Okan Hoca cesaretinin anatomisi…

Sesli Dinle
A -
A +

Dünya Kupası sürecinde verilen “lig arasında” Galatasaray üç özel maç oynadı. İkisi İspanyol takımları ve biri de Anadolu futbolunun en güçlü ve iddialı ekiplerinden biri olan Adana Demirspor ile… 

 

İspanyol takımlarına yenildi, Adana Demirspor ile berabere kaldı.

 

O zaman, Galatasaray’ın teknik direktörü Okan Buruk’u, “Hazırlık maçlarını daha güçsüz, yenmenin kolay olduğu takımlarla yapabilirdin. Yeni hocasın, hem camianın, hem taraftarın, hem yönetiminin, hem kendinin ve yardımcılarının, hem futbolcularının moralini bozacak, kendin hakkında ‘Acaba’ soru ve endişeler oluşturacak böyle bir kontrol edilemez cesaretin âlemi var mı?” mealinde yazılar yazmış, “Galatasaray yabancı takımları yenmek sloganı ile kurulmuştur” hatırlatmasını da yapan eleştirilerde bulunmuştum.

 

Ne var ki, Okan Hoca, hem beni, hem de benim gibi düşünenleri “Cesaret edemezsen, hayallerini gerçekleştiremezsin” diyerek cevapladı. Fenerbahçe Stadı’ndaki Fenerbahçe maçından başlayarak bugünlere kadar gelen bir “cesaret resitalini” takımıyla beraber verdi ve vermeye de devam ediyor.

 

Elindeki kadronun kalite ve gücünü biliyordu, bunun hakkını “sahada verecek cesarete” sahipti ve “Güneşi görmek istiyorsan gölgeden çık” sözünün gereğini yerine getirdi; “art arda alınan ve rekora ulaşılan galibiyet serisi”, işte bu cesaretin sonucu idi.

 

İspanyollara karşı alınan mağlubiyetlerden, Adana Demirspor’la berabere kalınan günlerden bu yana olan gelişmenin sonunda, Galatasaray takımının İstanbulspor önünde oynadığı futbol, “Dünyada hiç kimse, seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar, hep sahneye çıkanlar içindir” sözünün hakkını ortaya koyan “çok anlamlı” bir örnektir!..

 

Okan Hoca, sahneye öyle bir takım çıkardı, o takım öyle bir futbol ortaya koydu ve futbolcularına “öyle örnek bir sloganı sahada sergilemelerini” öğrettiğini gösterdi ki, “Helal olsun” dedim TV başında; “Gol atan kucaklanır, asist yapan alkışlanır!..” 

 

“İcardi gibi” bir futbol devinin, Gomis gibi bir yaşlı kurdun da yardımı ile Okan Hoca, Keremlere, Yunus Akgünlere, Rashica’lara, Barış Alperlere, Yusuf Demirlere “alkışlanmanın da, en az kucaklanma kadar keyif ve mutluluk verdiğini” aşılamış, böylece bir hoca olarak “ben egoizminin ‘biz öğretisi’ ile yenileceğini” ortaya koymuştu.

 

Ne olacak; elbette bir gün gelecek, “galibiyet serisi sona erecek”, Galatasaray yenilecektir de… Ama “Okan Hoca’yı ve onun Galatasaray’ını mağlup etmek o kadar kolay olmayacak, “Galatasaray’ı yenen” takımın hocası da, kendisi de alkışlanacaktır!..

 

Bugünkü yazım, aynı zamanda “13’üncülüğe kadar düşmüş” Galatasaray’ı “gölgelerden alıp, güneşe çıkarmak için cesur adımlar atmanın gerekli olduğunu” düşünen ve uygulayan Okan Hoca’dan, “o günlerdeki sert eleştirilerim için” bir özür dileme yazısıdır!..

 

Yaşayarak göreceğiz ki, Okan Hoca’nın, “hoca olarak” da Galatasaray tarihinde önemli bir yeri olacaktır!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.