Nasıl ümitli olalım?..

A -
A +

Avrupa Şampiyonu ile dört günde iki maç!.. Hocamız Fatih Terim özetle diyor ki; "Futbolcularımızın moralleri çok bozuk. Türkiye'de üzerlerindeki büyük baskıdan şikâyet ediyorlar, Kamp rehabilitasyon merkezine döndü!.. Milli takımın en önemli oyucuları 'Keşke dönmesek ve iki maçı da burada oynasak' diyorlar!.." Fenerbahçeli ve Galatasaraylı futbolcuların "bu yöndeki yakınmalarını" Federasyon Başkanı Mahmut Özgener de "teyit ettiğine göre"; bu gece İspanya önüne çıkacak Milli Takımımızın "durumunun ne olduğunu" anlamamak için "sağır ve kör olmak" gerek!.. Peki "bu durumdan" ne çıkar?.. Ya bir "Fatih Terim" sihirbazlığı ya da "ümitsiz" bir maç ve sonuç!.. Zaten, Terim de "bizi hazırlıyor"; "İki maçı da kaybetsek, öteki maçlarımızı kazanıp finallere gideceğiz!.." "Tahminlerini" Milli Takım Hocamızın "böyle" yaptığı "iki maç" oynayacağız; "bu sözlerin üzerine" benim diyebileceğim şu: Doğrusu ya, bugüne kadar "böylesini hiç yaşamamıştım"; yarım asırdan fazla olan "spor yazarlığı hayatımda" bir yaşıma daha girdim!.. Ben "gene" de, "Terim'in açıklamaları" yüzünden "yeni yaşıma girdiğim" günün gecesi için "ümitli" olmaya çalışıyorum!.. Evet, altını çizeyim; "bu moralsiz tablo" ve "sakatlar sebebiyle boşalmış milli takım defansı" yüzünden "sadece" ümitli olmaya çalışıyorum!.. Allah, hocamızın da, futbolcularımızın da yardımcısı olsun!.. Onlar ve bizimkiler!.. Ey Türk hakemleri, ey futbol seyircileri, TV izleyicileri, futbol okuyucuları, onlara inanmayın, işlerine geldiği gibi konuşuyorlar, yorumluyorlar, yazıyorlar. Türk hakemliğine adeta ipotek koydular. Üstelik FIFA'nın hakemlere verdiği talimatları da izlemiyorlar; zaman tünelinde kalmışlar, hâlâ o günleri yaşayarak ahkâm kesiyorlar!.. İşte "onlarla ilgili" son örnek: "Her zamanki gibi" sevgili Ömer Faruk Ünal yazıyor: "Geçen hafta sonu Trabzon'da hakem HİF (Herkes İçin Futbol Hakemliği Kursu) vardı. Bu kursa UEFA'nın Türkiye'den sorumlu hakem eğitimcisi olarak katılan Danimarkalı Larsen, Halis Özkahya'nın Bursa lehine verdiği penaltıyı haklı buldu. Bünyamin Gezer'in Nadareviç'i atarken gösterdiği iki sarıya da 'Doğru' dedi." Eee, hatırlayalım bakalım, TV ekranlarında ve spor sayfalarında "aynı" pozisyonlar için "bizim hakem ûlemamız" neler demişti?.. Aziz - silin'e karşı Aragones - vit!.. Çok zaman "Fenerbahçe ile ilgili büyük yankı uyandıran" ve "kulüp sitesinde hemen yalanlansa" da, haberleri sonunda "doğru çıkan" Vatan Gazetesi spor sayfasında dün yayınlanan bir haberden alıntı: "F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın, alınan kötü sonuçlara rağmen teknik direktör Luis Aragones'e hâlâ sabretmesinin altında, ikili arasında geçen ilginç diyalog yatıyor. Ligin 6. haftasında F.Bahçe'nin Kayseri'ye 4-1 yenildiği maçın ardından Başkan Yıldırım soluğu soyunma odasında aldı. Futbolculara 'Hepinizin aldığı transfer ücretlerinden %10 kesinti yapacağım. Bu nasıl futbol. Rezil ettiniz bizi' şeklinde fırça atan Yıldırım'ın yanına gelen Aragones 'Buranın tek sorumlusu benim. Ancak isterseniz siz teknik direktör olun, ben de İspanya'ya gideyim, maaşımı hesabıma yatırırsız. Bir daha lütfen soyunma odasına girmeyin. Kimse bir başkasının kendi işine karışılmasını istemez' diyerek Yıldırım'ı uyarmıştı." Pek muhtemeldir ki, bu haber de yalanlanacaktır ve belki de, siz bu satırları okurken yalanlanmıştır da!.. Ama hani bir söz vardır; "Şuyuu, vukuundan beterdir" diye; yani "Söylentisi, gerçekleşmesinden beterdir" anlamına!.. İşte o misal; olay "gerçekse" Aziz Başkan adına kötü; "gerçek değil" de söylentisi çıkmışsa, daha da kötü, demek ki insanlar artık bu tür bir olayı "olabilir" görüyor; daha "düne kadar" böyle miydi?!.. Aziz Başkan, irtifa kaybediyor; bakalım nereye kadar?.. Kan davası, resimlere sıçradı!.. Çok uzun yıllardır hep aynı görüşü savunduk; "Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi, Hakem Derneği'nden elini, ayağını çeksin!.." Ne yazık ki, Federasyon Başkanlarının çoğu da, MHK Başkanları'nın ve MHK'nın güçlü adamlarının çoğu da, "Hakem Derneği'nden ellerini ayaklarını bir türlü çekmediler, çekemediler" ve sonunda "hakem camiası" parça parça bölündü, birbirine düştü ve "iş" kan davası hâline geldi!.. "Biz eskiler gibi olmayacağız" diye iş başına gelen bugünün Federasyon ve onun MHK'sı da, hatta "bu defa" Gözlemciler ve Temsilciler Kurulu Başkanı'nı da işin içine sokarak, eskileri "mumla aratır" duruma geldiler, sonunda, "hakem dernekleri odalarından 'eski' yöneticilerin resimlerinin (bu defakiler Halûk Ulusoy'lu) indirilmesi" çirkinliğinin hortlatılmasının yolunu açtılar!.. Olay İzmir'de!.. İzmir kimden sorulur; Mahmut Özgener ve Oğuz Sarvan'dan!.. İftihar edebilirler!.. Lincoln Krizi!.. Geçen sezonun başında "Lincoln krizi patlak verdiğinde", takımdan ve futbol şubesinden Adnan Polat - Adnan Sezgin ikilisi "tam" sorumluydu; "krizin çıkmasını önleyemediler"; halbuki "önlemek" ellerindeydi; "Hakan Şükür'ü yemek uğruna", yanına "Lincoln'ün de eklenmesine" ve "olayın Feldkamp'a haber verilerek büyütülmesine" yeşil ışık yaktılar!.. Özetle "Lincoln krizini" iyi yönetemediler!.. Şimdi "Adnan Polat - Adnan Sezgin" ikilisinden "Adnan Sezgin geriye çekildi", onun yerine "Haldun Üstünel" öne çıktı, bu defa "Adnan Polat - Haldun Üstünel ikilisi", yeni bir "Lincoln krizi çıkmasını" önleyemediler, aksine, tıpkı Fedkamp gibi, Bülent Korkmaz'ın krizi yönetmemesi yüzünden, durumun "içinden çıkılması çok güç" bir hâle gelmesine yeşil ışık yaktılar. Ve de, Galatasaray tarihinin "en pahalı" futbolcusunun "ne yapılacağı" sorusu, Şampiyonlar Ligi'nden, UEFA Kupası'ndan, Fortis Türkiye Kupası'ndan elenişlerden sonra "elde kalan" tek ümit, o da "giderek zayıflayan" tek ümit olan Süper Lig'in, "en kritik ve telafisi mümkün olmayan maçlar" döneminde, takımın başına "Demokles'in kılıcı" gibi asıldı!.. "Atsan, atamazsın"; zira "onca para verdin"; adama hesabını sorarlar!.. "Oynatsan, oynatamazsın"; adama "Tükürdüğünü neden yalıyorsun" derler!.. "Satsan, satamazsın"; zira "bu durumda" Lincoln'e "değeri olan" parayı kim verir?.. Çık işin içinden bakalım, sevgili Polat!.. Dostlarınız size çok söyledi, ama dinlemediniz; "Kılavuzlu, kargalı" atasözünü hatırlayın ve başınıza "bu krizler" neden geldi, kimler getirdi; bir defa daha düşünün!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.