"Ripley'in İster İnan, İster İnanma" kitabına girecek bir olayı yaşadı, çarşamba gecesi Fatih Terim Stadı'na giden futbolseverler…
Herhalde, sadece Türk futbolunda, Başakşehir Kulübü tarihinde, dahası UEFA kupalarında da değil, dünya futbol tarihinde bile "var olduğu şüpheli" bir olaydı, Fatih Terim Stadı'nda yaşananlar…
20 yaşındaki bir Nijeryalı futbolcu, dört dakikada "üçlü yapmış" ve yedi dakika içinde durumu 4-0 yapan "ara transferde geldiği" takımının UEFA Konferans Ligi'nde "çeyrek finale yükselmesini" sağlamıştı…
20 yaşındaki o futbolcu ki, adı Orban'dı; turun Belçika'da 1-1 biten ilk maçında takımının tek golünü atmış, İstanbul'da gelmeden oynadığı lig maçında da rakibi Waregem'in kalesine "dört gol göndererek", takımının "yarım düzine gol atmasında büyük pay sahibi" olmuştu!..
İşte "bu tablo ortada iken, hocaları, futbolcuları ile beraber Başakşehir, hem de kendi evinde, bir Orban'ı durduramamış" büyük ümitlerle çıktığı maçta "elenmeyi, hem de Ripley'in İster İnan, İster İnanma kitabına girecek' bir anti rekor ile" hak etmişti…
Ve de, maçı TV'den anlatan arkadaşımız, "bu futbol faciasından sonra" sözlerine noktayı koyarken, "daha önce Türkiye'nin ülke puanına '2 puan eklediği için' Başakşehir'e teşekkür ediyordu", ağlanacak hâlimizin hak ettiği cümleleri söylemek yerine…
İşte bu zihniyet idi, futbolumuzu FIFA / UEFA listelerinde "harcanan onca paralara, gayretlere, çabalara rağmen" 40'lı sıraların, 10'lu sıraların altına düşüren…
Eğer, "15 gün içinde Orban'ın ne menem bir futbolcu olduğunu görememiş, çözememiş bir hocanın ve de onu engelleyecek futbolcuların hâli pürmelali ortada iken, 'gerçekleri konuşamıyor, söyleyemiyorsan' ne işin var", o ekranda sevgili arkadaşım?..
Bu satırları dün gece oynanan Fenerbahçe - Sevilla, Sivasspor - Fiorentina rövanş maçlarının başlamasından 10 saat önce yazıyorum.
Başakşehir, "Ripley'in İster İnan, İster İnanma" kitabına girecek "Başakşehir adına anti rekor" yerine, turu geçseydi… Dün gece "turu geçmek için sahaya çıkacak" iki takımımız ve tribünleri dolduracak on binlerce taraftar moral takviyesi yapmış olmayacaklar mıydı?..
Çarşamba günkü yazımda "Fenerbahçe eleyecektir, Başakşehir'in işi zor, Sivasspor'un çok zor" diye yazmıştım.
Başakşehir konusunda bir başka paragrafın açılması da gerekiyor; Emre Belözoğlu görevinde kalacak mı?..
Göz göre göre, "Onun doğduğu yaşta bir oğlun doğsaydı, oğlun yaşında olacak olan" Orban'a elendin, "bedelini" ödemeliydin; Başkan "Devam et" der, o başka!..