Mondragon'a neden boyun eğildi?

A -
A +

Mondragon, bir defa daha "koca" Galatasaray yönetimini dize getirdi!.. Haftalarca, "yıllardır olduğu gibi", tam bir "kedi - fare oyunu" oynandı ve sonunda "Modragon'un dediği oldu!.." Neymiş; Gerets "ısrar etmiş" de onun için, Modragon'a "evet" denmiş!.. İnsanları, kendinize güldürtmeyin!.. Bugüne kadar, Gerets'in "hangi isteğini yerine getirdiniz?" Sizden "kaç futbolcu istedi", bir tanesini aldınız mı? Ama, "Mondragon kalsın" demiş diye, bunca hafta "Galatasaray'la, Galatasaray yönetimi ile oynayan" Mondragon'a daha İstanbul'a ayak basar basmaz yelkenleri suya indirip "evet" demek, ne anlama geliyor? Bakın ben söyleyeyim ne anlama geliyor: "Mondragon gitsin" demek, "yeni bir yabancı kontenjanının açılması" demek!.. Siz "açık olan kontenjan için", bunca haftadır, Hocan'ın bunca isim vermesine, bunca bastırmasına rağmen "tek futbolcu" alamazken, "başınıza bir de ikincisini çıkarmak istemediniz" ve "Hoca'nın arkasına saklandınız"; her şey bu kadar açık değil mi? Saidou'ya da "Hoca 'Kalsın' dedi" diye sahip çıkmanızın sebebi "aynı" değil mi? Saidou gitse, başınıza "bir yabancı oyuncu açığı daha çıkacaktı"; gece rüyalarınıza girdi, kâbuslar gördünüz değil mi; "Şimdi onun yerine kimi alacağız?." Çıkın cesaretle ortaya deyin ki: "Para yok, borç çok, kaliteli futbolcu almamız mümkün değil!." "Kalitesiz, sıradan futbolcuya da para veremeyiz, vermeyiz!.." "İşte, pırıl pırıl gençler var; Cafercan'lar, Zafer'ler, Arda'lar, Aykut'lar, Uğur'lar, Fevzi'ler; Hocamız bunları oynatsın ve yarınların Galatasaray'ını kursun!.." Alnınızdan öperim!.. Ama sizde "o yürek de yok!.." Camiayı uyutmak ve "birkaç tane daha fazla kombine bilet satmak için" transfer başladığından beri "alamayacağınızı bile bile" ortaya attığınız, medyaya sızdırdığınız futbolcu isimlerine bir bakın ve nasıl bir "fiyasko içinde çabaladığınızı görün"; Galatasaray bu hazin tabloyu hak etmiyor!.. Yapmayın kardeşler!.. Elbette, bir Türk takımı, bir yabancı takımla oynarken, "gönlümüz de, dilimiz de, bizimkinden yana olacak"; ama "doğrudan ve haktan ayrılmadan", daha da önemlisi "gülünç olmadan!.." Show TV'de Kıbrıs Rum Kesimi'nin şampiyonu ile Trabzonspor'un maçını "kim anlattı" bilmiyorum; ama naklen yayın anlatımında da, maç sonrasındaki röportajlarda da "insanı çileden çıkaracak" ve "komik" olacak bir "tarafgirlik vardı!.." Show TV'deki arkadaşlara göre, "Trabzonspor farklı kazanacağı bir maçı, sıcak yüzünden, güvenlik aramaları yüzünden, hakemin rakibi tutması yüzünden" kaybetmişti!.. İnsaf!.. Sizlere en iyi cevabı Sabah'taki yazısında sevgili Ahmet Çakar verdi!.. Adamların "daha farklı bir galibiyeti kaçırdıklarını" anlatarak ve Norveçli hakemin "tarafsız bir maç yönettiğini", hatta "biraz taraf tutsa" farkın daha da açılacağını yazarak!.. Maça "Türk takımının tarafından bakmak" başka, "fanatik bir taraftar gibi bakmak" başka!.. "Neden" çoğunlukla "maç anlatan" arkadaşlarımız "ikinci ve yanlış yolu" seçiyor ve denemeye devam ediyor? Bu "yaranma" değil, düpe düz maçı TV'den seyredenlerle alay etme, onları "aptal yerine koyma" değil mi?.. Yaptıkları da ayıp, hem de çok ayıp değil mi? Onlar ve Biz!.. Sevgili Ömer Faruk'un "merkezden bana ciro ettiği" bir Anadolu Ajansı haberini, spor teşkilâtımıza, Futbol başta olmak üzere bütün federasyonlarımıza, Disiplin ve Tahkim Kurulları'na ithaf ediyorum!.. Habere göre, İtalya'nın en eski ve köklü kulüplerinden Cenova, "Birinci Lig'e şike yaparak çıktığı tespit edilince" Üçüncü Lig'e düşürülmüş. 3-2 kazanarak "Serie B'den, Serie A'ya çıkış vizesi aldığı" Venedik maçında "şike belirlenince" verilen bu cezaya ilâve olarak, Cenova'nın bu sezon oynayacağı 3. Lig'de de "3 puanı silinecekmiş!." İtalya Disiplin Komitesi'nin "5 yıl futboldan men cezası verdiği" Cenova Kulübü Başkanı görevinden istifa ederken, Venedik Kulübü Direktörü ile Genel Menajeri de "5'er yıl hak mahrumiyeti cezası almışlar!.." Elin oğlu "böyle" yaparken, biz "sadece bol bol nutuk atıp" başka bir şey yapmıyoruz!.. Sonra da "Hafıza- ı beşer nisyan ile mâlûldür" sözüne sığınıyor ve bu sözün "doğru olduğunu" ispatlıyoruz!.. Teşekkürler, Can!.. Sevgili Can Çobanoğlu.Stop. Görevden ayrıldığın, ayrılmak zorunda bırakıldığın şu günlerde seni kutluyorum..Stop.Türk Futbolu'nda, "çağdaş" bir menajerin nasıl olması gerektiğini ve neler yapabileceğini ispatladığın için.Stop. Bütün komplekslilerin, kıskançların önüne koymaya çalıştığı engellere rağmen, çok başarılı oldun, Türk Futbolu'na ve Türk Milli Takımı'na büyük emekler verdin..Stop.Bir Türk vatandaşı olarak sana teşekkür ediyorum.Stop..İnanıyorum ki, Türk sporuna bundan böyle de büyük hizmetler vereceksin..Stop..Sevgiler..Stop.Öcal Uluç.Stop. Galatasaray iyi olacak!.. Galatasaraylılar sık sık yolumu kesiyor ve soruyor: "Bu yıl ne yaparız. Takımı nasıl görüyorsunuz?." Onlara hep aynı şeyi söylüyorum: "Bu yıl Galatasaray geçen yıldan daha iyi olacak; ama iki şartı var!.." Önce "ilk şartı" anlatıyorum: "Galatasaray yönetiminden hiç kimse, takıma gölge etmeyecek, yönetim futbolcuların paralarını zamanında ödeyecek!.." "İkinci şart" ise şu: "Vestel Manisaspor maçında seyrettiğim Galatasaray'da, iki kanat adamı, sağbek ve 10 numara eksiği gördüm, Bir kanadı ve sağbeki kadro içinden çözebilirler, hatta bu saatten sonra kaliteli bir 10 numara alınamayacağına göre, bu işi de kadro içinden halletmek gerekiyor... Geriye kalıyor iki kanat adamı... Biri de kadro içinden çözülecektir, hiç olmazsa bir tane iyi kanat adamı şart!.." Gerets'in "Galatasaray'a oynatmak istediği" ve "olgunlaşmaya başlayan" futbol, tribünlere gelenlerin de, TV başındakilerin de "keyifleneceği" bir futbol!.. Tam bir "hücum" futbolu!.. Top tutmadan, hızlı ve çok adamla hücuma çıkış, top kaybedildiğinde sahanın her yerinde takım halinde rakibe baskı!.. Galatasaray'da Gerets'in istediği futbolu oynayabilecek oyuncu sayısı fazla!.. Tecrübeliler var, gençler var!.. Takımın kondisyonu mükemmele doğru gidiyor!.. "Yaşlı" denilen Hakan Şükür, sanki "10 yıl öncesini" yaşıyor; sırım gibi olmuş ve durmadan koşuyor; kaç kilo vermiş, genç muhabir arkadaşlarım bir araştırsınlar bakalım!. Yalnız, bir "dikkat" diyeceğim husus var!.. İnşallah ben yanılıyorumdur: Necati iki defa, Sabri bir defa ve Altan bir defa "çok müsait olan" Sasa İliç'e pas vermediler; iki tanesinde İliç bomboş "yüzde yüz golü atacak" pozisyondaydı!.. Gerets'in, eğer ben yanılmıyorsam ve "o da sezmişse", Galatasaray takımının "bu eski hastalığını nüksettirmeyeceğini" ve hemen "tedbir alacağını" umarım!.. Kısacası; lige "iyi" bir Galatasaray geliyor; Avrupa'da ne yapar, bilmem!.. Lance!.. Tam 21 gün 21 etapta 3500 kilometreden fazla bir mesafeyi, Basso, Ulrich, Vinokorov, Cloden gibi rakipleri geçerek, TV başında milyarlarca, tur başlangışta, yol kenarlarında ve finişte biriken milyonlarca insanın alkışlarıyla "üst üste" yedinci defa "birinci olarak tamamlayan" Lance Armstrong için, ne yazılsa, ne söylense az!.. Zaten, ne yazı yazma haznem, ne cümle depom, ne de kelime hafızam "böyle bir şampiyon için duyduğum hisleri anlatmama yetmiyor"; yetmeyecek!. O benim için, benim gibi milyonlarca insan için, "bütün zamanların en büyük şampiyonu!." Ve de en büyük sporcusu!.. "En büyük" şampiyon, çünkü; "bütün branşlarda dünyanın bu en zor yarışmasını hem de üst üste 7 defa kazanmak", müthiş bir şey... İnanılmaz bir şey... Büyük bir ihtimalle asırlar boyu, bir daha kırılamayacak bir rekor!.. "En büyük" sporcu, çünkü; bu başarıya "testislerinden, akciğerlerine ve beynine sıçrayan kanseri, kaç ameliyattan sonra yenerek ulaştı; bu ne iradedir, bu ne inançtır?." "En büyük" sporcu, çünkü; mütevazı ve "rekora giderken", turun sonucunu tayin edecek hayati "saate karşı etapta" bisikletten düşen en büyük rakibini "bekleyecek kadar" temiz, mert ve dürüst!.. Ne yazık ki, bütün dünya TV'lerinin "canlı olarak milyarlarca insana sundukları" böyle bir yarışmayı Türk TV'leri "yok saydılar!.." Bu hazin tablo, TV'cilikten de, spordan da ne kadar anladıklarını gösterdi!.. Utansınlar!.. Hele hele "her türlü imkâna ve de dört tane kanala sahip olan" TRT!.. Yazıklar olsun!.. Bu arada, Türkiye'de geçen hafta içinde "Efsanenin Anatomisi" derlemesiyle "Armstrong'u anlatan" genç meslektaşım Ömer Çetin Engin'i de kutlar, benzer araştırmalarının devamını dilerim!. Türk insanının, Türk sporseverinin "böyle derlemelere, araştırmalara ihtiyacı var"; hem de çok!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.