Ölüm grubu mu, çıkış grubu mu?..

A -
A +

Rakipler, Real Madrid / Juventus / Kopenhagen; bu grupta Galatasaray ne yapar?..

"Çok şey yapar!.."
"Yapacağını, yapabileceğini"  de bugüne kadar bir çok defa göstermiştir!..
Bu grupta Galatasaray'ın "10 puan üstü toplaması"  sürpriz olmaz ve de "bu puan"  sarı - kırmızılı takımı gruplardan çıkarır!..
"Olmazsa",  her halükarda "Avrupa Ligi'ne devam edecektir"  Galatasaray ve "bu durum"  sarı - kırmızılı takım için "başarı sayılmaz!.."
Bugüne bakalım; Arda gelmiyor, o kesin, Bruno geliyor, o da kesin gibi!..
Anlaşılıyor ki, "Riera gözden tamamen çıkarılmış" ; Terim Hoca'nın kararı ise, "Bir bildiği var"  demektir!..
Aslında "sol ön için"  biçilmez kaftan olabilirdi Riera, İspanya Milli Takımı'nda "sol açık oynamış"  ve Galatasaray'da da "sol bek"  olarak büyük mesafe almıştı; hem defansta, hem ofansta "faydalı olabilecek"  bir konuma ulaşmıştı, gerektiğinde "sol bek"  de oynayabilirdi ve çok oynadı!..
"Böyle komple bir adamı" , bir "kanat oyuncusu almak için"  göndermenin hata olup olmadığını, yaşayarak göreceğiz!..
"Bruno alınmamalı"  mı, hayır alınmalı; Galatasaray'ın "böyle genç yıldız adaylarına ihtiyacı var"  ve bu çocuk Terim'in elinde yarının büyük yıldızlarından biri olabilir!..
Ama biz bugün, "Galatasaray bu gruptan çıkar mı"  hesabı yapıyoruz ve "tecrübeli"  Riera "bu gruptan çıkabilecek Galatasaray'ın sol ileri uçta değişmez adamı olacak"  vasıfları taşıyordu; gönderiliyor!..
Temennim, benim değil, Terim'in haklı çıkması!..


 Perhiz ve turşu!...
 "Kurumsallaşma da, kurumsallaşma"  diyerek, yönetim kurulundan "kurumsallaşmanın en büyük savunucularından ve uygulayıcılarından"  Adnan Öztürk başta, bütün kendisine 'hayır' diyebilecekleri tasfiye eden Ünal Aysal'ın, bizzat kendisinin "kurumsallaşmadan ne kadar uzak olduğunu"  göstermeye devam etmesi, bilmem ki ne anlama geliyor?..
Dünya'nın / Avrupa'nın "kurumsallaşmış en büyük kulüplerinden hangisinin başkanı"  her gün "TV ekranlarına çıkma ve spor sayfalarının manşetlerine oturma"  kompleksini tatmin için "lüzumlu / lüzumsuz"  konuşup duruyor; söyler misiniz bana, Allah aşkına?..
Dahası, dünyanın / Avrupa'nın "kurumsallaşmış"  büyük kulüplerinin hangisinin başkanı, "kulübünde lisanslı bir futbolcusunu transfer etmek isteyen"  bir başka ülke kulübünün ayağına "sportif direktörünü ve baş danışmanını gönderiyor" ; lütfen bir örnek verin bana?..
"Aptal aldatır"  gibi bir de, "bahane"  üretiliyor; "Neymiş efendim, Bülent Tulun Roma'ya Lazio'nun Burak'a karşı takas teklif ettiği iki kanat oyuncusu için gitmişmiş!.."
Tam "Merd-i Kıpti, şecaat arz ederken, sirkatin söyler"  misali!..
Ünal Aysal'ın "kurumsallaşması bu ise",  yandı gülüm keten helva, yok yok, Galatasaray!..

Olmayacak duaya "Amin!.."      
 Koca koca ve de tecrübeli gazeteciler, "Fenerbahçe genel kurulunun ilk gününde af çıkar, ikinci gününde de aday olurlar"  diye, Aziz Yıldırım'ın "kulüpten ihraç ettirdiklerine lütfedeceği affı şahaneye destek verip"  adeta "Helal olsun"  demeye getiriyorlar!..
El insaf, "Adam cumartesi af edilecek, Pazar günü aday olacak";  sizler hiç mi bir dernek üyesi olmadınız; "seçim/ liste"  ne demek öğrenmediniz?..
Bir defa, "affedilmek"  ne oluyor; bu durum;  "İhraç kararının genel kurulca kaldırılmasıdır" , bunun da "affı şahane"  ile hiçbir ilgisi yoktur!..
İkincisi, Fenerbahçe gibi bir kulübün "başkanlık seçimine" , Aziz Yıldırım'ın "af sözü"  ile "liste hazırlayıp"  gidilir mi?..
Hangi "aklı başında adam" , genel kurulun "ihraç kararlarını kaldırmama"  alternatifi de varken, "liste hazırlığı"  yapabilir, hangi "aklı başında adam" , ihraç edilmiş durumda olan bir adamın listesine girmeyi kabul eder?..
Böyle olunca, "liste, ihraç kararı kaldırıldıktan sonra, ikinci güne nasıl yetiştirilir?.."
Uygulanıp / uygulanmama bakımından "olmayacak duayı"  adeta "göz boyamak için"  Aziz Yıldırım edebilir de, "onca tecrübeli"  basın mensubunun "aynı duayı etmesi"  bilmem ki ne anlama geliyor?..


Delikanlı Başkan ve Messi!..
 Doğrusu ya, "delikanlı"  Trabzonspor Başkanı'nın, Volkan Şen'i, Trabzonspor tribünlerinden "kendisine, anasına sinkaf edildiği için"   hüngür hüngür ağlayarak sahayı terk ettiği için, daha "formasının teri bile kurumadan" , idam sehpasına çıkarıp, "idam etmesine"  çok şaşırmış ve kendi kendime sormuştum;  "Böyle delikanlılık olur mu"  demiştim!..
İnanıyorum ki, bu soruyu Hacıosmanoğlu ailesinin hangi ferdine sorsam; "Hayır olmaz"  cevabını alırdım!..
Ama oldu, işte; inşallah, "Her insan gibi, Volkan'ın da duygularının, anasına saygı ve sevgisinin hakkını vermeleri için"  Trabzonsporlu "o gaddar ve çirkin seyircilere de aynı merhametsizliği gösterir"  de, "bu küfürleri edenleri, kulaklarından, pardon kameralardan tuttuğu gibi savcılara teslim eder" , sevgili Başkan!..
Bu arada, "bir sahayı terk etme olayı"  da ben anlatayım:
Barcelona'nın "altyapıdan yetişen genç oyuncularından"  Tello, A takımı ile antrenmanlara çıkmaya başladığı günlerden birinde, önünde olan Messi'ye değil, başka bir arkadaşına pas verip, oyuna devam ederken, Messi koluna yapışmış ve herkesin ortasında fırçayı çekmeyi başlamış; "Sen kim oluyorsun da bana pas vermiyorsun, bilmiyorsan öğren, burada bütün takım bana çalışır, haddini bil, anladın mı?.."
Çocukcağız, bu beklenmedik fırça karşısında dayanamamış, ağlaya ağlaya sahayı terk edip, soyunma odasına gitmiş.
Daha sonra arkadaşları onu teselli etmişler; "Sen bu olayı kafana takma, hepimize aynı şeyleri yaptı!.."
Messi'nin neden "sadece Barcelona'da büyük olduğu"  ortada değil mi?..

 Güle güle!...
 Neymiş; "Asla koltuk sevdalısı değilmiş!!!"
Maazallah, ya bir de "koltuk sevdalısı olsa idi";  kim bilir "daha" neler olurdu?..
Neymiş; "Bir ceza daha gelecekmiş, o da Yargıtay'dan olacakmış!.."
Günaydııın; daha CAS kararına kadar "tam tersini neden söylüyordun", öyleyse?..
Neymiş; "Alacakları (aldıkları) seçim kararı ile kulübün önünü açacaklarmış, zaten herkes kendilerinden bu kararı bekliyormuş (Bir "Günaydııın" daha demek gerekmiyor mu?), hayırlı olsunmuş!.."
Ehhh, nihayet "bugüne kadar almadıkları seçim kararı ile kulübün önünü kapadıklarını"  itiraf etti; hiç olmazsa "bu da bir şey!.."
Neymiş; "Bekleyecek ve görecekmiş bakalım, olağanüstü genel kurulda kimler aday çıkacakmış!.."
Yok, zatıâliniz bekleyip görmesin bakalım, Fenerbahçe Genel Kurulu bekleyip görsün, artık!..
Zira, "Sizler için"  artık "Harç bitti, yapı paydos!!!"


UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.