Nerede benim spor basınım?..

A -
A +

"Türkiye olimpiyad yapacak!." Bu hayalin peşinde yıllarca koşup, Türkiye'yi de koşturanlar, bu hayali satmak için "gırtlağına kadar borç içinde yüzen" bu ülkenin yüz milyonlarca dolarını harcayanlar, şöyle dönüp bir İzmir'e baksınlar bakalım; "Üniversite Oyunları'nın hazırlıkları ne âlemde?.." Onlar bakmıyor; peki ama benim anlı-şanlı spor(!) medyam nerede?.. Benim spor(!) medyam Önder Turacı namlı yıldızın açıklamalarının peşinde.. "Uydurma" transfer haberlerini manşetleme yarışı içinde.. İzmir'deki Üniversite Oyunları'na "bir yıl kaldı"; 15 bin kişilik salonun daha ihalesi yapılmadı!. Oyunlar Köyü mahkemelik!.. Tartan pistler rezalet!.. Havuzlar felâket!.. "Oyunların kefili ve tek başına reisi" olan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina öldü!. Buyurun cenaze namazına!.. Geçen gün, Cüneyt Koryürek ağabeyim aradı ve bir gazetede çıkan "küçücük" bir haberi okumamı istedi!.. "Küçücük", evet "küçücük" haberi okudum ve kahkahalarla güldüm!. İzmirliler "Tesislerindeki gecikme yüzünden Türkiye Milli Olimpiyad Komitesi'nden yardım ve destek isteyeceklermiş.." Eyvah ki..Ne eyvah.. İş TMOK'a kalmışsa, yandı gülüm keten helva!.. Kelin merhemi olsa başına sürer!.. "Olimpiyad Stadı skandalı" ortada değil mi? "Olimpiyad adaylığı" konusunu yüzlerine gözlerine bulaştırmış olmaları ortada değil mi? Onların yapacağı bir şey vardır; "ona buna fair play ödülü dağıtmak!.." Kısacası; mavi boncukculuk!.. İzmir ise, "ciddi" hem de "çok ciddi" ve "acil" destek bekliyor; "iş" bekliyor ve her şeyden önce "para" bekliyor!.. Yoksa tam bir skandal olacak!.. 1971 İzmir Akdeniz Oyunları'nda "tam bir asker desteği" vardı; işler açılışa 24 saat kala yetiştirildi!.. Ya şimdi? Herkes uyuyor, benim anlı-şanlı medyam dahil!.. Biz de destekleyelim: "Uyusun da büyüsün..Ninni.. Tıpış tıpış yürüsün..Ninni.." Kim bilir, spor medyam duymasa da, bu ninniyi, belki "Ankara'dakiler" duyar; duyar da "uluslararası" bir skandalın önüne geçmek için "biraz" kıpırdar!.. Yunanistan değil, Danimarka!.. Yunanistan'ın "Avrupa Şampiyonu olması" gözleri korkuttu; neyse ki, Milli Takım Teknik Direktörü Ersun Yanal "korkanlardan" değil!.. Açıklamaları beni çok mutlu etti!. Anlıyorum ki, "Arnavutluk'tan ve kadar çekiniyorsa, Yunanistan'dan da o kadar çekiniyor"; yani çekinmiyor, sadece "futbolun her sonuca açık olduğunu ve her rakibe karşı dikkatli olunması gerektiğini" işaret ediyor!. Dünya Şampiyonası eleme grubunda "en şanslı" takımız!. Rakibimiz "öncelikle" Danimarka olacak; Avrupa Şampiyonası'nda Yunanlılar'ın "çok üstünde futbol oynadılar!." Sonra...Ukrayna ve Yunanistan.. Çift devreli lig usulü oynanan gruplarda "denk takımların sayısı ne kadar çok olursa", denkler arasında "daha denk olanın şansı artar!." Zira, genellikle "daha denk olan" daha az puan kaybeder ve "mücadelenin sonunda" gülen taraf olur!. Dünya Kupası grup maçları "Rehhagel'in savunma futbolunun mu, yoksa Ersun Yanal'ın hücum futbolunun mu daha başarılı ve geçerli olacağını ortaya koyacak!." "Grup birincisi olup olamayacağımızı" şimdiden bilemem ama "Yunanistan'ı geçeceğimize" inanıyorum!. İnandığım bir şey daha var; "Bu grupta birinci olamazsak, başarılı olamamışız" demektir; ikinci olsak bile!. Futbolcumuz bu!.. Berkant Efendi'yi sanki tanımıyoruz; sanki Türk futbolseverler tanımıyor!.. Yıllar yılı "kendisine verilen" bunca şansı "iyi kullanmayan", ne iyisi, "kötü" olarak bile kullanamayan Berkant, şimdi de "sadece Türkiye'deki futbolunda geçen yıl varmış gibi", Fatih Terim'e ve eski takımına lâf ediyor; sonra da "Del Bosque ile hayat buldum" diyor.. Temenni ederiz ki; "hayat bulmuş olsun!." Amma..Yıllardan beri "hangi hayatı bulduğunu" ve "bu hayat yüzünden" devamlı "sakat olduğunu" da bilmeyen yok!. Ey Berkant; "Del Bosque ile hayat bulacaksan, yıllardır bulduğun öteki hayatı tamamen kaybetmen gerek!." Ayrıca... "İlk hazırlık maçında, işi onur mücadelesi yapıp, biraz koştun ve bir gol attın" diye şişinme... "Bu sözleri", sezon sonunda söyleyebilirsen, anlarım ki; "gerçekten" Del Bosque ile hayat bulmuşsun!.. Benim bir dileğim daha var: İnşallah, "hazırlık maçlarının tümünde başarılı olur" kadro elemesini aşarsın ve Beşiktaş'ın "kiralıklar listesine girmezsin!." Sen "ona buna çamur atmayı bırak"; aynaya bak ve "futbolunu oynamaya çalış!.." Çalış da, hiç olmazsa bugüne kadar sana verilen emekler ve paralar "artık" boşa gitmesin!.. Günaydııın!.. Aaaaa!.. Vallahi de, billahi de galiba uyandılar!.. Atletizm Federasyonu Başkanımız Mehmet Yurdadön uyandı... Aman nazar değmesin; kurşun filân mı döktürsek acaba? Çekiççimiz Eşref Apak'ın antrenörünün, aylardan beri çın çın çınlayan "Ben artık bu çocuğa yetemiyorum, bu çocuk olimpiyadda madalya alabilir, bu çocuk Avrupa ve Dünya rekorlarını kırabilir, bu çocuğa onu bu hedeflere taşıyacak bir hoca bulun" feryatlarını nihayet duydular ve.... Dünyanın "en ünlü" çekiççileri ve hocalarına "Antalya'da kamp yapmaları ve Eşref'i de beraber çalıştırmaları için" davet yaptıklar; "Bütün masraflar bizden!.." Bilmem ki, Atina Olimpiyadı'na haftalar kala, hangi atlet ve hoca "programını bozarak" Antalya'ya gelir? Temenni ediyoruz ki; bir gelen olur ve Eşref'e de faydası olur!.. Söyleyin sevgili okuyucularım, Federasyon'a ve Yurdadön'e "Günaydııın" demekte haksız mıyım?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.