Mehmet Cansun'un büyük yanlışı!

Öncelikle bütün okuyucularımın mübarek Ramazan Bayramlarını kutlar, sağlık ve mutluluklar dilerim. Sonra... Anlıyorum ki, "bunca yaşa ve tecrübeye rağmen", insan gene de aldanıyor; "acul davranıyor" ve "birilerine güvenerek" oturup "yazı yazınca", sonunda ortada kalıyor!.. Çıkıp "özrüme mazeret bulmak için" diyebilirim ki; "İnsan Galatasaray Kulübü Başkanı'na ya da ünü dünyayı sarmış bir İmparator'a da inanmazsa kime inanacak?" Yooo... Ben "böyle" demeyeceğim ve okuyucularımdan özür dileyeceğim: "Onlara inanarak, Terim'in Galatasaray'a 'hayır' deyişini yanlış yorumladım ve bu yüzden de Terim'i kutladım ve 'onun bu hareketinin herkese örnek ve ders olması gerektiğini' yazdım; hata ettim,özür dilerim!.." Aslında "biraz beklemem, yani acul davranmamam" ve ondan da ötesi "telefonun başına geçerek" olayın iç yüzünü araştırmam gerekirdi!. O zaman anlayacaktım ki; "işin içinde, sevgili Fatih Altaylı'yı çileden çıkacak kadar öfkelendiren olaylar var, gelişmeler var ve spora yakışmayacak dolambaçlar var!.." Ben bunca yıllık spor yazarlığı hayatımda "Galatasaray'da bir teknik direktör için" bir yöneticinin çıkıp da "Ben bu görevde bulunduğum sürece o Galatasaray Kulübü'nden içeri giremez" dediğine iki defa rastladım.. Birini çok yıllar önce "Başkan" iken rahmetli Sadık Giz, rahmetli Gündüz Kılıç için söylemişti... Şimdi de Fatih Altaylı "adaşı için" söyledi!.. Başkan Cansun "yüzüne gözüne bulaştırdığı" Galatasaray gibi bir kulübe hiç yakışmayan "gece yarısı oyunları" için, durumu kurtarmaya çalışırken, ikinci başkanının tutumunu "Hırçın çocuktur, söyler" diye geçiştirmeye çalışıyor!.. Hayır... Sayın Cansun, hayır... Fatih Altaylı "hırçın çocuk değil, Galatasaray ikinci başkanıdır!." "Hırçındır, doğru" ama, "ne dediğini çok iyi bilen, tecrübeli bir gazetecidir" de!.. İstanbul'un "spor medyasına şaşıyorum!.." "Ülkenin şöhreti Dünyayı tutmuş bir kulübünde", hem de böylesine "gece yarısı oyunları oynanıyor"; bir gazetede ya da TV'de "ne olup bittiğini" altını çiziyorum "doğru dürüst" okuyamıyoruz, öğrenemiyoruz!.. Adeta herkes, "lâfı ağzında ve haberi kaleminde geveleyip durmaya, gerçekleri açık açık yazmamaya yemin etmiş!.." Kim korunuyor ya da kollanıyor? Mehmet Cansun mu, yoksa Fatih Terim mi? Asıl olan Galatasaray ve de gazetecilik değil mi? Bu nasıl iş? Bir kişi de çıkıp hiç olmazsa "şunu" sormayacak mı: "Ey Mehmet Cansun, siz nasıl bir Galatasaray Başkanı'sınız ki, maaşlı iş teklif edeceğiniz bir teknik direktörün ayağına gidersiniz? O teknik direktör ki, Galatasaray'dan ayrılırken yüzünüze bile bakmadan, 'allahaısmarladık' demeden çekip gitmişti!.." Yooo... Sakın ola ki "O benim aile dostum, falan" gibi sözler etmeyin!.. "Aile dostu olarak" Mehmet Cansun ile Fatih Terim "istedikleri yerde, istediklerini yapabilirler" ama "Galatasaray Başkanı" Cansun ile "teknik direktör ya da danışman ya da genel müdür adayı" Fatih Terim'in, "Galatasaray ile ilgili bir iş ya da görüşme yaparlarken", Galatasaray'ın geleneklerine ve manevi değerlerine harfiyyen uymaları gerekir!. Bir Galatasaray Başkanı, "bir teknik direktör adayının ayağına gitmez, gidemez!.." Yıllardır "sizlerle olan anlaşmazlığımızın başında" işte bu husus geliyor!. Daha işin başında "ipin ucunu böyle kaçırırsanız", işin ortasının ve sonunun "Galatasaray gibi köklü bir kulüp için felaket olması" gayet normaldir ve ne yazık ki, sizler "yıllardan beri bunun farkında değilsiniz!." Daha da kötüsü; "ikaz edenleri de dinlemiyorsunuz!." Sizler, Galatasaray'ı "kurduğunuz lalettayin bir şirket gibi görüyor" ve öyle hareket ediyorsunuz! Hatta, "zaman zaman" böyle bir şirkette bile yapılmaması gereken ve açıkça ifade edeyim "yapmayacağınız, yapamayacağınız" işleri, Galatasaray'da yapıyorsunuz!.. Bu yüzden de Galatasaray'ı "maddi ve manevi olarak büyük bir erozyona uğrattınız!" Artık yetmez mi, sayın Cansun, söyleyin bizlere: "Artık yetmez mi?"