Dedik ki; "Yeni Dünya kıtasının iklimine, huyuna, suyuna alışamadılar, ilk maçlarda kendilerine gelemediler, ancak bir Lübnan'ı yenebildiler. Herhalde yavaş yavaş alışırlar ve kendilerine gelirler!!!" Ne gezer efendim, ne gezer!.. İspanya maçını TV'den izlerken; utandım!.. "Yüzümün kızarıklığı belli olmasın" diye kalkıp elektrikleri söndürdüm!.. Ama... Ekranda "20 sayı fark yemiş" sarı saçlı bazı insanların "durmadan" sırıttıkları gördüm!.. Umurlarında bile değildi; basketbol oynamayı bir yana bıraktım, "Ayıp oluyor beyler" diyerek, "hırsla" koşanını, zıplayanını, oynayanını bile görmedim!.. "12 Dev Adam" imiş!.. Hadi canım siz de... "12 Minik Adam" bile olamadıklarını ispatladılar!.. Türkiye Ligleri'nden "kura ile 12 adam seçsek", onlar da gider yenilirlerdi ama, hiç olmazsa "mücadele ederlerdi!.." Türk basketbolüne acıdım! Ay-yıldızlı forma için kahroldum!.. Basketbol Federasyonu ve hele hele Milli Takım hocaları için üzüldüm!.. Hiç biri, hiç birimiz "böyle bir kepazeliğe" müstahak değildik, hak etmemiştik!.. En az 5-6 tane "vurdum duymaz", sadece ve sadece "kendine oynayan", bakınız açık söylüyorum "birilerine kendilerini ispat etmek isteyen" adam vardı İspanya önünde!.. Ne yazık ki, Aydın Örs hoca "onları oynatmak" durumunda, zorundaydı; zira "onlar" dev (!) adamlardı!.. Bir "ama" daha... Görüldü ki, "onlar" basketbol oynamayı unutmuşlardı; zira aylarca mankenlik yapmışlar, reklamlara çıkmışlar, o açılış senin, bu açılış benim, o defile senin, bu toplantı benim dolanıp durmuşlardı!.. İçlerinde "Kemal Sunallığa özenenler" bile çıkmıştı!.. Tabii, "onları bu hale kendileri getirmemişti"; biz getirmiştik!.. Açıkçası "ite kaka" ve "kendi ülkemizde" kazanılan bir "Avrupa ikinciliği" üzerine, onları "Avrupa'nın en büyüğü" ilân edivermiştik!.. Sanıyorduk ki; "gerçekler" gerçekten öyle... Aklımızı başımıza "hazırlık turnuvaları bile getirmedi; getiremedi!.." Üzülerek yazıyorum; bu ülkenin hemen hemen "bütün basketbol yorumcuları" ve "uzmanları" gerçeklere sırtlarını dönerek "pembe hayâller kurmaya" ve halkımıza haftalarca bu "hayâlleri anlatmaya" devam ettiler!.. Sonuç ortada... Ve "gene" üzülerek yazıyorum; daha "ilk hazırlık turnuvaları sırasında", başlamıştım; "Bu takımdan ümidim olmadığını, bu takımın fazla abartıldığını, kendine oynayan oyuncuların çok olduğunu" yazıp çizmeye.. Ben bunları yazdıkça, okuyucularımın bazılarından da sert tepkiler gelmişti; "Sen ne anlarsın basketbolden?.. Sen futbolunu yaz... Biraz da şunu, şunu, şunu oku da basketbol öğren... Bak onlar neler yazıyor" diyenler, bana ders verenler vardı!.. Keşke ben yanılsa idim ve keşke "12 Dev Adam" gerçekten "12 Dev Adam" olsa, olabilse idi!.. Maçların oynandığı salonları dolduran binlerce Türk seyirci, öylesine "mahzun" olmaz, "böylesine" bir hüsrana uğramazdı!.. Yazık oldu, hem de çok yazık!.. Bundan sonra ne olur?.. Ne olacak? Eğer bir "inanılmaz" gerçekleşmezse... "Bugüne kadar ne olduysa" gene o olur!..