Milleti kandırıyoruz!..

A -
A +

"Ama ikinci yarıda ne oynadık, ne oynadık!.." "Rakibimizle başa baş mücadele ettik, hatta zaman zaman ondan çok iyiydik!.." "Ah hakem ah!... Bu hakemler bizi yiyor!.." "Oyunu biz oynadık, hele hele ilk yarıda. Top hakimiyeti bizdeydi!.." "Olacak. Olacak. Bir dahaki maça." İşte Üç Büyüklerimizin Avrupa Kupalarında grup maçlarında bugüne kadar oynadıkları "7 maçtan sonra" bizlerin yazıp çizdiği, teknik adamlarımızın, yöneticilerimizin, başkanlarımızın söylediklerinin "özeti" ve "tekrarı" yukarıdaki cümlelerdi!.. Üstelik "dördünü kendi sahamızda oynadığımız" 7 maç!.. Bu "7 maçın, 6'sını kaybetmişiz", sadece ve sadece "evimizde aldığımız bir beraberliğimiz" var!.. 7 maçta "yediğimiz" gol sayısı 12, "atabildiğimiz" gol sayısı 4!.. Türk Futbolu adına "bu utanç verici tablo için" haftalardır yazdıklarımıza, söylediklerimize bakın!.. Kendi kendimizi kandırmak, Türk sporseverini aldatmak ve avutmak için yapmadığımız şaklabanlık kalmıyor!.. TV ekranlarının karşısına, spor sayfalarının manşetlerine ve köşe başlarına kurulup ahkâm kesiyoruz; "Yenemedik ama iyiydik, yenildik ama başa baş oynadık!.." Dikkat ediniz, "oynadığımız takımlar içinde" ne Real Madrid var, ne Barcelona, ne Manchester United, ne Arsenal, ne Chelsea, ne Milan, ne İnter, ne Roma, ne Bayern Münih, ne Lyon!.. "Biz" bunları bile yenerdik!.. "Çoğu" sıradan, bazıları "liglerinde perişan" takımlarla oynadık ve 7 maçta "sadece ve sadece" 1 puan alabildik!.. Böylesine acı bir tabloya "dalkavukluk etmek" bilmem ki ne anlama geliyor?.. Yoksa, "iyi oynayarak yenilmek" aldatmacasının devam etmesini mi istiyoruz?.. Onca yabancıya "onca milyon euroları", onca "yabancı" teknik direktöre "onca milyon dolarları" 3 Büyük Takımımız "7 maçta bir beraberlik alsın, 12 gol yiyip 4 gol atabilsin" diye mi veriyoruz?.. Ve nihayet "asıl" soru: TV'lerimizin, gazetelerimizin patronları, futbol ûlemamıza "onca parayı", böylesine bir kandırmacanın başrolüne soyunup, herkesi uyutsunlar, "yok geniş alanmış, yok dar alanmış, yok 4 - 2 bilmem neymiş, yok 4 - 4 falanmış, yok 3 - 4 filanmış" diye bilgiçlikler taslayarak, bu utanç tablosunun temelini teşkil eden "gerçeklerin üzerini kapasınlar" diye mi veriyorlar?.. "Onlar" kötü de oynasalar kazanıyor, puanları torbalıyorlar, "bizler" iyi (!) oynayıp kaybediyor, puanların arkasından "ahlı - vahlı" ağıtlar diziyor, bahaneler, mazeretler üretiyoruz; olacak şey mi?.. "İyi futbol oynamıyoruz", bu futbolumuz üstelik "kötü oynayan", sıradan Avrupa takımlarına bile , yenmeyi bir yana bıraktım, yenilmemeye yetmiyor!.. İşte "gerçek" bu!.. Ey okuyucularım, bilesiniz ki; gerisi palavra!... Galatasaray nasıl yönetiliyor?.. Hiç yorum yapmadan, ama bir spor insanı olarak "içim sızlayarak" koca Galatasaray ile ilgili bir gazete haberini sütunuma alıyorum: "Daha önceki sezonlarda sık sık birbirinin elinden sporcu ve antrenör kapan Galatasaray ile Fenerbahçe bu defa Murat Arslan için karşı karşıya geldi. Sarı-lacivertli takım, Galatasaray'da yetişen ancak kulübünün SSK primini yatırmadığı başarılı sporcuyu aldı. Murat, F.Bahçe'de ilk maçını Erdemir'e karşı bu hafta oynadı. Galatasaray ayrıca Brezilya'dan getirdiği smaçörü Diego'yu da yine SSK primini yatırmadığı için SSK'ya kaptırdı." "Yorum yapmayacağım" dedim ama, gene dayanamıyorum: Hiç yüzünüz kızarmıyor mu, Galatasaray'ı yöneten beyler?. İşte örnek!.. Avrupa'daki "seyircilerimizin" PSV - Galatasaray maçında yaptıklarını seyrettik!.. "En iyi" dediğimiz Beşiktaş seyircisinin de , "kendi stadının hem de şeref tribünü çıkışında" yaptıklarını!.. "Şiddeti Önleme Kanunu'nu çıkarmamızın üzerinden" nerede ise 2 sezondan fazla bir zaman geçti!.. Size "bir şey söyleyeyim"; geçen yıl "Vestel Manisaspor - Fenerbahçe maçındaki olaylardan sonra", olayların ele başısı olan 7 kişiye verilen "bir yıl statlara giremeyeceklerine dair karar", onlara hâlâ tebliğ bile edilememiş!.. Ama bakın "elin oğlu" ne yapıyor; işte haberi: "Geçtiğimiz hafta Nice'te oynanan Nice - Marsilya maçında tribünden alev bombası atarak bir itfaiyecinin iki parmağının kopmasına neden olan Marsilya taraftarı 21 yaşındaki Fabien Bouchira'nın suçunu itiraf ettiği ve 10 yıl hapis cezasına çarptırıldığı öğrenildi." "Bir hafta bitmeden" verilen ceza bu!.. İçişleri bakanımıza, adalet bakanımıza, spordan sorumlu bakanımıza, genel müdürümüze, federasyonlarımıza, il güvenlik kurullarımıza, savcılarımıza, hakimlerimize, emniyet genel müdürümüze ve il emniyet müdürlerimize duyurulur!.. İşin doğrusu!.. Fatih Tekke kardeşimiz, Trabzonspor Başkanı Nuri Albayrak'ın "Gitmek istediği için Fatih Tekke'yi sattık" sözlerine fena hâlde kızmış; "Kalmamı istemediler, beni göndermek için her şeyi yaptılar" demiş!.. Doğru, bizler aptalız ve daha "3 - 4 ay öncesini hatırlayamayacak kadar" da bunağız!.. Fatih Tekke değil miydi, transfer ayı gelirken ve transfer ayında her soru soran spor yazarına ve TV muhabirine "Ben artık Avrupa'da oynamak istiyorum, geç bile kaldım" diyen, bu konuda başkandan ve yöneticilerden yardım isteyen, "Fenerbahçeli yöneticilerle temas kuran" ve hakkında onca "transfer haberi çıkarken" sesini çıkarmayıp, bıyık altından gülen?.. Neymiş, "o istememiş ama yönetim onu satmış!.." Hadi canım sen de!.. Sorular!.. *Türkiye'de "hakkında", müfettişlerin onlarca, hatta yüzlerce sayfa tutan raporlar hazırladıkları, suç duyurusunda bulundukları, ağır "yolsuzluk iddiaları" ile mahkemelere gönderilen, dava açılan, hatta hatta mahkemelerin "yurt dışına çıkma yasakları" koyduğu federasyonlar, federasyon başkanları yok mu, olmadı mı?.. "Özerk olan, olmayan" bu federasyonlar için kim kılını kıpırdattı?.. * Türkiye'de "hakkında" son derece ağır "yolsuzluk" iddiaları ile dava açılan İl Spor Müdürleri yok mu, olmadı mı?.. Devlet memuru olan bu müdürler hakkında İçişleri Bakanlığı ile Spordan sorumlu bakanlık ne yaptı?.. * Bizzat Tarım Bakanlığı'nın kurduğu "denetleme kurulu" tarafından "altında o kulübün hukuk müşavirinin ve genel sekreterinin de imzalarının bulunduğu" son derece "ciddi" ve "ağır" iddiaların bulunduğu bir rapor hazırlandığı ve bakanlığa verildiği, aradan neredeyse "iki yıl geçmesine rağmen", bu raporun "sümen altında unutulduğu" ve Türkiye Jokey Kulü bü'nün dergisinin bazı sayılarının "Bakan dahil, devlet büyükleri için" adeta "özel sayılar" hâline getirildiği doğru değil mi?.. Bütün bunlar ve daha bir çok benzeri ortada iken, nedense (!) "uğraşılan" sadece bir federasyon başkanı var!.. Üstelik "bu konuları iyi bilen" eski İstanbul İl Spor Müdürümüz sevgili Vedat Bayram'ın yazdığı gibi, teftiş raporunda "yolsuzluk, zimmet" gibi "ciddi" suçlarla da suçlanmıyor: "Kimse federasyon başkanına 'Maddi suistimal yaptın' demiyor. Müfettiş raporları mealen 'Federasyonun parası bir kamu kaynağıdır onunla ağalık yapıp baba parası gibi keyfi harcanamaz, harcanırsa suç olur' diyor." "Geçen federasyon" dönemiyle ilgili "teftiş raporu" ile "bu federasyon" görev başından uzaklaştırılmak isteniyor; bu federasyonda "suç isnat edilenlerden sadece bir tanesi" bu federasyonda!.. "Benzer" suçlamalarla "daha önce", bir başka spor bakanı da suç duyurusu yapmış, dava açılmış, bir celsede beraat kararı verilmiş!.. "Suçlu olduğu ispatlanana kadar her insanın masûm kabul edilmesi gerekir" şeklindeki "temel hukuk ilkesine rağmen", şimdi "bir kişi yüzünden" koca bir federasyon "iç edilmek" isteniyor!.. Daha 10 gün önce FIFA ve UEFA Başkanlarının beraberce alıp, açıkladığı "üye ülkelerde siyasetin ve hükümetlerin futbol işlerine karışmasına karşı her türlü dayanışma ve futbolun savunulması için gerekenler yapılacaktır" kararına rağmen!.. Hayırlı olsun!.. Makyaj dökülüyor mu?!.. Bir zamanlar "bir işareti ile" on binlerce Fenerbahçe taraftarını "susturabilen" Aziz Başkan, bakın ne hâllere düştü!.. Toplantı yapıp "Birleşin ve fair play'den ayrılmayın" dediği taraftarlar, iki saat sonra, basketbol maçının tribünlerinde "birbirlerine düştükleri gibi" yapmadıklarını da bırakmamışlar!.. Manisa'da koca bir maç boyu "küfürler yağdıran" grup gibi!.. İşin özeti, sezon başındaki "esrarlı" "gidip - gelme" gösterilerinden beri, yavaş yavaş "korkulan, sayılan ve sevilen bir başkan" imajının erozyona uğradığı ortada!.. İstifa eden, ettirilen, Disiplin Kurulları'nda süründürülen, ihraç kararları aldırılan bunca yönetici ve Fenerbahçeli'ye, "bir tertip havası kokusu verecek" ve türlü - çeşitli dedikodulara, iddialara sebep olacak şekilde yenilerinin eklenmesi, özellikle taraftar derneklerinin hiç olmazsa bir bölümünün önderlerinin akıllarını başlarına getirmiş gibi görünüyor; ne dersiniz, benim anlı - şanlı ve de Aziz Başkan'dan onaylı "bazı" Fenerbahçeli yazar - çizerlerim, ne dersiniz?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.