İkide iki yapamadık; basketbolcularımız "son anda inanılmazı gerçekleştirdi", futbolcularımız "son anda beklenilmeyenin tuzağına düştü!" Basketbolda Mehmet Okur - Mirsat - Hidayet üçlüsü "19 sayılık farkı kapatıp" maçı alan Türk Milli Takımı'nın kahramanları olurken, futbolda iki İsveç golünün ilkinde Alpay - Abdullah, ikincisinde Alpay - Ümit Özat "hata ortaklığı ile", Dünya Kupası Finalleri'ne gitmeyi "baraja bıraktık!" Sporun, basketbolun, futbolun "heyecan dolu, coşku dolu, sürpriz dolu" çelişkiler yumağı olması değil midir ki, dünyada milyonları hatta milyarları kendisine esir eden? Basketbolda "son beş dakikaya kadar" herşey kötü gidiyordu, inanılmaz bir "değişim gerçekleşti"; kazandık! Futbolda "son beş dakikaya kadar" herşey iyi gidiyordu, beklenmedik bir "değişim gerçekleşti"; kaybettik! Basketbol Milli Takımı'nın hocası Aydın Örs maçtan sonra çok şey söyledi ama, "bana göre" bir - iki cümlesi önemliydi: "Çocuklar inandılar, son saniyeye kadar bu inançla mücadele ettiler ve kazandılar. Bu galibiyette bütün pay onlarındır!" Aslında "futbolda başımıza gelenin" de, "benzer bir durumdan doğduğu" ortada! Milli Takımımız'da, "bazı futbolcular", inanmadılar, "ikinci yarının önemli bir bölümünde" kendilerine oynadılar, hatta bir ara işi "laûbaliliğe döktüler"; baraja kalmamızın "sorumluları" da, sadece ve sadece onlardı! Biliyorum, şimdi çoğunluk hocamız Şenol Güneş'e yüklenecek! Fırsat bekleyenlere gün doğdu! Ama, biraz iz'anla, biraz insafla ve biraz vicdanla, maçın analizini yapanlar, en azından şunu söylemek durumundadırlar: "Hoca, doğru tertibi çıkardı, taktiği tutarlıydı ve mağlubiyette en az sorumlu odur!" Eğer bir takım, "düğümün çözüleceği maçta", hem de 1-0 galipken ve işler iyi gidiyorken, üstelik oyunun kontrolü de elinde iken, "son dakikada ard arda yediği hatalı gollerle maçı kaybediyorsa", bunda "teknik adamların payı" ne kadardır; ortada! Olan oldu! İnanıyorum ki, bu kadro, Şenol Güneş Hoca ile, "tabii inanırsa", Avusturya'yı ya da İsrail'i de geçerek finallere kalacaktır! Yeter ki; medyamızın "anlı - şanlı birçok yazar çizeri", sırf egolarını tatmin için, "Şenol Güneş Hoca'nın kişiliğini" TV ekranlarına ve spor sayfalarına "av olarak" atmasın! "Hocanıza güvenmeyin, onda iş yok, bu işi beceremez" diye beyni yıkanan futbolcularla "yola devam zorunda olan" bir Şenol Güneş söyleyiniz bana, "futbolcularına bu inancı nasıl verecektir?" Eleştiriyi, "eleştiri dozunu çok aşan ve kişilik haklarına taciz haline getirenlerin", bilmem ki şimdi kalkıp da Hoca'dan hesap sormaya ne kadar hakkı var? İsveç'e kaybetmemizde onların payı, inanıyorum ki hocamız Şenol Güneş'ten daha fazla! İftihar edebilirler!