa Adnan Polat mı?.. Bunca yıldır sporun içindeyim "böyle" bir "yönetici" skandalı, böyle bir "başkanlık ve yöneticilik anlayışı" görmedim; bu kafayla mı Aziz Yıldırım'la yarışacaksınız?.. Polat da bizim gibi görüyor: Adnan Sezgin, Galatasaray futbol takımının iflâs etmesinde "baş sorumlu olan" profesyoneldir; bir dakika iş başında tutulmamalı, yerine "medyaya da, kamuoyuna da, Galatasaray camiasına da sempatik gelecek", sevilecek ve sevdirecek, yetenekli, işi bilen, yöneticiliği "kasılmaktan" ve "TMSF dosyalarına girmekten" çok daha öteye bilen bir "profesyonel" getirilmelidir!.. Haldun Üstünel, "maalesef" futbol şubesinin yönetiminde, Galatasaray'a yaptığı hizmetlerin üzerine çizgi çizdirecek kadar başarısız olmuştur ve "beceriksiz bir hocanın önünde" neredeyse "tek ayak cezada duran" öğrenci kimliğini aşamayarak, olmaya da devam etmektedir!.. Feldkamp'ın "çılgınca ve komik uygulamalarına" karşılık hâlâ çıkıp da "Hocanın kararlarına biz karışmayız, bunlar onun işi" demek, Galatasaray Futbol Şubesi yöneticiliğinin ne anlama geldiğini hiç ama hiç "hiç bilmediğini" göstermektir!.. Polat, başkan olarak ilk sınavındadır!.. Hatada inat ve yanlışta ısrar, daha dün bir bugün iki, onu ve karizmasını yemeye başlayacaktır!.. Lider, "gerektiğinde", Büyük İskender gibi, "kördüğümü çözendir!.." Polat çok iyi bilmeli ki: Bu liderlik sınavında "başarılı olamazsa", gitti gider; ümitler ve heyecan, asıl önemlisi inanç ve güven daha başta solar!.. Ümitsiz, heyecansız, inançsız, güvensiz bir tablodan başarı çıkar mı?..