Mahcup olmayı unutanlar!..

A -
A +

Daha düne kadar ne diyordu, Beşiktaş'a "bir gece yarısı bir saat içinde transfer olan" Gaziantepsporlu İbrahim Toraman? "Benim rüyalarımın takımı Fenerbahçe... Ben Fenerbahçe'de oynamak istiyorum. Ben para için Ukrayna takımına gitmem... Beni Fenerbahçe'ye verin!.." Günlerce Toraman'ın bu sızlanmalarını ve "Fenerbahçe aşkını" TV'lerde dinlemedik mi, spor sayfalarının manşetlerinde okumadık mı? Ya "bir saat içinde Beşiktaşlı oluverince" ne diyor, Toraman? "Gönlümdeki takım Beşiktaş'tı, hayallerimin takımına imza attım!.." Hadi oradan!.. Bu tablo, "yalan dünya" plağının bir yüzü, öteki yüzünde ne var? Fenerbahçe yöneticisi İlhan Ekşioğlu, Toraman'ın Beşiktaş'a gittiğini duyunca demiş ki: "Bize yarayacak bir futbolcu değildi, onu almayı çok istememiştik. Bu hareketi etik değil, Fenerbahçe'ye gelmemesi iyi oldu!." Hoppala... Sanki nerede ise iki aydır, Toraman'ı almak için Celâl Doğan'ın peşinde koşan Fenerbahçe Asbaşkanı Nihat Özdemir değil!.. Sanki Daum "İbrahim'i alın" diye hiç ısrar etmemiş!.. Hele hele, "elin mukaveleli oyuncusunu ayartmaya kalkışıp", bir de "Bu yıl vermezseniz, gelecek yıla bedavaya alırız, zaten o oyuncunun kafası karışık, size faydası olmayacak" diyecek kadar "etik değerlere ne kadar önem verdiklerini" dosta düşmana ilân eden Fenerbahçeli yöneticilerin ağzına "Toraman'ın hareketi etik değil" sözü de nasıl yakışıyor; değil mi? Neymiş; "İbrahim zaten Fenerbahçe'ye yaramazmış!.." Bir atasözü vardı, neydi... Neydi?. Galiba, "Kedi, uzanamadığı ciğere bir şeyler derdi"; ama ne derdi? Biraz da buradan!.. *** Yazıya "mahcup olmayı unutanlardan iki örnek" vererek başladık, devam edelim!.. TRT'nin Avrupa Kupası maç yayınları "şu ana kadar" tam bir felâket!.. Anlatanıyla, yorumlayanı ile "ders çalışmadan mikrofon başına oturanlar" acemi çocuklar gibiler!.. Çarşamba gecesi İspanya - Yunanistan ve Rusya - Portekiz karşılaşmalarında, "ne olursa, ne olur" sorusuna cevap arayan "iki maçı anlatan ve iki de maçı yorumlayan 4 kişi", saçmalamak için adeta yarıştılar! İçlerinde "oynanmamış" bir maçı "oynanmış ve sonucu belli olmuş, bir takım 3 puanı almış" gibi hesaplamaya sokan bile çıktı; inanılır gibi değil!.. İşi bilmiyorsunuz, beceremiyorsunuz bari, o tarafa hiç girmeyin!.. İnsaf ki, ne insaf... O günün gazetelerinin spor sayfalarının hemen hepsinde "Bu maç şöyle biterse ne olur, öteki maç böyle biterse ne olur" sorularının cevapları vardı! Üstelik bu "18 takımlık ve iki devrelik" bir lig de değil, topu topu "4 takımlık ve tek devrelik" bir grup!.. TRT'ye de, maç anlatanlarına da, maçları yorumlayanlarına da hiç ama hiç yakışmadı; yakışmıyor! Tavsiyem; "maçların muhtemel sonuçlarına göre ortaya çıkacak tabloların neler olacağının" Ankara'daki merkezde hazırlanarak, Portekiz'dekilere muntazaman her sabah gönderilmesi ve "bu tabloların maç anlatan ve maç yorumlayan arkadaşların önüne konulması!.." Ki... "Kahkahalarla gülünen" gafları yapmasınlar!.. *** Ya koca koca gazetelerimizin spor sayfaları ve spor ekranları??? Dünkü gazetelerin spor sayfalarına ve mesela "Galatasaray'ın almak için uğraştığı" Conceicao ile ilgili "gelişmelerin haberlerine göz atmak" bile, spor gazeteciliğimizin "hâli pür melâlini" ortaya koyuyor!. Açınız dünkü 4-5 büyük gazetenin spor sayfalarını ve bakınız Conceicao haberlerine!.. Ne dediğimi çok iyi anlayacak ve "bu gazetelere, bu gazetecilere nasıl inanacağız" diye soran Türk insanına hak vermemenin mümkün olmadığını göreceksiniz!. *** Mahcup olmayı unutanlar!.. Ne yazık ki, uzunca bir süreden beri spor sayfalarımızın ve spor ekranlarımızın çoğunda "mahcup olmayı unutmuş" muhabirler haber yazıyor; spor sayfalarımızın ve spor ekranlarımızın çoğunu şefine, müdürüne, genel yayın müdürüne kadar "mahcup olmayı unutanlar" yönetiyor!.. Şimdi çok iyi anlıyorum ki; "mahcup olabilmek" ne büyük bir meziyetmiş!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.