Rivayet olunur ki... Galatasaray Teknik Direktörü Gerets, günlerden bir gün, Başkan Özhan Canaydın'ın huzuruna çıkmış... Ve demiş ki: "Muhterem Başkanım, bendeniz kulunuzla, futbolcu kullarınız aylardan beri kulüpten bir kuruş alamıyor... Moraller bozuk... Futbolcuları maçlara konsantre edemiyorum. Yabancı oyuncular, gitmek için can atıyor, menajerleriyle konuşuyorlar... Derdimize bir çare!.." Başkan buyurmuş ki: "Bre kâfir... Elbette paralarınızı ödeyeceğiz. Galatasaray büyük kulüptür.. Benim başkanı olduğum böyle bir kulüpte bilesiniz ki kimsenin parası kalmaz!" Başkan, şöyle bir düşünmüş, huzurunda el pençe divan duran hocaya bakmış ve gene konuşmuş: "Bir tedbir düşündüm ve bir çare buldum!.. İliç adlı kulumuzu bundan böyle her maçta oynat!.. Oynat ki formuna girsin ve Sırbistan Milli Takımı'nda hep oynasın.. Oynasın ki, Alamanya'da yapılacak olan Dünya Kupası Finalleri'nde yıldızı pırıl pırıl parlasın... Ve de dünyanın en büyük kulüpleri Real Madrid'ler, Milan'lar, Chelsea'ler, Manchester United'lar, Arsenal'ler, Barcelona'lar ona talip olsun; biz de onu onlarca ve onlarca milyon dolara satıp zengin olalım ve de paralarınızı ödeyelim!.." Gerets, "haşmetmeap" Başkan'ın karşısında olduğunu unutup, gülmeye başlamış!.. Başkan da karşılık olarak "lütfetmiş" gülümsemiş ve konuşmuş: "Peşin parayı görünce elbette gülersin, bre kâfir!.." *** Galatasaray'da "tam yukarıdaki rivayet gibi" olmasa da "ona yakın" bir şeylerin olduğunu gazeteler yazdı!.. Zaten "Galatasaray - Denizlispor" maçında da "bu rivayetin hakikate yakın olduğunu" gördük!.. Belki, "şekil ve üslûp biraz değişiktir"; o kadar!.. "Gerets" namlı hoca, İliç'i, "ilk onbire koymak için" Galatasaray'ın yerleşik oyun düzenini ve tertibini bozduğu gibi, "oyunda tutabilmek için" de, önce "o ana kadar" sahada "ne yaptığını bilen" birkaç Galatasaraylı futbolcudan biri olan "Heinz'ı çıkardı!.." Sonra da, "her an gol atabilecek bir golcüyü", Ümit'i oyundan aldı!.. Ama, maçın sonuna doğru "nihayet" ve belki de utancından "Hoca olduğunu hatırlayarak" karşılaşmanın başından beri "tam bir serseri mayın gibi" oradan oraya koşuşturmaktan, bir o kadar da "maç içinde seyirci olmaktan" öteye gidemeyen İliç'i oyundan aldı; Necati'yi sahaya sürdü ve Necati "oyuna ısınana kadar" maç da bitti ve Galatasaray, "Ligin on yedincisi önünde" ve kendi sahasında "iki puan kaybederek", liderlik için Fenerbahçe'nin önünü açtı!.. Şimdi, ben diyorum ki: Ey Galatasaraylılar, "böyle" bir Başkan ve "böyle" bir hocanın yönetimindeki bir takımdan, "eğer tez elden akıllarını başlarına alıp" rotalarını değiştirmezler ve "futbolun gereklerini" yerine getirmezlerse, hâlâ "şampiyonluk" bekleyeniniz, bekleyebileniniz varsa; ya çok safsınız ya da çok romantik!.. Ve de kusura bakmayın ama yazmak zorundayım: Ya da spordan ve futboldan "anlamak" gibi bir düşünceniz ve merakınız yok! Sadece "ümit içinde yaşarsınız"; onun da "ömrü çok kısa olacaktır!..