Lusifer-Vuvuzela-Apokalips!..

A -
A +

Lusifer (Şeytan)'li, Vuvuzela (Şeytanın sesi)'lı, Güney Afrika Apokalypsi (Kıyameti)", bütün bir Dünya Kupası boyu "Bu futbolun oynandığı (Yoksa, "futbolun oynanmadığı" mı demeliydim) bir şampiyonada yazacak bir şey bulamıyorum; bir gram bal için bir kilo keçi boynuzu yemeye benziyor bu kupa, nesini yazayım, bitince birkaç paragraf yazarım, olur biter" diyerek, kupaya ve maçlarına "metelik vermememin ne kadar haklı olduğunu ortaya koyan" bir final ile bitti, ve büyük çoğunluk "Oh be, bitti de kurtulduk, bu işkenceden" dedi!.. Tam da "rezil" hakem yönetimlerine, "vuvuzela" işkencesine, bizim "kötü" maç yorumcularımıza müstehak bir "futbol oynandı" Güney Afrika'da ve daha önemlisi ve kötüsü, "Futbol SOS verdi"; hem de ne SOS; "Beni sahalarda bitiriyorlar, böyle giderse tribünler de, TV başları da bitecek!.." Hemen özetleyeyim; futbolun Güney Afrika'daki kıyameti bitti ama, görüldü ki, futbolun bütünü için kıyamet, bütün bir dünyada giderek yaklaşıyor!.. Uzun uzun yazmamayım; bu futbolu ve bu adamlarıyla Dünya Kupası'nın Brezilya'sında, bıraktım Pele'yi, Didi'yi, bir Zico var mıydı, tıpkı İspanya'sında bıraktım Zamora'yı, Di Stefano'yu, hatta bir Gento var mıydı, İtalya'sında bıraktım Meazza'yı, Rivera'yı, bir Baresi var mıydı, ya Hollanda'sında Cruyff'u saymam bile mümkün değil, bir Van Basten var mıydı, Almanya'sında Beckenbauer'ler,Gerd Müller'ler bir yana, bir Bonhof var mıydı, Portekiz'inde Eusobio'yu aramıyorum, bir Figo var mıydı, Arjantin'inde, gülmemek için Maradona'yı aklıma bile getirmiyorum, bir Kempes var mıydı, Fransa'da Platini'leri, Kopa'ları bir yana bıraktım, bir Zidane görebildiniz mi?.. Turnuvanın dördüncüsü Uruguay'ı dörtle çarpsak acaba toplamı bir Schiaffino eder miydi? İşte 2010 futbolcunun "acı" tablosu bu!.. Dahası, finallere gelen bütün takımların tümünün içinde, yukarıda yazdığım bir yığın futbolcunun "bir tanesinin yakınına ulaşabilen" bir futbolcu seyrettiniz mi?.. "At gibi koşan, katır gibi tekme atan" bir yığın "sözüm ona" futbolcuyla tarihe geçen ve "Avrupa futbol tarihinin en güzel futbolunu, en teknik futbolcularla oynayan takımların başında gelen" Hollanda'yı bile "bir kasaplar mangası hâline dönüştüren" bir Dünya Kupası için, söyleyin sevgili okurlarım ben ne yazayım?.. Bir spor yazarı, bir sporsever olarak Dünya Kupası Finali'ndeki futboldan ve "olup bitenlerden" utandım!.. "Futbolun Lusifer'i" Blatter'e teslim olan Dünya Futbolu'nun geldiği nokta işte budur ve ne yazık açıkça görüldü ki, yarınlar daha kötü olacak!.. Maçların oynandığı gecelerde, önünden geçtiğim ya da oturup karşılaşmalar seyrettiğim kafelere, kahvehanelere, lokantalara baktım; milletin "ezici çoğunluğu" masalarındaki okey taşlarının ya da tavla zarlarının, oyun kağıtlarının, biralarının, yemeklerinin onda biri kadar bile Dünya Kupası karşılaşmalarıyla ilgilenmiyordu; işte futbolun geleceği için "en kötü haberci" bu görüntülerdi!.. Türkiye'de de Kulüpler Birliği yöneticileri bir araya gelmiş, "yeni sezonda futbolun ve statların 'şov' görüntüleriyle süslenmesi" gerektiği üzerinde görüş birliğine varmışlar!.. Günaaaydııın!.. Bütün sistemlerini "gol yememek üzerine kurmuş olan" teknik adamların "ezici çoğunlukta olduğu bir ülkede" tribüne gelecek her seyircinin yanına bir "pon pon kız oturtsanız" bile ne yazar; sahada "keyif veren, seyri hoşa giden bir futbol olmadıktan sonra?!.." "Kazanmak için, şampiyonluk için her şeyi yaparım, yapmalıyım" düşüncesindeki başkanların ve yöneticilerin egemen olduğu ve "sporun, spor olarak unutulduğu" bir ülkede, "sahne alacak spor dışı şovlar" ile nereye varılabilir; "Saraçoğlu Stadı'ndaki Serdar Ortaç konserinin bonusu" bir Fenerbahçe-Karabükspor maçını mı, ya da "Aslantepe Stadı'ndaki Tarkan konserine ilâveten" bir Galatasaray-Bucaspor karşılaşmasını mı, yoksa "İnönü Stadı'ndaki Müslim Baba'nın konseri öncesi" bir Beşiktaş-Konyaspor maçını mı tercih edersiniz?.. Futbolu yönetenlerin kafasına şunu sokmalıyız; "Önce ve yeniden futbolu, keyif veren, seyredilen bir spor hâline getireceksin" sonrası kolay!.. Bunu da Lorik Cana'lar değil, Arda Turan'lar sağlar!.. Ben "Lorik Cana'lar olmasın" demiyorum, ama "baş tacı edilmesi gerekenler" Arda Turan'lardır!.. "Arda Turan'lara, yaşadıklarımızı, gördüklerimizi reva gören" ve Lorik Cana'ları "baş tacı ederek" getiren zihniyetedir bu sözlerimiz; anlayana sivrisinek saz, anlamayana vuvuzela bile az!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.