Mahcubiyetin mahcubiyeti!..

A -
A +

Avrupa Basketbol Şampiyonası finallerindeki ilk etabına bakarak demiştim ki; "Basketbol Milli Takımı'ndan ve hocası Tanjeviç'ten ümitli değildim, beni mahcup ettiler!.." Ve eklemiştim; "İnşallah mahcup etmeye devam ederler!.." Evet, "beni mahcup etmeye devam ettiler", ama "benim kastettiğim manada değil"; tam tersine!.. "Beni mahcup ettiler" dediğim için "mahcup ettiler"; zira ilk etaptan "sonramız" tam bir fiyasko idi, hem de ne fiyasko!.. Ve de "bu fiyaskonun sorumlusu" Tanjeviç'ti!.. Maçlarımızı "kız maçı skorunda tutabildiğimiz zaman" yüzde elli yüzde elli "galibiyet şansı bulabiliyor", ama "tutamadığımızda", yani rakip takım "dışardan normal düzeyden atınca", yeniliyorduk, "iyi bir dış atış yüzdesi bulunca" da hezimete uğruyorduk!.. Son 15 yılın "en zayıf ve en kötü" Litvanyası ile "takımını gençleştiren ve toparlanamayan" Polonya'nın ve de "zayıf" Bulgaristan'ın bulunduğu gruptan "namağlûp" çıkmak bizi aldatmış, "dışardan içerden atamayan" İspanyol ve Sırplarla olan maçlarımızı da "kıl payı" ama "şansla" kazanmıştık, sonrasını sormayın; ne siz hatırlayın, ne de biz!.. Neden "böyle" oldu?.. Hocamız Tanjeviç'in "kör inadı" yüzünden!.. Mehmet Okur, Kaya Peker, Ermal başta "Polonya'ya götürdüklerinden çok daha iyi oyuncular" Türkiye'de bırakılmış, bugünün "üst düzey" basketbolunda "amatör sayılacak oyuncular" ile, Avrupa Şampiyonası'ndan "madalya getirebileceğiz" havası basılmış, ilk maçlardaki "parlak görüntü" hepimizi aldatmıştı!.. Aslında "12 Dev adam gümbürtüsüne lâyık bir takım" ile gidilse, "nerede ise dibe vurmuş" Avrupalı ekipler içinde hatta "şampiyon olmak" bile mümkündü; olmadı, bile bile "lâdes" dendi ve "gene" hüsranla ülkeye dönüldü!.. Her zamanki gibi, "kötü" kadro seçimine, maçlar sırasında "giderek artan" hoca hataları da eklenince, "aldandığımız dönemden önceki" beklentilerimiz gerçekleşti ve şampiyonayı "zar zor" 8'incilik ile kapadık. Ne yazık ki, "ilk dörde girenler" final sürecinde "kötüden iyiye aşama gösterip" iddialarını sürdürürlerken, Türkiye "iyiceden çok kötüye bir gerileme gösterip", turnuvayı "perişan bir hâlde" bitirdi!.. Mazeret hazırdı; "yorgunluk ve Hidayet'in sakatlığı!.." Neden mesela İspanyollar ve Sırplar "yorulmadılar" da, bizimkiler yoruldu?.. Hidayet olayı ise "sakat olsa da, olmasa da" çok şey değiştirmeyecekti; "daha iyisini" milli forma altında "hangi" turnuvada yapmıştı ki?.. İşin özeti; Tanjeviç'in kapris ve inadı, Federasyon Başkanı'nın "adam sendeci" zafiyeti yüzünden "gidenlerin çoğundan çok daha fazla gitmeyi hak ettikleri hâlde" götürülmeyenler götürülse idi; yorgunluk mu olurdu?.. Olan oldu, büyük bir fırsat kaçtı; Dünya Şampiyonası Finalleri'ne, "Avrupa Şampiyonası kontenjanına girmiş bir ekip" olarak gideceğimize, "ev sahibi kontenjanından giden bir takım" olarak oynamak, hüzün verici!.. Bunca yılın "basketbol seyircisi" ve zaman zaman "basketbol konuşan ve yorumlayan" bir spor yazarı olarak diyorum ki; "Tanjeviç ile Dünya Şampiyonası finalleri'nde de hüsrana uğrarız!.." "İyi" kadro seçemiyor, kaprislerinin ve inadının esiri oluyor, bedelini de ay - yıldızlı forma ödüyor!.. Dünya'nın hiçbir yerinde "bu kadar süre sürekli başarısız olan" bir hocayı iş başında tutmazlar, tutamazlar!.. Ama, Milli Takım Hocamız gibi, yıllardır "başarısızlık" hastalığını kronik hâle getirmiş olan Basketbol Federasyonu Başkanı'nı da "o koltuklarda oturtan" güç "öyle istiyor" diye Tanjeviç'in de, Turgay Demirel'in de kılına kimse dokunamıyor!.. Bari, Spor Teşkilâtı kendi mevzuatına "Basketbol Federasyonluğu Başkanlığı yaşamı boyunca Turgay Demirel'e tapuludur" ve de Turgay Demirel de Milli Takımlar Talimatı'na "Tanjeviç Ay - Yıldızlı takımın ömür boyu hocası olarak kalacaktır" hükümlerini koysalar da kurtulsak ve "ümitle daha iyi yapacakların geleceği günleri beklemesek!.." Spor genel müdürlerimiz, hatta spordan sorumlu bakanlarımız zaman zaman gürlüyorlar; "Başarısızlıkların hesabı sorulacaktır" diye!.. Hani nerde?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.