Geçen sezonu “nefes nefese şampiyonluk yarışı ile geçiren” Galatasaray ve Fenerbahçe, başkanları Dursun Özbek ve Ali Koç’un “yeni sezon için çok iddialı açıklamalarına rağmen”, transferde “henüz” camialarını ve taraftarlarını “mutlu edecek” atakları atamadı…
Buna karşılık, Beşiktaş ve Trabzonspor “transferdeki hızlı ve ciddi ataklar” ile Galatasaray ve Fenerbahçe’ye “bu sezon yarışta yalnız olmayacaksınız” diyorlar…
Gazetelerde “Galatasaray’a geliyor, Mourinho ‘Galatasaray ilgileniyor” dedi” haberlerinin çıktığı bir süreç sürerken… “Sürpriz bir atak” ile Rafa Silva’yı İstanbul’a getiren Beşiktaş’ta, Di Maria’ya da teklif yapılınca, siyah beyazlı yönetimin, bu sezon için “büyük oynadığı” açık açık ortaya çıktı…
Trabzonspor’da ise, tam bir “transfer fırtınası” yaşanıyor… İşte haberi; “Trabzonspor, transfer döneminin en hızlı kulübü durumunda. Draguş, Barisic, Lundstram, Nwakaeme, Ozan Tufan ve Cihan Çanak’ı renklerine bağlayan bordo mavililerin durmaya ise niyeti yok. Gigot ve Cham için de gün sayıyor. Gigot olmazsa, Denis Varvo gündemde…”
Camia memnun, taraftar mutlu… Başkan Ertuğrul Doğan alkışlanıyor, hoca Abdullah Avcı, “iddialı” ve işbaşında… Ve de… Trabzonlular, “kulüplerinin kuruluşunun 50. yılında” şampiyonluk beklerken, “taraftarlığın gereğini” de yapmalılar!..
Sporumuzda, “futbolun öncülüğünde ‘ikili büyüğe gidişin’ önüne geçecek olan” bu “uyanış” tablosu için, doğrusu ya, Beşiktaş ve Trabzonspor yönetimlerine teşekkür etmeliyiz… Ben ediyorum…
TV ekranında “Azerbaycanlı askerlerin, ‘Cenk Tosun’un golü ile’ coşuşunu seyrederken gözlerim doldu…
Çekya maçını bitiren ve Türkiye’nin “bileğinin hakkı ile son 16’ya kalışını” simgeleyen o gol atılınca, sevinç ve mutluluk içinde “zıplayarak” birbirlerini kucaklayan “kardeş askerler”, sizler, Türkiye’deki “yazarçizer ve yorumcu” sıfatlı bir çok fitneciye “unutamayacakları” bir ders verdiniz, sağ olun, var olun!..
Uluslararası atletizm hakemimiz Mustafa Tongar’dan bir “çağrı” aldım. Noktasına, virgülüne dokunmadan Uluçmarket’e alıyorum…
60’lı yıllardan beri atletizmin içindeyim sporcu, antrenör, mastır, hakem olarak; 79 yaş… Merhum kardeşinizin atletizm âşığı olduğunu da biliyorum.
Zonguldak’ta liseler, ilk ve ortaokullar civarında ikamet ettiğimden (Fener Mahallesi) öğrencilerin içindeyim hep. Rastladığım, tanımadığım çocuklara gençlere ‘’Sizi yetiştirebilirsem yıldız olursunuz’’ dememe rağmen inanır mısınız 10-15 yaş çocuklar bile dudak büküyorlar. Çoğunun gözü futbolda. Tabii oyunda falan değil, futbolun parasında.
Kahroluyorum: Kahrolmamın sebebi atletizmin, ekip sporlarından üstün yanlarını bir türlü kavrayamamaları. “Ben de voleybolda smaçlara, futbolda verkaçlara bakarım, takdir ederim, fakat Messi’ye futbol topunu versek, yeşil çimende 5-10 defa sektirir, boş kaleye 5-10 şut atar ekip olmadığı için 10 dakika sonra yeşil çimenlerden uzaklaşır. Atletizmde yalnız da olsanız 26 atletizm spor dalından sadece birini anlasanız dahi 2-3 saat ilgilendiğiniz dalın antrenmanını yalnız başınıza yapabilirsiniz” diyorum. Müsait (Muharrem Dalkılıç müsait sözcüğünün atletizmdeki anlamını Ankara’da bana anlatmıştı) olduğunuz zamanlarda yaparsınız, yıldız olamasanız dahi bir hobi edinmiş olursunuz.”
ŞAKA!
İstanbul - Ankara otobüsünde yan yana oturan iki yolcu, sohbet ediyorlardı…
Cevap; “Ben TV’lerde futbol yorumculuğu yapıyorum!..”