Değerli hukukçular; saygım var!..Değerli hocalar, profesör / doktorlar; saygım var!..Galatasaray Kulübü ve Divan Kurulu üyeleridirler; saygım var!..
Cemiyetimiz içinde "saygın bir yerleri" vardır; saygım var!..
Ama, "iş spora, spor yöneticiliğine gelince", işte orada duruyorum, üstelik "60 yıllık spor yazarlığı kariyerimi zorlamama rağmen"; olmuyor; "yaptıkları ve konuştukları bazı şeyler" yüzünden, kulüp yöneticiliklerine saygım kalmıyor!..
Kendilerinin de ifade ettikleri gibi "7-8 ay için" geldiler, hemen herkese kendileri için "Emanetçi" dedirdiler, ama "öyle hatalar, öylesine gaflar yapmaya başladılar" ve daha kötüsü "devam ediyorlar" ki; insan ne söyleyeceğini, ne yazacağını şaşırıyor!..
Prof. Dr. Başkan'ın , "her iki tarafın da yalanlandığı" bir iddiayı "hortlatıp", üstelik "hukuki süreç devam ederken" Aziz Yıldırım'ı koruma ve kollamaya kalkması neyin nesidir? Ya, bütün Anadolu Kulüpleri'nin yöneticilerini hop hop hoplatan, Federasyonu, Federasyon'un talimatlarını, bu talimatlara uygun kanunları ve Anayasa hükmünü de yok sayan "Havuz'un dağıtılması" kanunsuzluğuna, ayaküstü bir soruya yetiştirdiği "Aziz Yıldırım hesap bilir, haklıdır" sözüyle iştirak etmesi bir Galatasaray Başkanı'na yakışır mı? Hele hele en sonunda da "hiçbir ciddi belgeye, tanığa sahip olmadan" çıkıp "Fenerbahçe'yi Galatasaraylılar kurmuştur" diyerek Mahmut Uslu'nun bile ağzına düşmesi "gafların da gafı" değilse, nedir?..
Galatasaray camiası daha "bu gafların etkisini ve tepkisini yaşarken", sıraya bir de "Prof. Dr." İkinci Başkan girmez mi?..
Ah bu "spor sayfaları manşetlerinin, TV ekranlarının büyüsü" ah; "kendi" Başkanı Yarsuvat' ın, CEO'su Dürüst'ün, Başkan Yardımcısı ve "futbol sorumlusu" Albayrak'ın "öve öve bitiremediği" bir Federasyon kararını (14 yabancı kontenjanı), doğrudan Fatih Terim'e mal edip, "yerden yere vurmaya kalkışan", dahası "Türkiye Futbol Direktörlüğü ile Türk Milli Takımı hocalığını birbirine karıştırıp", Terim'e "Sen bunlarla ne uğraşıyorsun, Milli Takım ne hâlde, onunla uğraş" diyebilen bir İkinci Başkan var, ortada!..
Üstelik "kim" Fatih Terim; bugüne kadar "Galatasaray'a, UEFA da dahil, onca şampiyonluk kazandıran, Milli Takım'da da, büyük başarılara imza atan bir anıt adam"; bitmedi, üstelik Galatasaray Divan Kurulu üyesi!..
Şimdi, Türkiye'nin dört bir yanındaki okuyucularıma "samimi olarak" iki soru soruyorum; "sözünü ettiğim" ama yazımda "adını vermediğim" Galatasaray İkinci Başkanı'nın adı nedir; "hemen söyleyebileniniz" var mı; "futbol kariyeri, spor ve kulüp yöneticisi kariyeri" nedir, bileniniz var mı?..
Bu tabloya rağmen, konuşuyor da konuşuyorlar; hiç olmazsa "bu sözlerinin gümüş de değil, bakır, sükûtun da altın olduğunu" hatırlasalar!..
O hatırlamayı, kamera, gazeteci görünce "konuşmaya bayılan" ve mesela, kimselerin inanmadığı ve Kaptan Selçuk'un saf saf açıklamasıyla "dolaylı olarak" yalanladığı bir durum için durup dururken, hem de davul zurna çalarak, "Futbolcularımız 'Paralarımızın tamamını aldık' kağıtlarını imzaladı" açıklamasını yapabilen bir Başkan Yardımcısı'na da yapsalar, fena mı olurdu?.. Dahası ona, "asıl görevinin, durmadan konuşmak yerine, Alanya'daki o çok kötü sahada, futbolu az bilen, buna karşı sertlikleriyle denge kurmaya çalışacak genç oyuncularla sahaya çıkan iki Güney Amerika Takımı'nın önüne, tatilden yeni dönmüş ve doğru dürüst çalışma yapmamış futbolcularını 3 30 para için sürmemek olduğu" ikazını yapmaları gerekmiyor muydu; şimdi kim verecekti, Süper Lig'in ikinci yarısı başlarken, Burak'ın, Semih'in ve Koray'ın sakatlıklarının hesabını ?..
***
Önemli Not: Trabzonspor'un "eski bir başkan yardımcısı" çıkıp demiş ki; "Bizim düşmanımız Fenerbahçe değildir, asıl Galatasaray'dır!.."
İşte "bu kafanın bu sözleri", Trabzonspor'un bugünkü duruma düşmesinin "asıl" sebebini göstermiyor mu; ne demek "düşmanlık?.."
En savcılar, sizin rafınızda "6222 / 6259 Sayılı Kanun" yok mu?..