Bu gece, 2008 Avrupa Şampiyonası eleme gurubunda, "cezalı" olduğumuz için, Malta ile İstanbul yerine Frankfurt'ta oynayarak, "yeni ve önemli" bir yolculuğa başlıyoruz; Milli Takımımıza, hocalarına ve yöneticilerine "başarılar diler" ve "Allah yolunuzu açık etsin" derken, bu milli takımdan "ümitli", hem de "çok ümitli" olduğumu da hemen belirtmeliyim!.. "Seyircisiz" oynayacağımız maçlarımız, belki de "gruptaki yerimizi" belli edecek kadar önemli!.. Bu maçlardaki rakiplerimizin, "gruptaki iddialı ekiplere göre zayıf takımlar olması", konsantrasyonumuzu azaltacağı gibi, tribünlerde "seyircinin olmaması" da, "bu eksilmenin hızlanmasına" ve "beklenmedik sonuçlar alınmasına" yol açabilir; dikkat!.. İlk maç, özellikle Fatih Terim'in ve tercihlerinin tartışmaya açılması ve "tereddütlerin doğup doğmaması" bakımından son derece kritik; bu yüzden "mutlaka" ve hem de "rahat" kazanılmalı!.. Yoksa hocamızın da, "onun güvendiği" bazı oyuncuların da başlarının ağrıyacağı bir süreç başlayacak!.. İlk maç, "seyircisiz oynamamızla ilgili ilk test olması" bakımından da, "moral" açısından da, "rakiplerimize gözdağı verilmesi" yönünden de, mutlaka kazanılması ve hatta "açık fark ile kazanılması" gereken bir maç!.. Sanıyorum ve inanıyorum ki; öyle de olacak!.. Hele maçın başında atılacak bir gol, farkı rahat getirecek!.. Haydi çocuklar, Malta'yı yenin hem de farklı yenin; başarılar!.. *** Söz milli maçtan açılmışken, "Kezman ve Çetnik selâmı" olayı ile başlayan "sporda milliyetçilik" üzerine de birkaç söz etmek gerekiyor!.. Can Bartu diyor ki: "Kendi ülke sınırları içerisinde herkes milliyetçi. Bir Türk vatandaşı ne kadar milliyetçiyse Kezman da, İliç de aynı oranda kendi ülke çıkarlarını düşünecek oranda milliyetçidir. Bu eleştiriyi yapanlar, bir bardak suda fırtına koparmaya çalışıyorlar. Amaçları başka. Adam (Kezman) Fenerbahçe'ye başarılı olmaya, para kazanmaya gelmiş. Bu işi karıştıran bir sürü insan var. Üstelik hiçbiri topa ayağını bile sürmemiş. Ne olup bittiğini bilmiyorlar. Bir sürü insan da konu hakkında konuşuyor. Aynı işareti, kazandıkları bir maç sonrası İliç de yapmış. Yapar kardeşim. Bu işin arkasından başka anlamlar çıkarmaya kalkarsanız, tatsız olaylar olur. Kezman da, İliç de bahsedilen işareti kendi ülkesinde yapar, o ayrı bir olay. Ülkesinde milliyetçidir. Bu futbolcunun kendisini ilgilendirir. İşin ırkçılıkla ne alakası var? Amaç, Fenerbahçe'nin başarısını engellemekse o ayrı bir konu." Yooo. "Yapamaz" sevgili Can Bartu; yapamaz!.. Bunun "topa ayak sürmekle, sürmemekle" ilgisi yok, hem de hiç yok!.. Üstelik bu selâm "bir milli maçta yapılıyor"; "Sırbistan Karadağ - Bosna Hersek maçında"; ne demektir; "kendi memleketinde yapar?" Herkes iyi bilmeli ki; bu bir "Fenerbahçe - Galatasaray" meselesi değil!.. "İliç'in yapması", Kezman'ın yapmasının "mazereti" ve "hafifletici sebebi" olamaz; ikisinin de, yapan diğerlerinin de yaptığı yanlıştır, hem de çok yanlış!.. "Sırbistan - Karadağ" milli takımında Sırplarla beraber "o ülkede doğan, o ülkenin vatandaşı olan" Arnavut asıllı, Hırvat asıllı, Karadağ asıllı, Boşnak asıllı, belki de Türk asıllı futbolcular da oynuyor, oynayacaklar; ne demek hem de Yugoslavya iç savaşında "kanlı kaatiller çetesi" olduğunu gösteren ve "on binlerce insanı öldüren" Çetnik çetelerinin "selâmını yapmak?" "Bu çeşit milliyetçilik", nasıl bir milliyetçiliktir, belli değil mi?.. Bu milliyetçilik, "ayrımcı" milliyetçiliktir ve Çetnik'lerin "kendilerinin de söylediği gibi" açık açık "ırkçı" Sırp Milliyetçiliği'dir, el işareti de "onun sembolüdür!.." Şimdi bir soru sorayım bakalım ne cevap verilecek: Yıllar yılı rahmetli Alparslan Türkeş başta olmak üzere, bütün MHP'liler ve ülkücüler, "ırkçılığı, ırkçı milliyetçiliği" reddettiler!.. "Buna rağmen", bu geceki maçta, alınacak bir galibiyetten sonra, Türk Milli Takımı oyuncuları, üstelik "Çetnik selâmı gibi" toplu katliamlar yapan çeteleri sembolize eden bir işareti değil de, "Ergenekon Destanı'nı ve dişi kurt Asena'yı sembolize eden" ve bugün Türkiye'de belirli bir kesimin ve partinin de selâm şekli olan "kurt işaretini" yapsalar, bıraktım Avrupalıları, bizler ne deriz, ey sevgili Can Bartu, sen ne dersin; "Yaparlar kardeşim, bırakalım yapsınlar" mı dersin?.. Söyle bana, sporu sadece "ayağını topa sürmüş" insanların yaptığını ve "bu konuda sadece onların söz söyleme hakkı olduğunu zanneden" sevgili futbol yorumcum, söyle bana; böyle şey olur mu?.. Spor sahalarında "elbette milliyetçilik vardır ve olacaktır"; ama başkalarını yaralamadan, başkalarını kırmadan, başkalarını aşağılık görmeden, başkalarına "insan olarak ayrımcılık yapmadan" ve çok daha önemlisi "ırkçılığı hissettiren" hareketlerden, sözlerden, işaretlerden kaçınarak!.. Kezman, Hakan Şükür gibi Türk futbolunda "sembol olmuş" bir futbolcu için, Türk sporunun lokomotif kulüplerinden biri olan Galatasaray için, daha geldiği günün ertesinde ayağının tozu ile "Yanlış takımda oynuyor" diyecek, ses yok; ama buna karşı "Kezman'ın yaptığı yanlış yazılacak, söylenecek"; kıyamet koparılacak; hadi canım siz de!.. Türk Milleti de, Türk Milliyetçiliği de, ayrımcılık yapmaz, "ırkçılığı reddetmiştir"; Türkiye'de büyük Atatürk'ün "Ne mutlu Türküm diyene" sözü ile tarif edilen milliyetçilik vardır; Sırbistan'daki "Çetnik kafası ve milliyetçiliği değil!.." Dünya ve uluslararası spor teşkilâtları "spordan bu kafayı silmek için" en sert tedbirleri alıyor, alacaktır!.. Kimse, olaya "İliç Galatasaraylı, Kezman Fenerbahçeli" diye bakmasın!.. Spora ırkçılık sokulamaz!.. İliç'in de, Kezman'ın da yaptığı selâm "hoş görülemez"; kabul edilemez!.. Hayret ettiğim, daha dün "Mehmet Oreliyu" konusunda "Irkçılığa sporda yer yok, o da hepimiz kadar Türk ve Milli Takımda oynayabilir, oynayacaktır" diye yazan "bazı" sevgili meslektaşlarımın, iş "Kezman olunca" birden bire "Çetnik Selamı'nı savunur" hâle dönüşü vermeleri!.. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?!.. Olaya "fikir ve ilke olarak mı" bakıyorlar, yoksa sadece ve sadece "Fenerbahçe'nin menfaati" penceresinden mi?..