Dünya Kupası arasındaki bunca maça istikrarlı bir 11 ile çıktın mı, taraftarına ümit verebildin mi?
“Maksadımız İngilizler gibi toplu bir hâlde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve TÜRK OLMAYAN TAKIMLARI YENMEKTİR!..”
Peki, Sevgili Hoca’m, Galatasaray tarihinde “11 günde ‘yabancılarla oynadığı 3 maçı da kaybeden’ ama maç sonrasında ‘Gençlerimiz çok başarılı oldular’ diye övünen” senden başka bir Galatasaray hocası var mıdır?..
Senin “Galatasaray forması giydiğin” yıllarda “yenmediğiniz takım” kalmamıştı, Avrupalarda; Real Madridler, Juventuslar, Arsenaller, Barcelonalar, Milanlar… Say sayabildiğin kadar…
Peki; “11 gün içinde art arda yenildiğin” İspanyol / İtalyan takımların arasında “bunlardan bir tane” var mı?..
Bak, bugün saat 17.00’de Toulouse maçın var…
Toulouse, 18 takımlık Fransa Ligi’nde 12’nci durumda…
Eğer “Takımın bugün de yenilirse” ne olacak; Galatasaray’da “kendi rekorunu” kıracaksın; “14 günde 4 yabancı takıma yenilen” Galatasaray hocası!..
Bak Hoca’m, on binlerce Galatasaraylı, Galatasaray’ın oynadığı hazırlık maçlarının tribünlerindeki ve de yüzbinlerce Galatasaraylı TV ekranlarının karşısındaki sandalyelerine, “genç oyuncuları seyretmek için” oturmuyor…
“onları, Galatasaray TV’deki “Elit grup maçlarını seyrederken” doya doya görüyorlar, alkışlıyorlar…
Elbette, “Ana takıma yükselebilecek genç oyuncuları, bu kamplara götürmek, ‘o havayı teneffüs etmelerini sağlamak’ ve de onlara “makul ölçüdeki sayı ile makul sürelerde oynama imkânı vermek hocaların görevidir… Amma…
“Yabancılarla oynadığın maçlarda, 1 farkla geridesin, tribünler ve ekranlar “takımlarının bir gol atarak hiç olmazsa beraberliği sağlamayı, hatta 2 golle galibiyetini” beklerken…
O da ne; takım, “çoluk – çocuk / boşalt – doldur” oyunu” oynamaya mahkûm ediliyor… Sonra da “Gençlerimiz başarılı” övünmesi ile “mağlubiyetlerin tesellisi” kalıyor, camiaya, taraftara ve Galatasaray tarihine…
“Aynı turnuvada” ve de aynı günlerde “ülke çapındaki ‘en büyük’ rakibin, maç üstüne maç kazanır, senin yenildiklerini futbol olarak da, skor olarak da ezip geçerken” ortaya çıkan tablo, Galatasaray’a yakışıyor mu; sevgili hocam, sana yakışıyor mu?..
Lig yeniden başladığında “Büyük rakibin Trabzon’da Trabzonspor ile oynayacak”; orada “bir mağlubiyet almaş ihtimali” var mı; var!..
Senin takımının ilk maçı İstanbulspor ile; “galibiyet ihtimali var” mı; elbette, hem de çok!..
Ne olacak o zaman, Galatasaray, “büyük rakibini geçerek” liderliğe oturmayacak mı; oturacak!..
Peki, “bugünkü tablo” Galatasaray camiasına, taraftarına “bu ümidi” verebiliyor mu; nerdeee?..
Bir de “büyük rakibinin taraftarına” bak… Onlar “Benim takımım Trabzon’da da kazanır” güveni içinde gidecekler, deplasman maçına…
Dünya Kupası arasındaki “bunca maça ‘istikrarlı bir 11 ile’ çıktın mı, ümit verdin mi?”; hayır!..
Kadrolar da, oyunlar da tam bir çorba idi, hem de “tatsız, tuzsuz”; taraftarın boynu bükük!..
Ama, “gençler” çok ama çok iyi idi; öyle değil mi; Okan Hoca’m?..