Ligler temiz!..

A -
A +

Beni, "ligler temiz" diyerek kimse güldürmesin!.. Bank Asya 1. Ligi'nin "son hafta maçları" bile, ligimizin "ne kadar temiz olduğunu" gösteriyor!.. "Düşmekten kurtulanların ve düşenlerin maç skorlarına bakın", ne demek istediğimi anlarsınız!.. Liglerin birinci yarısında "İDAA oynatan kuruluşun tahtalarını kapatarak", Futbol Federasyonu'na "Bu maçları oynatmayın, zira sonuçları önceden belirlenmiş" diyerek yaptığı müracaatın çöpe atıldığı ve ancak "maçlar şirketin iddia ettiği sonuçlarla bitince" uyanılarak, inceleme başlatıldığı, aylar sonra ve nihayet "kuvvetli şüphe var" denilerek "şike komisyonu" kurdurulup, soruşturmanın başlatıldığı, ama işler "kaplumbağa hızı ile ilerletildiği için, o takımlarla, o oyuncularla, o hocalarla, o yöneticilerle biten" liglerimiz "temiz kaldı"; öyle mi?.. Ya Federasyonun "Hakkari Üzümcüspor ile ilgili", hadi "hafif sözcüğü yazayım"; gafı?!.. Cüneyt Çakır'a Manisa'da "tatil ettiği maç yüzünden" söylenmedik söz bırakılmazsa ve anlı şanlı Merkez Hakem Kurulum, hakemlere "Aman maçı bitirmek için sonuna kadar direnin" diye, "eyyam kokan" talimatlar verirse, şimdi çıkın bakalım Van'da "Eyüpsporlu futbolculara saha ortasında dayak atıla atıla bitirtilen" maçın içinden!.. "Bunlar" Halûk Ulusoy Federasyonu zamanında yaşansaydı; kıyametler koparılır, dünya federasyonun başına yıkılırdı!.. "Şimdi", birkaç meslektaşımın yazısından başka "bir şey" göremiyorum ortada; ama "koronun sesi" yüksek: "Liglerimiz temiz!.." Türk Dil Kurumu, "temizin anlamını değiştirdi" galiba, "ben eski anlamında kalmışım" anlaşılan!.. >> Protokol rezaleti!.. Fortis Türkiye Kupası Finali'ni oynayan takımların kulüplerinin başkanlarına reva görülen "protokol rezaletine bakın"; bakın da Türk sporu, futbolu nasıl yönetiliyor, anlayın!.. Gerçekten Aziz Yıldırım'ı da, Yıldırım Demirören'i de "şahısları bakımından" kutluyorum; o "kabul edilemez" yerlere oturdukları ve "protesto etmedikleri" için!.. Ama konu, "kupa finalini oynayan takımların" kulüplerinin, yani Fenerbahçe'nin ve Beşiktaş'ın "hükmi şahsiyetlerine gelince", işin rengi değişiyor; kutlamamı geri alıyorum!.. Hadi, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı'nı anlarım, Gençlik ve Spor Genel Müdürü'nü de anlarım, Futbol Federasyonu Başkanı'nı anlarım, ama sonrasını anlamam mümkün değil, protokol tribününün ön koltuklarını dolduran "diğer" zevatı!.. Fenerbahçe ve Beşiktaş Başkanlarının yeri, Bakan'ın, Genel Müdür'ün ve Federasyon Başkanı'nın hemen yanı olmalıydı; olmadı!.. Yazıklar olsun!.. Merak ediyorum; Kulüpler Birliği Başkanlığı'ndan "böylesine bir protokol rezaleti konusunda", hiç olmazsa "gelecek yıllarda tekrarlanmaması bakımından" gereken ses ve seda çıkmamalı mıydı?.. >> Anayasa'ya aykırı!.. Tartışıyorum; Galatasaray Tüzüğü'nün "üye kotası" maddesi, eğer "dar çerçevesiyle yorumlanarak uygulanırsa", Anayasa'ya da, Dernekler Kanunu'na da aykırıdır: "Derneğe her yıl alınacak asli üye sayısı, kaydı açık asli üye sayısı toplamının yüzde 3'ünü aşamaz." Buraya kadar "bir şey yokmuş" gibi görünüyor. Ama "bu madde", kulübe üye alımında "lise çıkışlılara öncelik tanıyan" madde ve uygulamalarla beraber mütalaa edildiğinde, işin rengi değişiyor!.. Mesela bu yıl "bu ay" kulübe "kota dolayısıyla ancak 212 üye alınabilecek", ama "müracaat eden liseli sayısı" 223, bunlar "A" sınıfı başvurucular!.. Yani kota, "A sınıfı" kabul edilen "liselilere bile" yetmiyor; "en genç" 11 liseli elenecek!.. Daha sırada "sonrakiler" yani "B sınıfı" müracaatçılar geliyor; "üye eş ve çocukları!.." "Kota bunlarla da dolmamışsa", diğerlerine, yani "C Grubu başvuruculara" ancak sıra geliyor ki; beklesinler bakalım, ne zaman üye olabilecekler?.. Uzun bir süredir "uygulamada katı davranılmıyor" ve kotada "liseliler hariç" tutuluyordu; yani "yüzde üçlük baraj, eş ve çocuklar ile diğer müracaatçılara uygulanıyordu"; ama bu defa "liseliler kazan kaldırdı" ve "komisyon kurdurarak" adeta "Bu kulüp bizim tapulu malımız" demeye getirdiler; "genişletilmiş kota" uygulamasını önleme girişiminde bulundular!.. Bu kavga ya karakolda ya da mahkeme bitecek gibi görünüyor!.. Herkes bilmelidir ki, "kamu yararına bir kulüp olan" Galatasaray, "sadece liselilerin değildir" ve olmayacaktır!.. Türkiye hukuk devletidir, Anayasa vardır; "eşitlik ilkesi" vardır; Dernekler Kanunu "Anayasa'ya uygundur" ve "bu kanun böyle topal bir yoruma ve uygulamaya izin vermez!.." >> Aynanın öteki yüzü!.. Fenerbahçeli arkadaşlar, kıyameti koparıyorlar; "Vay efendim, Türkiye Kupası finalinde kaleye Volkan Babacan konur mu? Fenerbahçe'yi Aragones ve Volkan Babacan yaktı. Yoksa kupayı Fenerbahçe alırdı!.." Fenerbahçe "26 yıldır kupaya hasret"; sanki "26 yıldır takımın başında Aragones, kalesinde de Babacan vardı!.." *** "8 yabancı futbolcu transfer etmemize izin verin, Avrupa'dan kupa getirelim" diye kıyameti koparan kimdi?.. Roberto Carlos, Alex, Guiza, Lugano, Deivid, Edu, Maldonado, Josico'yu "toplarsak" kaç yabancı futbolcu eder?.. Bir de "Türk vatandaşı yapılan" Vederson'u koyun üstlerine; 9 futbolcu!.. Bıraktım Avrupa'yı, Türkiye'de kupa getiremiyor!.. Ama, kabahat "kaleci Volkan Babacan'da ve Aragones'te!.." *** Mustafa Denizli, Fenerbahçe'yi lig şampiyonu yaptığı zaman "ne demişti", Aziz Başkan: "Siz takımı Mustafa Denizli mi şampiyon yaptı sanıyorsunuz?.." "Takımı şampiyon yapanın kendisi olduğunu" işaret ediyordu!.. Büyük Başkan'ın "bu ünlü ve unutulmayacak sözünü", güncelleştirelim: "Siz Beşiktaş'a kupayı Mustafa Denizli'nin mi kazandırdığını sanıyorsunuz?.." Söyler misiniz bana, görev süresinde "En fazla Beşiktaş kupa şampiyonluğu ile en fazla Galatasaray lig şampiyonluğu gören Fenerbahçe Başkanı" unvanını alan Aziz Başkan'ın, "takımlarının kupa ve şampiyonluk sayılarının daha da artması için" göreve devam etmesine dua eden milyonlarca Galatasaray ve Beşiktaş taraftarı haksız mı?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.