Millî takım, millî birlik ve beraberlik!..

A -
A +

TRT Spor’un kanallarından birinde “Üç büyüklerin kesinleşen Avrupa maç kadrolarının konuşulduğu” bir program vardı. A Millî Takım’ın Galler maçı öncesi hocamız Montella’nın, Çağlar Söyüncü ile beraber basın toplantısı başlayınca, program oraya bağlandı ve basın toplantısını izledik.

 

Bittiğinde, programı yöneten moderatör arkadaşımız, “Montella’nın basın toplantısının uzunluğundan (40 dakika)” dert yandı. Fenerbahçe / Beşiktaş kadrolarının analizleri için zaman çok azalmıştı…
TRT’mizin kanalları başta, bütün kanallarda “spor (!) programı” denilince, zaten “futboldan, ondan da öte ‘Üç büyüklerin futbolundan’ başka bir şeyi seyretmemiz pek nadir oluyor. 
Uluslar Ligi’nde futbol millî takımımızın oynayacağı “önemli bir deplasman maçından önce” millî takım hocamızın, bir millî takım sporcumuzla beraber katıldığı “klasik hâle gelmiş” basın toplantısından “Uzundu” diye defalarca bahsetmek, ne anlama geliyor, moderatör kardeşim?..

 

Bak, millî atlet, “Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi ‘fair play’ madalyalı” atletizm antrenörü… Bir zamanlar TRT Spor müdürlüğü de yapan, bir süre Tercüman gazetesinde buluştuğumuz “gerçek spor yazarı” ve “1972 Münih Olimpiyatı’nda ‘TRT’nin ilk ‘olimpiyat canlı yayınını’ gerçekleştiren” rahmetli Arman Talay’ın yeğeni Artun Talay kardeşimiz…

 

“Paris Olimpiyatlarında atletizm başta, bütün branşlardaki ‘altınsız madalya fakirliğimizin sebeplerinden birinin’ 19 Mayıs Stadı yanındaki Naili Moran Atletizm Sahası’nın yıkılması olduğunu”, Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yetkililerine anlatırken…

 

“Millî Takımlar” için ne diyor; “Spor projelerinde olumsuz ihtimaller üzerine konuşulmaz. Çünkü bu anlayış projeden vazgeçilmesine neden olur. Millî takımlar temsiliyet gücü oluştururlar. Toplumda çok güçlü biz duyusu böyle oluşturulur. Her sporseverde ben Türkiye’ye aitim duygusu oluşur. Millî takımlar çok güçlü yapıştırıcıdırlar.”

 

Sizlere, “taraftarların ‘neredeyse’ düşman edildiği bir süreç yaşanırken” Artun Talay’ın yazısını bütünüyle okumanızı tavsiye ederim.

Kazanacağımıza inanıyorum!..

Kazandık mı?..

 

Evet, bu satırları, UEFA Uluslar B Ligi’ndeki ilk maçımıza 14 saat kala yazıyorum.
Karabağ ve İzlanda’nın da bulunduğu grupta, grup birinciliğini tayin edecek “önemli” maçlarımızdan birini oynayacağız.

 

Cardiff Stadı’nda oynanan maçtan “başımız dik” olarak ayrılacağımıza ve sonunda “grup birincisi” olacağımıza inanıyorum. Şans ay yıldızlıların yanında olsun!..

TSYD’de seçim şart!..

Türkiye Spor Yazarları Derneği Genel Merkezi’nde “bir üyesinin eşi üzerine kurgulanan” çirkin tavrın ve olayın karşılığının “tez elden” dernek içinde gerçekleştirilmesi gerekiyor!..

 

TSYD Genel Kurulu “seçimli olarak” toplantıya çağrılmalı ve derneği, “bugünkü başkan ve yönetimden kurtarma” adımı atılmalıdır!.. Yoksa, “kayyum” alternatifi devreye girebilir!..

Evet!..

Geçen hafta, Uluç Market’in “Şaka” bölümünde okuyucularıma bir soru sormuştum.
“Bir tarafta, ‘antrenman yapmadan sahaya çıktığı ile övünen’ İcardi var, öteki tarafta ‘her antrenmana çıkan’ İmmobile!..

 

Birinin hocası Okan Buruk, ötekinin hocası van Bronckhorst!..
Galatasaraylılara bir sorum olacak; Okan Buruk / İcardi ikilisi ile Van Bronkchorst / İmmobile ikilisini takas eder misiniz?..”

 

Bu soruma gelen ve “çoğunluğu ‘hayır’ olan” cevaplardan biri enteresandı; “Bizi bir yana bırak, gönlünün sarı kırmızıdan yana olduğunu zaman zaman yazan Öcal Uluç acaba takas eder mi, onu bilelim…”
Cevabım; “Evet!..”

ŞAKA! 

Türkiye’de, takımı ile “iki sezondur ‘kırılmadık rekor’ bırakmayacağını” gösteren Okan Buruk, hocamız, bir “Dünya rekoru” kırmada da kararlı!..

 

“Futbolcularına ‘en çok küsen’ ve ‘en çok futbolcusunu küstüren’ teknik adam” rekoru!..
1955’ten beri yazmaya başladığım sporda, “onun gibisini, hatta yanına yaklaşabilecek olanını” ne gördüm, ne de duydum!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.