Ben "hazırlık maçları üzerine" yazı yazmayı sevmem; adı üzerinde "hazırlık maçı!.." Hoca, "bu maçlar" oynayarak, tertibiyle, taktiğiyle, kondisyonu ile, motivasyonu ile takımı ve oyuncularını "asıl" hedef maça hazırlayacak!.. "Yendiydi, yenildiydi" konusu üzerinde de, "alay konusu olacak bir skandal skor ortaya çıkmazsa" pek durmam!.. Onun için, Türkiye'nin, Slovakya önündeki maçının da ve "o maçta oynayan tertibin de, oynanan futbolun da, oynayan futbolcuların da üzerinde" durmayacağım!.. Ben işin "genel çizgilerine bakıyor" ve diyorum ki: Terim'in kafası "hâlâ karışlık" ve hâlâ "arayışta"; hâlâ deniyor da, deniyor!.. Kaç yıldır arıyor, kaç yıldır deniyor, işte finaller geldi; "milli takımın iskeleti" ortada yok!.. Espri bir; "İskelet var da, rakip takımlardan ve hocalarından saklıyor!.." Espri iki: "Futbolcularına sürpriz yapacak!.." Espri üç: "Rakiplerden de, futbolculardan da öyle iyi sakladı ki, şimdi kendi de bulamıyor!.." Gerçek şu; işe "torba" kadro ile başladı; "rahat tablo", grup maçlarında birdenbire "karardı"; panik, telâş ve korku, işi "çorbaya döndürdü" ve hâlâ "torba - çorba vaziyeti" sürüyor!.. Sürerken de "şu görüntü" kafalarımızdan bir türlü silinemiyor: "Gol atmakta çok zorlanacağız", buna karşılık "gol yememe direncimiz" düşük!.. "Gol atmakta zorlanacağız"; zira "gol atmayı kolaylaştıracak forvetler" Türkiye'de kaldı; Hakan Şükür'üyle, Ümit Karan'ıyla, Mehmet Yıldız'ıyla, hatta "uzun süre takımında oynamayan" Fatih Tekke'siyle!.. "Gol yememe direncimiz düşük"; zira, "zaten Türk futbolunun 'kolay gol yeme' zafiyeti bir türlü giderilememişken", bir de sakatlıklar, "geri dörtlümüzün istikrar ve uyumunu bozarak", defans dengelerimizi büyük ölçüde tahrip etti!.. Elimizde olan silâhlarımız ise, "blok olarak" orta sahamızda "bol alternatifli yaratıcı ve formda oyuncularımızın olması", bir; "takımımızın mücadele gücünün rakiplerimizle başa baş olacağını görmemiz", iki!.. Düşüncemi söyleyeyim: Grup maçlarında, Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre'ye atabileceğimiz "toplam gol" sayısının 4'ü "zor bulacağını" tahmin ediyorum!.. Yiyeceğimiz "toplam gol" sayısının da "4'ten aşağı olmayacağını" zannediyorum!.. Tahmin ettiğim bu tablonun, "Atacağımız gol ve yiyeceğimiz gol sayısı" bakımından "olumluya dönme oranı" ne kadar fazla olursa, "gruptan çıkma şansımız" da o kadar artacaktır!.. "Düşündüğüm" bu tablo, bize kaç puan getirir?.. 3'te de kalabiliriz, 4 de olabilir!.. "Gruptan çıkabilmek için" çok büyük bir ihtimalle "yetecek olan" 5 puanı getirir mi; mümkün ama zor!.. 4 puanla, hatta "averaj hesaplarına kalacak" bir "enteresan" tabloda "3 puanla bile, grup ikincisi olarak" gruptan çıkmak mümkün!.. Ne var ki, "korkulu rüya görmek istemiyorsak" 5 puanı bulma ve geçme hesapları yapmalıyız!.. Bir maçı "1 - 0" kazanmak, sonra "iki beraberlik" bizi "yukarılara taşıyacaktır!.." Ama her hâlükarda "en az bir maç kazanmak" zorundayız ve de "bu 3 puana başka puanlar da eklememiz" gerekiyor!.. Her şeye rağmen, yapabiliriz; yapmalıyız!.. Tabii, Fatih Terim'in, final maçlarında da "arama ve denemeye devam etmemesi" şartı ile!.. Hayırlısı!...