“Hırvatistan-Türkiye maçının yıldızı İsmail Yüksek’in teknik direktör Montella’yı överken ‘Teknik ekip bize bunu inandırdı. Teknik ekibimizi kutluyorum’ sözleri Kuntz değişikliğinin ne kadar isabetli bir karar olduğunu gözler önüne serdi!”
Gerçekten “zafer gecemizde ‘pırıldayan takımımızın yıldızları arasında’ İsmail’in farkı vardı; “soyadı gibi!..”
Ve de “futbolcu olarak bu açıklaması” da Ermenistan / Hırvatistan maçlarında “Millî takımımızın oynadığı futbollar arasındaki farka bakarsak” Montella ekibini için söylediği bu sözler, “Sezar’ın hakkını Sezar’a veriyordu!..”
Amma, “yeni açılan sayfayı geriye dönerek kıyaslarken”, iki maçta da “Hakan Çalhanoğlu’nun oynadığı futbolun farkını da ‘sadece bir hocanın gitmesi, bir başkasının gelmesi ile bağdaştırmak” da pek akla yakın görünmüyordu; kaptandı, o!..
Maçtan önce, “içlerinde hocalık yapmış meslektaşlarımızın çoğunlukta olduğu” yorumcu arkadaşlarımızın çok büyük çoğunluğu, “Barış Alper’in, Cenk’in ilk on birde olmasına” takmışlar ve de “Ne olacağını, nasıl olacağını maçta göreceğiz” demişlerdi.
“Ne olduğunu” onlar başta hep beraber gördük; “Beş günlük hocamız” Montella haklı çıktı ve herkesi mahcup etti…
Bu arada, “son dakikalarda verilen ve VAR ile iptal edilen penaltı atılsa ve gol olsa, zafer gecemizin ‘zafer’i silinecek” ve de “grupta kalan iki maçı ‘acabalar’ ile dolu olarak” oynayacaktık.
Şimdi yarın gece evimizde “Ermenistan’ı yenerek yarışta saf dışı bırakan” Letonya maçından 3 puan çıkarırsak” ve de “kalan maçlarda aleyhimize inanılmaz sonuçlar ortaya çıkmazsa” ver elini Almanya’daki finaller; bu coşku ve bu futbolda da yeneceğiz, elbette!..
Aslında uzatmalarla 100 dakikayı bulan maçı “ikinci yarının başında 10-15 dakikada öyle goller kaçırdık” ki, “grup liderliğinde yarışır hâle geldiğimiz” Hırvatistan’a karşı “gol averajı avantajını” da yakalayabilirdik; Evet, o 10-15 dakikada 3-4 sıfır yapabilirdik skoru; darmadağın etmiştik Hırvatistan’ı… Biz atamayınca, onlar hakemin son düdüğüne kadar “puan için” direnip durdular…
Gerçi yıllar yılı “Letonya bize ters geliyor” deyip durduk. Ama bu defa “”ters sözünü” sözlüğümüzden silerek oynayacak ve yeneceğiz, onları!..
Ankara’dan bir emekli hâkim arkadaşım telefon etti; “Cumhurbaşkanı’mızın kararnamesi ile iki devşirme basketbolcumuza verilen ‘Türk vatandaşlığı hakkını’ ve bu hakkın içinde olan takımda ‘Türk oyuncu olarak oynamak’ hakkını, Basketbol Federasyonu Disiplin Kurulu, hem de ‘talimatında olmayan bir ceza kararı’ ile yok edebilir mi?.. Bu konuda onca yazı yazdın ama bu soruyu sormadın. Bir sor bakalım, ‘skandala dönüşen’ bir kararla cezayı verenler ve de o cezayı onaylayan Bakanlık Tahkim Kurulu yöneticileri’ ne cevap verecekler?..”
“Türk vatandaşı” iki basketbolcuyu ve kulüpleri Fenerbahçe ile Anadolu Efes’i de doğrudan ilgilendiren bu soru soruyorum; bakalım ne olacak?..
Hani, “Güleriz ağlanacak hâlimize” sözü vardır ya… İşte o söze “örnekler” sporumuzda, kulüplerimizde bol bol var!..
Bugün “iki örnek” vereceğim…
Ne yazık ki, “futbol camiamızdan” ve de “bir büyük kulübümüzden” olacak bu örnekler; “Futbol Federasyonu Başkanı” Mehmet Büyükekşi’yi ve “Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili” Erden Timur’u hazmedemeyenler!..”
Büyükekşi, “Avrupa futbolunun en büyük organizasyonunu alan başkanı” olarak futbol tarihimize geçti…
Erden Timur da “240 milyon avro değerinde bir Galatasaray takımı kurarak” hem futbol hem Galatasaray tarihine geçti…
Bakınız, günlük, haftalık, aylık, sezonluk, yıllık “ileri adımları, kupaları, finalleri, şampiyonlukları” yazmıyorum, “çağdaşlaşma” adımlarındaki paylarını da…
Bu adımlar, “engelleme gayretlerine rağmen” devam edecek, etmelidir de…
“Neden hocalığı bıraktığını bir türlü anlayamadığım” Güvenç Kurtar, Galatasaray stoperi Victor Nelsson’un potansiyel transferini yorumlarken “15 milyon avro falan diyorlar, içimden gülüyorum. 7-8 milyon avro versinler, nereye gidecekse ben sırtımda taşıyıp götüreceğim” demiş.
“Şimdi yazacağım birkaç satır için” gazeteciliğimi bir yana bırakıp “Galatasaray’a gönül vermiş bir T.C. vatandaşı olarak diyorum ki “Güvenç kardeş, senin alnından öperim. ‘Gitmesi için yardım hesabı açılsa seve seve o hesaba para yatırırım’ da demişsin… Ben de bankaya koşa koşa gider yatırırım. Onun yan ve geri paslarla, hatalarla Galatasaray’a yedirdiği gollerin haddi hesabı yok. Takımın hücum hızını yavaşlatması da işin cabası… Gönderilirse, bir Galatasaraylı olarak “Oh dünya varmış” diyeceğim…
Livakovic “Size Almanya bileti hediye ediyorum” dedi, Barış Alper de “bileti alarak” Livakovic’e teşekkür etti…
Bizler de tribünlerde, TV başlarında “Fenerbahçe-Galatasaray dostluğunu” anarak ‘İyi ki var” dedik!..
Hocam rica etsem 2032 için türkiye-italya müraacatından başka hangi ülke bu organizasyonu yapmak için müraacat etmişti onuda söylermisiniz acaba;