Mekah'lar!..

A -
A +
Futbol Federasyonu "hakemlerini korumuyor!.."
Bütün gazetelere manşet olan "Hakeme gözlük" hakaretini bile "görmedi, duymadı, seyretti!.."
Şimdi "bütün" teknik adamlara, maçlarını yöneten hakemler için "Hakeme gözlük" demek serbest!..
Federasyon bari "hakem yönetmeliğini değiştirsin" ve de "Bundan böyle hakemler sahalara 'sıfır dereceli' gözlük ile çıkacaklar" desin!..
Hâl "böyle" olunca, sadece teknik adamlar değil, kulüp yönetici ve başkanları da "ağızlarına ve akıllarına gelen" her türlü sözü "pervasızca söylemek" yarışına girişmekte, elbette "hiçbir sakınca görmüyorlar!.."
Bitmedi; "kulüpçü", dahası "3 Büyükçü" spor medyası da "kılıçlarını çekip" infaz kampanyalarına başlayınca, ne kalıyor hakeme, "Hakem'lik değil, Mekah'lık yapmak!.."
Tersinden "hakeM" yani!
"Mekah'lık" ne demektir; sadece son Galatasaray - Trabzonspor maçından örnekler vererek" yazayım:
Bir maç boyu Drogba'dan fırça yemek ve yerken de "duymamış olmak için" sahada kaçacak yer aramaktır!..
Melo'ya "kırmızının da kırmızısını hak ettiği hâlde", sarı kartı bile çıkaramamaktır!..
Rakibinin ayaklarının arasında ayağını sokarak, "düşürülmüş numarasıyla, kendini yere atan" Sneijder yerine, Mustafa Yumlu'ya sarı kart göstermektir!..
Peki, "neden" böyle olmaktadır; sebebi çok açıktır; "Hakeme gözlük" diyerek manşetlere oturan Galatasaray Teknik Direktörü'ne "bir ihtar bile veremeyen" bir Futbol Federasyonu ve kurulları ortada iken, hakem, "Mekah'lık yapmasın" da ne yapsın?..
Fenerbahçe için de böyle, aslında Beşiktaş ve "biraz" Trabzonspor için de "böyle idi" ama, "nedense (!)" bu yıl "Beşiktaş ve Trabzonspor için böyle değil!.."
Bakınız, "her hafta değişen Mekah sıralamasını" bile yapmak mümkün:
"Elit klas"; Fenerbahçe maçı yönetenler!..
"A klas"; Galatasaray maçı yönetenler!..
"E klas"; Beşiktaş maçı yönetenler!..
"F klas"; Trabzonspor maçı yönetenler!..
"Z klas"; Anadolu takımlarının maçlarını yönetenler!..
Pardon unuttum; bu klasmana, bu sezon "patronlar kulübü" Kasımpaşa'nın maçlarını yöneten "Mekah'lar" da girdi; "G klas" olarak; hayırlı olsun!..

Quo Vadis?..
Sabah Gazetesi'nde "Fenerbahçe Kulübü'nün mâli durumu hakkında 'ismi verilmeyen' bir 'eski' yöneticinin açıklamaları" yer aldı, dün!..
"Borç, Mayıs'tan bu yana sadece kur farkından yüzde 35 arttı. Avrupa'ya gitmeyen ama oyuncularına yılda 50 milyon euro ödeyen kaç kulüp var? Stattan adının satışından gelecek 150 milyon euro yetmez. Mayıs'a kadar biraz nefes aldırır, ama bu rakamın verilip verilmeyeceği bile belli değil, taksitli ödeme de olabilir" diyen yönetici, hedefe Başkan Aziz Yıldırım'ı koyuyor:
"F.Bahçe'nin çok acil olarak ekonomik tasarruf paketini devreye sokması lazım. Savunduğumuz 6+0+4 kararı bile en çok zararı bize verdi. Üzerine para vererek yabancıları gönderdik.Yarısını da tribünde oturtuyoruz. Bunların maliyeti bile başlı başına bir servet. Başkan Aziz Yıldırım seçim vaadi olarak kulübe bir sürü personel aldı. Artık kulüpteki masalarda oturacak yer kalmamış durumda. Seçim öncesi kendisine destek olan genel kurul üyelerinin çocuklarına, eşlerine, dostlarına iş verdi. Bunlar da kulübe ekstra maliyet olarak karşımıza çıkacak."
Bu açıklama "doğruları" ifade ediyorsa; "deniz bitmek üzere"; gemi hangi limana yanaşacak, acaba?..
Dahası da var; "Galatasaray'ın sermaye artırımı ile ilgili dizi dizi yazı yazan" anlı şanlı spor yazarlarımız, neden acaba "Sermaye Piyasası Kurulu'ndan geri çevrilen" Fenerbahçe isteklerini görmezden gelirler?
Diyor ki, "eski" yönetici; "Yönetim, kısa ve orta vadeli borçlar için önce 200 milyon TL'lik tahvil satışı gerçekleştirmek istedi. Ardından da Fenerium'un yüzde 80 hissesini Sportif AŞ'ye devretme girişiminde bulundu. Ancak Sermaye Piyasası Kurulu, küçük yatırımcının hakkını koruma ilkesini göz önünde bulundurup buna karşı çıkıyor. Ayrıca Fenerium şu an kulübün bünyesinde olduğu için vergi muafiyetinden yararlanıyor. 'Sportif AŞ'ye geçtiği takdirde, vergi muafiyeti sona erer' diye Gelirler Kontrolorlüğü'nün bilirkişi görüşü var."
Diziyi bıraktım; "bu konuları anlatan, yorumlayan" bir tane yazı okuduk mu, spor sayfalarımızda?..  

Terim cevap vermelidir!..
İşte Erman Hoca, gazetesinde açık açık yazdı!..
Diyorlarmış ki, Galatasaraylı yöneticiler; "Mevlüt Erdinç, Tolgay Aslan, Kerim Frei, Olcay Şahan, Hakan Çalhanoğlu, Sercan Sararer, Ömer Toprak, Gökhan Töre, Cem Karaca'yı menajerleri iki yıl içinde hem de 'altın tepsi' içinde bize sundular. Hepsiyle görüşüldü, anlaşmaya varıldı, kulüpleriyle de anlaştık, ama Fatih Hoca istemedi. Galatasaray'a istemedi ama, kendisi Milli Takım'a çağırdı; o zaman 2 lira olan fiyatları şimdi dört misli katlandı, 8 lira oldu!.."
Biliyorum, "Terim konusunda" Galatasaraylı yöneticilerin "kuyruk acısı" hâlâ bitmedi; durmadan aleyhine "kulaklara bir şeyler fısıldayıp" duruyorlar; "spor medyasındaki kalemşorlarına da bol bol yazdırıp, söyletiyorlar!.."
Ama Erman Hoca, "o kalemşorlardan değildir", gerçi "Fatih Hoca'yı sevmez" ama, "bu yazdıklarını da uydurmaz!.."
Terim, "bu iddiaya cevap vermek" zorundadır!..
"İki yıl içinde", Galatasaray yönetimine verdiği "transfer edilecek futbolcular" listelerini açıklamalıdır!..
"Milli Takım'a çağırmak, ama Galatasaray'a aldırmamak" iddiası "çok ciddi" ve "itibar zedeleyici" bir iddiadır!..
"Benim gibi" çok kişi "bu iddiaya inanmaz, inanamaz"; ama "doğru ise de, yalan ise de bilmek hakkımızdır!.."
Terim'in itibarı, Milli Takım'ın itibarıdır, Galatasaray'ın itibarıdır, onu tanıyan, seven, savunan bizlerin itibarıdır!..
Terim, "bu konuda susamaz, susmamalıdır!.." 

Bile bile lâdes!..
Daha dün gibi "Quaresma kaosu ve fiyaskosu" yaşayan Beşiktaş'ta, "bu defa" da, "Fernandes kaosu ve fiyaskosu" manşetlerde!..
Beşiktaş yönetimi "krizleri yönetemiyor!.." Ve de "bunlardan ders alınmamış" olacak ki; Beşiktaş'a "yarınlarda benzer kaosu ve fiyaskoyu yaşatacak" bir  futbolcunun peşinden koşuluyor; Ronaldinho!..
Ne zaman "ustalaşacaksınız" sayın Fikret Orman?..

Bu nasıl kura?!..
Ünal Aysal ve Mancini'ye deselerdi ki; "Türkiye Kupası'nda Galatasaray'ı kuraya dahil etmiyoruz ve de size grubunuzda oynayacağınız takımları seçme hakkı tanıyoruz"; bilmem ki, onlar, "kurada çıkan takımlardan başkalarını" seçerler miydi?.. Bu kura "nasıl" kura; bu kura "şanslı" kura!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.