Günlerdir, "spor yazarlarının yazılarını günü gününe aktaran" siteye (www.sporyazarlari.com) sabahın erken saatlerinde girip, "Diğer Sporlar" bölümüne bakıyorum; tek satır yok!.. Aradığımı, nihayet "dün sabah" ama "futbol bölümünde" sevgili Mehmet Demirkol'un yazısının "bir bölümünde" bulabildim; görebildiğim, okuyabildiğim yazar-çizer-spor yazarı-yorumcu arasında başkaca da "Demirkol'un yazdığı konuyu, gören de yok (!), duyan da yok (!), yazan da yok"; tablo acı; çok açık ki, üzerimize "ölü toprağı serpilmiş!.." Sporda "en büyük suçlar" nedir; "şiddet-şike-doping"; bu suçlar söz konusu olduğunda, attığımız zaman mangalda kül bırakıyor muyuz; "hayır!.." Hatta, sütun sütün yüzlerce ve yüzlerce yorumumuz ve makalemiz arşivlerde duruyor; "Mevzuat eksik, yeni yasalar çıksın, bu suçlar önlensin!.." Eeee, "mangalda kül bırakmayanlara", yani hepimize soruyorum; "bir ülkede, en büyük spor suçlarından biri ile, bir Basketbol Federasyonu Başkanı'nın açıktan ve altını çize çize, bir kulübü suçlaması" daha nasıl olur: "Beko Basketbol Ligi'nin final maçında yasaklı bir narkotik maddenin Efes Pilsen'in kurayla çekilen iki oyuncusunda da çıkmış olması tesadüf gibi gözükmüyor. Basketbol için büyük bir şanssızlık ve Efes Pilsen için de üzüntü verici bir olay. Aynı madde kurayla çekilen iki oyuncuda da bulununca bunun tesadüflüğü ortadan kalkıyor. Bireysel bir olay gibi gözükmüyor." Bugüne kadar, "bu konuda", olayda taraf olan kulübün "bu yönde" öne sürdüğü iddialar vardı; ama "olaya, rakibi karşısında şampiyonluğu kaybetmiş bir takımın yönetiminin savunduğu tez olarak" bakılıyordu (bakıyorduk); ama "bu defa" durum çok değişik ve açıklamayı, "idari en yetkili" kişi yapıyor, kıyametin kopması gerekmez mi?.. Başta, Demirel'in, aynı röportajda çoğunu "çok haksız ve acımasız" bir şekilde "Onların basketbol bilgileri, maçları seyretmekten öteye geçmiyor" diye aşağılamaya kalkıştığı "basketbol yazan ve yorumlayan" arkadaşlarımız olmak üzere "spor" yazan hepimizin ayağa kalkması gerekmez mi?.. Sevgili Demirkol "bu konuda kulaklara fısıldanan tüyler ürpertici iddiaları" madde madde sıralamış, hadi, ben İstanbul'dan 600 kilometre uzaktayım, duymadım, İstanbul'da "işin göbeğinde olan ve yaşayan" bunca arkadaşlarımızın, "Demirkol'un yazdıklarını duymaması" mümkün mü?.. Peki, nedendir "bu suskunluk?.." Böyle bir tablo içinde, "Biracıların boy boy reklamları bunları yazdırmıyor" diyen okuyucuya hak vermemek mümkün mü?.. Ya da "kişisel" ilişkiler mi, "suskunluğun" sebebi?.. Bitmedi, dahası da var; peki, başkan Turgay Demirel'in, "her şey olup bittikten, cezalar onaylandıktan sonra" ortaya çıkmasına ne demeli?.. Ortada "tam da Demirel'lik" bir durum var, diyor ki başkan; "Esas Türkiye'ye girmesi narkotik olarak yasal olmayan bir maddenin maç günü 2 oyuncuda birden çıkmasının soruşturulması gerek." El insaf, "kim soruşturacak, kim soruşturulmasını sağlayacak, kim suç duyurusunda bulunacak; bunların çok önemli bir bölümü" senin görevin değil mi; neden yapmadın; neden bugüne kadar sustun?.. Basketbol Federasyonu Başkanı, kamuoyuna, medyaya, spor teşkilâtına, savcılara "suç duyurusu yapmıştır" ve herkes "bu suç duyurusu ile ilgili olarak" üzerine düşeni yapmalıdır!.. Dahası, "bunca gün oldu"; neredeler suçlanan kulübün yöneticileri, neredeler; onlar neden susuyorlar; "sükût, ikrardan gelmez mi?.." xxx Turgay Demirel'in "iş işten geçtikten sonra" ortaya çıkması, yani "kendisinin yapması gerekenleri zamanında ve tamamı ile yapmaması" sadece "yukarıdaki olay sınırlı kalmıyor", başkası da var!.. Sayın Başkan, Boxer dergisine verdiği röportajda, sorulan bir soru üzerine, "Cemal Nalga skandalı" konusuna da değiniyor ve "O kadar talihsiz bir olay ki, bunu yapan cüretkâr ve kendini bilmez insanlar" diyor!.. Çok doğru söylüyor, ama "ya kendi yaptığı?.." Daha ligin ilk maçında Oyak Renault Klübünün "Nalga" itirazından sonra haftalarca "kulağının üzerine yatan" o ve federasyonu değil miydi?.. "Türkiye içinde" iki - üç kişiye, "Almanya'da" Galatasaray'ın özel maç yaptığı takımların Türk teknik direktörlerine edilecek 4-5 telefonla "daha o gün işin iç yüzünü öğrenemez, gereğini hemen yapamaz, en azından Nalga'ya tedbir koyamazlar mıydı?.." Yapmadılar; ta ki, "Galatasaray'ın, Fenerbahçe'yi yenmesini" beklediler, "mağlûbiyet sonrası, işe Fenerbahçe de karışınca", mızrak çuvala sığmamaya başladı ve akılları başlarına "ancak" geldi; "yoksa" getirildi mi?.. Bu gecikme, Demirel'i ve federasyonunu "işi baştan ciddiye almamak ve gereğini yapmamak" suretiyle, adeta "Galatasaray'a tuzak kurmuş" durumuna düşürmedi mi?.. Uyandıkları ve işi ciddiye aldıkları zaman, "Galatasaray takımı küme düşecek sınıra kadar gelmemiş miydi?.." Basketbolda "bunlar" olurken ve de "Türkiye'de basketbolumuz böyle bir kişi tarafından yönetilirken", spor medyamızdaki "genel suskunluk", sporumuz adına da, basınımız adına da insanı ürkütüyor; yazık!..