Malta maçı ve gerçekler!..

A -
A +

Malta maçını "sıkıntı" içinde seyrettim!.. "İyi oynamak" ve "farklı kazanmak" için, ilk ve temel şart "motivasyon ve konsantrasyon" idi; tek korkum, milli takımın "bu temelin üzerine oturamama ihtimali" idi; nitekim de "öyle" oldu!.. Eğer, "iyi ve baskılı başladığımız" maçta, Yıldıray gibi "Avrupa etiketli ve tecrübeli" bir oyuncu, "kaçırılması daha zor olan iki pozisyondan birini gole çevirebilseydi"; bu sıkıntıyı yaşamayacaktık!.. "Zayıf, kaliteli futbol oynamayan, Majino savunması yapan" takımlara karşı "konsantre olmak" zordur; maç başında gol atamazsanız, işi zora sokarsınız; hele hele tribünlerde seyirciniz de yoksa, "ceza sessizliği" bir anda "ölüm sessizliğine" döner ve en teknik oyuncular bile "ne yapacağını" şaşırıverir!.. İşte "bu noktada" kenardan çok "takım içinde" bir "hoca" gereklidir; toparlayacak, konsantrasyonu sağlayacak, oyuncuları kendine getirecek bir beyin!.. Ne yazık ki "Tümer" bunu yapamadı; önceleri "yok" gibiydi, ortaya çıktığında çok top kaybetti, oyunu ağırlaştırdı; her duran topu kullanmak istedi, olmadı!.. Şöyle bir takımlarımıza bakıyorum; artık Sergen de olmayacağına göre, "bu çok önemli görevi" Tümer de yapmazsa, yapamazsa ya da bir sakatlıkta "oynayamazsa" kim yapacak?.. Emre daha "onca maç cezalı olduğuna göre", ne yapacağız?.. Nuri de Almanya'da "kendi takımında oynayamadığına göre", aklıma, Fatih Terim'in, hiç olmazsa "Emre'nin yokluğunda" tez elden Tugay'ı milli takıma çağırması geliyor; başkaca bir çare yok gibi!.. "Böyle" bir ortamda ve "böyle" bir havada, 2-0 kazanılan bir Malta maçı için "şükür" demeliyiz!.. "Yabancı sınırlaması kalksın" diye yaygara koparanların, "milli takımın defansına bakarak" biraz düşünmeleri gerek!.. Ülkede "uluslararası standartta" ne stoper, ne bek, ne de ön libero kaldı!.. "Kendi takımlarında bile doğru dürüst oynamayan" futbolculardan "Türk Milli Takımı'nın defansını kuruyoruz"; olacak şey mi?.. "Bu yabancı yayılması", Milli Takım'da "Avrupalı futbolcularımızın yoğunlaşmasının kapısını açtı"; anlaşılıyor ki yakın bir gelecekte "Almanya'da, Hollanda'da, Fransa'da, Avusturya'da, Belçika'da doğanlar ve büyüyenler", milli takımın iskeletini teşkil edecek; tabii bir de "yasal haklarını kullanıp" Türk vatandaşı olanlar!.. Bu gerçeği göremeyenler, ekranların, spor sayfalarının köşe başlarına oturmuş ahkâm kesiyorlar: "Neden iyi oynamadık, Türk Futbolunda düşüş mü var? Fatih Terim ne yapıyor?" Fatih Terim ne yapıyor? Elindeki un - yağ ve şeker ile "helva yapmaya çalışıyor", un - yağ - şeker ne kadar kaliteli ise "helva o kadar iyi olur"; ya değilse? Ya Türk futbolu, "uluslararası standartta" ön libero, stoper, bek bulamayacak durumda ise?! Ülkenin spor medyasında hâlâ "Tolga oynamasın, Tomas oynasın, Mehmet Güven'den bir şey olmaz" ya da "Açalım kapıları, orta sahalara, defans bloklarına, hücum hatlarına yabancıları dolduralım, bakın İngilizler, İtalyanlar, İspanyollar ne yapıyor, biz neden yapmayalım" kampanyaları yapılıyorsa?.. Kimse de çıkıp sormuyor; "İtalya'da, İspanya'da, İngiltere'de lisanslı kaç futbolcu var, kaç profesyonel futbolcu var, o ülkelerin kaç futbolcusu yabancı ülkelerde oynuyor?.. Onlar yüzlerce ve yüzlerce oyuncu arasından milli takımlarını seçebiliyorlar, biz milli takım seviyesinde kaç futbolcuya sahibiz?.." İşte gerçek; ortada Ümit Milli Takımı'nın "kendi sahasında ve kendi seyircisi önünde" ümit bile veremediği bir Türk futbolu bulunuyor, bu durumdaki Türk futbolu, sorunlarına çare arayıp bulmak için çabalayacağına, "kulüpçülük savaşları içinde" kayboluyor!.. Bu savaşları bitiremiyorsak, bilmem ki hoca ne yapsın, futbolcu ne yapsın?.. Ekim başında Macaristan ile deplâsmanda oynayacağız!.. Malta maçı öncesi Fatih Terim'in "bütün çabalarına rağmen" maalesef spor medyamız "oyuncuları motive edecek" gayreti gösteremedi!.. Temenni edelim ki, bu defa yardımcı olsun!.. "Kulüpçü gözlüğü ile" eleştiri kampanyaları açmak, oynayan-oynamayan oyuncular arasında ayrımcılık yapmak ve morallerini bozmak, milli takıma "bir şey kazandırmaz", aksine çok şey kaybettirir!.. Varsa, "kulüpçü fırsat bekleyicileri", onlar için söylenecek lâfım yok, ben olaya "Milli Takım" olarak bakanlara sesleniyorum; desteğe ihtiyaçları var; verelim!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.