Mustafa Denizli’ye mesaj!..

A -
A +

Kabahat senin!..        Bu, “sözüm ona” taraftarı iyi bilirsin!..        Galatasaray içindeki “Bizans oyunlarını” iyi bilirsin!..
Galatasaray’ın bugünkü yönetiminin “başına örülmek istenen” çorapları da bilmemen mümkün değil; zira camia içinde çok yakın arkadaş ve dostların var!..
Spor basınında, “nasıl bir sistemin işlediğini” en iyi bilenlerden biri sensin!..
Dahası, “başına geçtiğin takımın ne hâlde olduğunu” da bilecek kadar tecrübelisin ve işin içindesin!..
Başkalarına “aylarca verilecek hoşgörü ve zaman imkânının, sana 3-4 maç için bile verilmeyeceğini” de çok iyi bilirsin.
Hatta “seyirci olarak gittiğin “Atletico Madrid” maçındaki mağlubiyeti bile daha “sözleşme bile imzalamamışken” sana bağlamaya çalışanların olduğunu da gördün!..
Ama gene de “o mukaveleye imza atıp” Galatasaray takımının başına geçtin!..
Neden; çünkü sen; “Mustafa Denizli’sin!..”
Tribünlerdeki sergerdeler, şunların veya bunların maşası olabilirler!..
“Galatasaray’ı batırırlarken, Galatasaray üzerinden zenginleşenler var. Bunun hesabını soracağız” diyen bir yönetimi devirmek için elinden geleni artlarına koymayanlar var, görüyorsun!..
Spor basınında da “bu yolda” karşına çıkıp, sana ve talebelerine “olmadık” şeyler yazarak ve söyleyerek, moralinizi bozmak isteyenler, başarılarınızı engellemek isteyenler var ve olacaktır!..
Bunca yıl seni tanıyan bir arkadaşın ve gazeteci olarak, “biliyor ve inanıyorum” ki; “biraz sabır ve çokça ısrar ile” başarıya ulaşacaksın!..
Zaman, en iyi hekimdir!..
Zamanın, “bütün aksi görüntülere rağmen” var; zira “Galatasaray camiasının olgun çoğunluğu”, sana, “istediğin ‘Şubat ayına kadar’ olan zaman sürecini verecektir!..”
Dahası, “Galatasaray dışında, senin başarılı olacağından korkanların masa altı oyunları” da olacaktır; bunlara hiç aldırma!..
Hakemlerle, federasyon kurullarıyla uğraşmayı bırak, “eğer uğraşılacaksa” onu yöneticilere havale et!..
Ligin ilk yarısı bitiyor; puan farkı 9 da olabilir, 12 de; aldırma!..
Takımının “Galatasaray’a layık futbol oynamaya başladığı gün”, bütün çatlak sesler susacaktır. Lig de, Avrupa Ligi de, “Denizli’nin Galatasaray’ının ne olduğunu” görecektir!..
Bugün “hakaret etmeye, alay etmeye çabalayanların”, o zaman neler yazıp söyleyeceklerini tahmin etmek güç değil; okuyup, kahkahalarla güleceksin!..
Başarılar, sevgili Hocam!..

Vay canına!..

“Bir sporcuya yakışmayacak bazı olay ve iddiaların gazetelerin magazin ve polis - adliye sayfalarına düşmesi yüzünden, Galatasaray camiasında yoğunlaşan tepkileri de göz önüne alan” Galatasaray Yönetimi, “zamanın gol kralı” Tanju Çolak ile “mukavele yenilememiş” ve Tanju Çolak da “1991’de Fenerbahçe’ye transfer olmuştu!..”
Aradan geçen 15 yıl, Tanju’ya “bu ayrılığın acısını unutturmamış” olacak ki, “Galatasaray’ın Beşiktaş’a 2-1 yenildiği maçtan sonra”, maçı, futbolu unutup, açtığı çok başka bir cepheden “ateş püskürdü!..” 
Neymiş, “Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, eski başkan Alp Yalman’dan destek istemiş, Mustafa Denizli de bu birlikteliğe destek vermiş!..”
“Dursun Özbek nasıl Yalman’dan destek istermiş? 90 yaşındaki Alp Yalman, kim oluyormuş da, ondan destek isteniyormuş. Hele Mustafa Denizli nasıl bu destek isteğine destek olurmuş. Haram ediyormuş attığı bütün golleri!..”
Önce, “Alp Yalman’ın kim olduğunu” iyi öğren Tanju!.. 
Gir internete, mesela Vikpedi’ye... “Alp Yalman” diye yaz, çıkacakları oku, sonra “ayağa kalk ve önünü ilikle, selam ver”; eğer “gerçekten” Galatasaraylı isen!..
Üstelik “90 yaşında” diye laf sokuşturuyorsun; Yalman 1940 doğumlu; dahası “90 yaşında olanlardan” da utan!..
Galatasaray’da 11 yıl asbaşkanlık, 3 defa başkanlık yapmış; yöneticiliğinde ve  başkanlığında Galatasaray müzesine  futbol başta onca kupa konmuş bir  Galatasaraylı için, “1991’de seninle mukavele yenilemedi” diye, “intikam konuşmaları yapmak” hangi haletiruhiye içinde “futbol eleştirileri yaptığını” çok iyi ortaya koyuyor!..
Ortada “haram edilecek bir şey varsa”, onun da “ne olduğunu”, hadi “futbola yaptığın katkıya hürmeten” burada yazmıyorum, kendin iyi bilirsin!..

Yorum sizlerin!..

“Onlardan” bir haber: “Kanada’da artık bir gelenek haline gelen sahaya oyuncak ayı atma etkinliği Teddy Bear Toss’ta rekor kırıldı. Buz Hokeyi maçında atılan bir gol sonrasında taraftarlar yanlarında getirdikleri oyuncak ayıları sahaya attı. Tam tamına 28 bin 815 ayı! Bu organizasyonun amacı ise ‘fakir’ çocuklara Noel hediyesi gönderebilmek. 90’lı yıllarından başından beri yapılan bu organizasyon her geçen yıl kendi rekorunu kırıyor.”
“Bizden” bir haber: “Tuzlaspor-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçı, güzel görüntülerle başladı. Sarı-lacivertli taraftarlar, ‘Tuzlaspor sen bizim kardeşimizsin’ diye tezahürat yaptı. Tuzlasporlu taraftarlar da Fenerbahçeli oyuncuları alkışladı. İki takımın futbolcuları taraftarların isteği üzerine maç öncesi el ele vererek tribünleri selamladı. Ne var ki, maçın 8’inci dakikasında stat dışından atılan bir taş Fenerbahçeli Kadlec’e isabet etti. Bir başka taş da, Tuzlasporlu Haluk’u boynundan yaraladı. Haluk yere yığıldı, oyun yaklaşık 5 dakika durdu. Tuzlasporlu genç oyuncunun yaralanan boynuna dikiş atıldı. Polisler taş atanları bulamadı.” 

Başka çaresi yok bunun!..

Hiç kusura başka Cüneyt kardeş; “değil dünyanın en iyi hakemi olmak”, hatta “Evren’in tek hakimi de olsan”, yıllardır hiçbir şey değişmiyor; Türk sahalarında!..
Hâlâ “Caner ve benzerlerinin huzurunda, evet “huzurunda”, stattaki on binlerce, TV başlarındaki yüz binlerce gözün önünde “eğiliyorsun”; bu nasıl bir görüntüdür?..
Dünyanın “en büyük” milli takımlarının, “en ünlü” kulüp takımlarının maçlarında “gözünü kırpmadan en kritik düdükleri çalıyor, sarılı - kırmızılı kartlarını tereddüt etmeden çıkarıyorsun”; ama iş “Türkiye’deki bazı takımların maçlarına, o maçlarda bazı oyuncuların spor dışı hareketlerine gelince”, işte “o hayranlık duyduğumuz, iftiharla övündüğümüz” Cüneyt Çakır “birdenbire” yok oluyor, yerine “bambaşka biri geliyor”; bu nasıl bir ikilemdir?..
Bence “kendinin de, herkesin de çok iyi bildiği”, işte “o” ve de “bazı” dediğimiz takımların maçlarını alma; sen de rahat et, seni sevenleri de rahat ettir; elbette Federasyonu ve Merkez hakem Komitesi’ni de!..

Şaka!..

Mustafa Denizli, Beşiktaş maçından sonra hakemle ilgili “çoğumuzun eleştirdiği” bir açıklama yaptı. Bu açıklamaya, Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’ten “ağır bir yorum” geldi; sanki “kendisi bir teknik adam olarak hiç benzer açıklamalar yapmamış” gibi!..
Aman sevgili Şenol Hocam, sanki “değişiyor gibisin”; her konuda “çok ağır sözler söylüyor”, sonra da pişman oluyorsun. Acaba “filozof olmak” mı, yoksa “3 büyüklerden birinin hocası olmak” mı, seni “böyle” değiştiriyor?..

 

 

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.